Bölüm Bir

381 38 0
                                    

Hoseok -aşırı içe kapanık, sessiz, görebileceğiniz en asosyal kişi-, kendisini Park Jimin'le -oldukça dışa dönük, gürültülü, sosyal birisiyle- aynı yatakta ve çıplak bir şekilde buldu.

İsterseniz olayların nasıl buraya kadar geldiğini anlatayım.

Hoseok, kulaklıklarının çıkarıldığını hissederken sızlandı. "Nayeon, sana partiye gitmeyeceğimi söyledim."

"Ama ama! Oradaki bir sürü iğrenç ve çirkin adamla bir arada, bir başıma kalırım yoksa," diyerek mızmızlandı en yakın arkadaşının minik bedenini sarsarken tavşana benzeyen kız.

"O zaman seninkini bulmaya gidersin Yeon." Arkadaşının, teklifini reddetmesi, Nayeon'un daha çok mızmızlanmasına sebebiyet verdi. "Keşke sevgili Jeongyeon'um onu sevdiğimi bilseydi. Senin yerine onu götürürdüm!"

Nayeon, Jeongyeon'a olan aşkı hakkında konuşmaya devam ederken Hoseok göz devirip kulaklıklarını yeniden taktı.

"Ah, Seok!" Hızlıca ona doğru koşarak kendine çekti ve sarıldı Taehyung. "Tanrım, Taehyung, sanki her gün görüşmüyormuşsunuz gibi davranıyorsun," dedi arkadaşı, Taehyung tarafından boğulmak üzere olurken onları seyreden Yoongi.

"Çekil," dedi Hoseok sade bir tonda, grubu banka otururken. "Eee, ne konuşuyordunuz siz?" diye sorduğunda zeytin saçlı oğlan, Nayeon ofladı.

"Ona benimle birlikte partiye gelmesi üzere ısrar ediyorum ama reddedip duruyor." Nayeon bunu söylerken, Hoseok da Taehyung'u ittirdi. "Ne bekliyordun, Yeon? Hoseok bir sosyopat." Bu lafın üzerine Hoseok Yoongi'ye öldürücü bakışlar attı.

"Ne bakıyorsun öyle? Sadece gerçekleri söyledim ben. Birisinden gelen basit bir sarılmaya bile katlanamıyorsun." Yeniden ona baktığında Hoseok nefes verip büyüğüne orta parmak çekti.

"Hoseok lütfeeen. Sana yalvarıyorum mi monsieur (bayım / efendim)," Fransız şivesi yaparak konuştu Nayeon. "Hoseok, hadi iddiaya girelim," dediğinde bütün bakışlar Yoongi'yi buldu.

"Ne hakkında?" diye sorarken kulaklıklarını çıkardı. "Bahse girerim partide bir saat kadar duramazsın," diye bir ekleme yaptı zeytin saçlı.

Hoseok tek kaşını kaldırdı. "Beni o kadar alçak görüyorsun demek ha? Tamam, eğer bir saatten daha uzun kalırsam ne kazacağım?" Arkasına yaslanmasıyla büyüğünün yüzüne bir sırıtış hakim oldu.

"Yüz dolar. Ama eğer ben kazanırsam sen bana yüz dolar vereceksin." Hoseok kendisini yüz dolarıyla yeni bir kulaklık alırken hayal edince sırıttı. "Kabul. Eh, o zaman senin o saçma sapan partine de katılıyorum Nayeon." Nayeon sevinç çığlığı atarken Yoongi ona baş parmağını kaldırdı.

"Partiyi kim düzenliyor bu arada?" diye sordu Taehyung toz içinde kalmış hırkasını silkeleyip yeniden otururken.

"Jeon Jungkook denen herif," diyerek cevapladı Nayeon. Hoseok'sa yeniden kulaklıklarını takıp banka iyice yayıldı. "Onu çok tanımıyorum ama valla ben sadece bir şeyler içsem bana yeter."

Taehyung, kızın sözlerine karşılık güldükten sonra esneyip başını masaya dayadı. "Wah, Hoseok'un sonunda bir partiye gideceğine inanamıyorum." Şirin bir tonda konuşurken başını kaldırdı ve yeniden arkadaşına sarıldı.

"Yoongi, şu ayıya sahip çık ve ormanına geri götür," diyerek sızlandı Hoseok Taehyung'u yeniden kendinden uzaklaştırırken.

Herkes gülerken zil çaldı. "Sonra görüşürüz, inekler," deyip yanlarından ayrıldı Yoongi. "Tae oppa, senin de gitmen gerekiyor," dedi kız, Hoseok kalkarken.

"Tamam tamam, görüşürüz çocuklar!" Taehyung el salladı ve Yoongi'ye yetişmek üzere koştu. "Hadi gidelim biz de Hoseok, yoksa seni sınıfına ben götüreceğim seni emo kılıklı," demesiyle Hoseok hafifçe gülümseyerek onayladı.

-

Kapısının çalındığını duymasıyla birlikte hızlıca kapıya doğru gidip açtı ve gördüğü şeyle gözlerini devirdi Nayeon. "Tanrım, sen ve emo kıyafetlerin," Hoseok içeri girerken kıkırdadı Nayeon.

"Nayeon, Yoongi'ye orada 3 saat kaldığımı söylesen olmaz mı?" Hoseok, kızın bunu kabul edeceğini umarak dudaklarını büzdü ama... "Asla olmaz! En azından bir kere olsun hayattan keyif almaya çalış, Seok," diye belirtti Nayeon eyeliner sürerken.

Ardından esmere göz kırptı. "Eee, nasıl görünüyorum? Çok güzelim, değil mi?" Gencin yüzündeki iğrenir ifadeyi gördüğünde bir kahkaha patlattı.

Çocuğun yanına gelip yakasını düzeltti ve eliyle onun saçını geriye doğru taradı. "Şimdi biraz daha az emo gibi görünüyorsun, hm? Hadi gidelim şimdi." İkisi de evden çıktıklarında Nayeon evi kilitledi ve ardından Hoseok'u peşinden sürükleyerek taksiye bindi.

"xxx Bulvarı'na lütfen." Nayeon'dan aldığı komut üzerine başıyla onaylayıp taksiyi sürmeye başladı şoför.

-

İki arkadaş taksiden inip kapının önüne geldiklerinde Jeon Jungkook onları karşılama adına kapının önündeydi. "Ah, selam Yeon. Bu yanındaki bebek de kim?" Jungkook, bir kere bile ona bakmayan gence göz kırptı.

"Hoseok." Nayeon, Hoseok'un dikkatini çekmek adına onu hafifçe dürttü ve ardından da kulaklıklarını çıkardı. "Ne?" Gözleri kendisine gülümseyen Jungkook'a döndü.

"Ah, şey, Hoseok." Başıyla onaylarak kapıyı açtı Jungkook. Böylece misafirleri de içeri girebilmiş oldu.

İçeri girdiklerinde yüksek ve bass'lı müzik sesleri ile ağır alkol ve likör kokusu onları karşılayan ilk şey oldu. Hoseok burnunu kapattı. Bu ortamda yeniydi.

"Hadi biraz eğlenelim!" diye neşeyle bağırdı Nayeon. O ucuz bir likör alıp kafasına dikerken Hoseok da koltuğa oturup müziğin sesini engellemesi umuduyla kulaklıklarını taktı, dikkatini dağıtabilecek bir müzik açtı.

Dinlediği şarkıyı mırıldanırken kalabalık arasında kaybolan Nayeon'u izledi. "Vay, sen de mi The Weeknd dinliyorsun?" Duyduğu ses üzerine irkildi Hoseok.

"Korkuttuğum için üzgünüm, amacım bu değildi." Hoseok, bakışlarını yan tarafına çevirdiğinde ona gülümseyerek bakan bir gençle göz göze geldi.

"Adım Jimin," diyerek Hoseok'un eline likörü tutuşturdu. "Ah, Hoseok. Jung Hoseok."

"Vayy, tam da senin gibi bir güzelliğe yakışacak güzel bir isimmiş. Bu havalı." Dolgun dudaklara sahip kişinin söylediğiyle birlikte hafifçe kızardı Hoseok. "Ah, t-teşekkür ederim," hafifçe gülümsedi. Bu, Jimin'in kıkırdamasına sebebiyet verdi.

"Dur tahmin edeyim; bu bir partiye ilk gelişin, değil mi?" Likörden bir yudum alır almaz yüzünü buruşturan Hoseok'a karşılık güldü Jimin.

"Evet..." Bunun üzerine esmerin omzuna koydu elini yakışıklı genç. "Sadece havaya gir, dostum. Çok fazla ciddilik iyi değildir bu tür mekanlarda," dedikten sonra hafifçe gülümseyerek kalktı. O yanından ayrılırken Hoseok da elindeki likörü içmeye devam etti.




~🍞🧂🍞~




Hadi bakayım, başladık ilk bölümle.

All Night | JihopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin