1.~🖤🔥

27 7 48
                                    

~
Eski zamanlarda zalim bir imparator yaşardı. İsmi Min Yoongi'di. Ona karşı çıkan biri olursa onu öldürmeye Yemin eder, onun sonunu getirmeden de ondan el çekmezdi. Tüm ahali bu imparatordan korkardı. Dedikleri sözü iki etmezdiler. Aksi takdirde sonu ölüm ola bilirdi. Çok ahali bu imparatordan razı olmasa da hiçbir söz söylüye bilmiyordu.
~
Suga: Demek eski zamanlarda böyle bir imparator varmış.

Namjoon: Evet. Bu tarihi bir bilgi. Yani efsane falan değil. Şimdiki zamanımıza kadar bu böyle. Değişmedi. Hatta biliyor musun Suga ?

Suga: Neyi ?

Namjoon: İmparator sana aşırı derecede benziyor.

Suga: Ha ? Ciddi misin ?

Namjoon: Evet tarih kitaplarında onun bazı şekilleri var. İstersen sana da göstere bilirim.

Suga: Yok istemem. Bu sadece bir benzetme. Benim umrumda değil.

J-Hope: Sugaaaaaaaaaaa !

Suga: Ne var ya J-Hope ?!

J-Hope: Buna bak ! Okulumuzun en havalı kızından sana mektup yolladı.

Suga: Yani ?

J-Hope: Ne yani ?! Okusana !

Suga: Offf ! J-Hope biliyorsun ki ben böyle şeyleri sevmiyorum !

J-Hope: Ama kız okulumuzun en havalı kızı ! Bunu sana vermemi bir zat kendisi istedi !

Suga: Of tamam ver bakayım ne yazmış !

J-Hope: Al.

Suga'dan
Mektubu aldım. İçin açıp yine yürek bulandırıcı sözleri okumaya başladım. Cidden böyle şeyleri hiç sevmiyordum !

Suga: Selam Suga ! Biliyorum sen hiçbir kıza bakmıyorsun. Ama ben sana istersen bir şans vere bilirim. Seni aslında gördüğüm ilk günden beri benim ilgimi çekmiştin. Seni gördüğüm ilk günden hoşlanmaya başlamıştım. Ama bu duygu gün geçtikten sonra daha da keskinleşmeye başladı. Eğer bunu okuyup bitirdiysen lütfen beni ara. Telefon numaram **********

~Le Youn

Taehyung: Oooooooo beni bile bu kadar seven olmamıştı.

Suga: Taehyung sus !

Jungkook: Ben varım Taehyung merak etme.

Taehyung: Doğru ya Jungkook seni nasıl unuta bildim !

Hepsi gülmeye başladı. Benden başka. Cidden kızın bu yazısı hiç hoş değildi. O yüzden kağıtı ezmeye başladım.

Jimin: Deli misin sen ya ! Kız sana o kadar numarasını bile vermiş !

Suga: Bana ne ?!

Jin: Gerçi sana vermesi hata ya. Benim gibi worldwidehandsome dururken sana vermesi garip yani.

Suga: Katılıyorum.

Namjoon: Aman neyse hadi birazdan ders başliyacak gelin geç kalmayın.

Jungkook: Tamam. Hadi Taehyung.

Taehyung: Geliyorum bir dakika. Ha tamam hadi. Suga hyung sen gelmiyor musun ?

Suga: Siz gidin ben birazdan gelicem.

Taehyung: Tamam.

J-Hope: Yoksa Le Youn ile mi buluşucaksın ???

Suga: Allah korusun lazım değil. Ve sana boş yapmayı kesene git birazdan gelicem dedim ya !

J-Hope: Tamam ya hyung ne kızıyon gidicez.

Gitmeye başladılar. Hepsi resmen baş ağrısıydı ! Ama bir gerçekte var ki onlarsız resmen yaşayamam. En zor zamanlarımda bana destek oldular yanımda oldular aynı şekilde bende. Bu  soğuktan hayatıma sıcaklık kattılar. Ben küçükken trafik kazası geçirmiştim. Annem ve babam ölmüştü. Tek başıma kala bilmiyordum. Günlerim sokaklarda kedilerle birlikte uyuya uyuya geçmişti (🥺). Bazen yemek bulamıyordum. Soğuk yerlerde uyumaktan ağır hastalanıyordum. Ama taki BTS diye bir grup ile karşılaşmadan önce. Bana destek çıktılar benimle arkadaş oldular. Beni ezenleri ezdiler. Ve bu hayatta hiçbir zaman ezilmemeyi öğrettiler. Bana yaşayış sağladılar. Bazen diyorumda aslında bu iyi oldu. Çünkü babamdan göremediyim sevgiyi o sokak çocuklarında buldum. Eğer hayatımda onlar olmazsa hayatım çok anlamsız olur. Aslında çok küçükken kayıp ettiğimiz bir ikizim var. Annem ve babam olayı bana açıklamadılar. Ama ben her türlü öğrenmeye çalıştım. Çalışsam bile öğrenemedim. Ama küçük bilgi olarak bana "Bir gün annemle babam tatile çıktıklarında bir ormana gitmişler. Yolu azmışlar. O zaman kucaklarında ben ve ikizim varmış. Çıkış yolunu bulamamışlar ve akşam düşmüş. O zaman ikizimi kayıp etmişler." Biliyorum çok alakasız ve mantıksız geldi. Aynı şekilde bende. Buna inanmıyorum. Gerçek sanmıyorum. Çünkü gerçeğe hiç benzemiyor. En azından bana söyledikleri bu yani.
Ahh neyse. Cidden artık bunları hatırlayınca biri kalbime sertce vuruyormuş gibi oluyorum. Artık hatırlamak istemiyorum. Keşke bir yolu olsada bunları hafizamdan sile bilsem. Ama yok olmuyor. Her gece bunlar aklıma geliyor. Ne kadar güçlü kalmaya çalışsa da benimde bir kalbim var. Ne kadar o kalbime duvar örsemde o duvar işte kırılıyor parçalanıyor.
Yine bunlar boş vererek ayağa kalktım. Okulun arka bahçesine geçtim. Buraya gelmemin tek amaçı bazı anılarımı buraya gömmüşdüm. Her zaman gelip o anılarımı yâd ederim. Yani şöyle bir rahatlıkla söylüyeyim. Ne kadar olsa da babamdan sevgi görmesemde onları hala da seviyorum. Onlar gitmeden önce arkalarında bir sürü eşya bıraktılar. Eşya dediklerimde hepsi küçük küçük.
Diğer taraftan bunuda söyleyim eğer evine falan noldu diye sorarsanız kısaca böyle açıklama getireyim. Aslında bu kaza bir planlanmış kazaydı. Evet ben bunu biliyorum. Planda tek amaç benim ailemin evini mal mülklerini elinden almaktı ve bunuda gerçekleştirdiler. Annem ve babam öldükten sonra bana bir belge imzalatmıştılar. O zaman çocuk olduğumdan hiçbir şey anlaya bilmemiştim yalanlarına kanmıştım. Sonrada belgeleri imzalamıştım. Aslında bana imzalatmalarının tek amaçı tüm mal mülkü kendi üzerlerine kayıt ettirmeleriydi. Yaptılarda zaten. O günden sonra ben sokak ortalarında soğukta aç öyle kaldım. Her neyse. Annem ve babam gitmeden önce bazı küçük eşyaları bana kaldı. Mesela babamın cüzdanı, saati. Annemin o minik kendi elimle yaptığım bilekliği, kolyesi. Bu dörtü benim için hayatımda en önemli hatıralardan biriydi. Onları her gördüğümde ağliyacak gibi oluyordum. O yüzden gelip buraya gönmüştüm yani okula yazıldıktan sonra. Burada onu kimsenin görmiyeceğine adım gibi emindim. He zaten öyleydide. Kimse göremezdi.
Toprağı kazmaya başladım. Hafifçe. Kutuyu buldum ve elime aldım. Üzerini temizleyip içini açtım. Annemin hala da bir tarafına zarar gelmemiş bileklik ve kolyesini götürüp bakmaya başladım. Anıları gözümde canlandı. O sırada gözümden hafif bir yaş süzüldüğünü hiss etdim. Hemen sildim. Babamın cüzdanı ve saatine baktım. Her ne kadar bana değer vermesede benim babamdı. Kendimi ağlamamak için zor tutuyordum ama olmuyordu. Çok insan bana "sen soğuksun" "kalbin yok" "vicdansızsın" "insan olmayı hakk etmiyorsun" gibi kalp kırıcı sözler söylüyordular. Ama hayır ben öyle biri değildim. Benim küçükken yaşadıklarım yaşasalar beni anlıya bilirlerdi. Baba tarafından sevgi görmemek sonra onları kayıp etmek,  sokaklarda kalmak, aç günler geçirmek. Ve daha daha neleri. Ama ben böyle birisi değildim. O çocukluğumun saf gülüşüne dönmek istiyorum. Annemin o mis kokulu saçlarını ellerimle taramak, hörmek ve koklamak istiyorum. Ama sadece istiyorum. Yapamıyordum !
Bunlar düşünürken aslında çok ağladığımı fark ettim. Gözümden durmadan yaşlar akıyordu. Çok acıtıyordu kalbimi. Bu acıyı ben hakk etmiyordum.
Kendimi toparlamaya başladım. Çabucak elimdekileri kutuya koydum ve yeniden gömdüm. Toprağı bilinmeyecek şekilde yaptıktan sonra ayağa durdum. Üzerimi düzenledim. Gidip çabucak ellerimi yıkadım. Anladığım kadarıyla derse gecikmiştim. Ama bu zerre kadar umrumda değildi. Zaten öğretmenlerde öğrenciler arasında ayrı seçkilik ediyordu. Öğretmen çocuklarını falan daha önde zirvede tutuyorlardı. Bu beni aşırı sinir ediyordu. Sınavlarda not yükseltiyorlardı. Aman neyse bana ne ?! Diyerek sınıfa girdim.

Gelecekten GeçmişeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin