2•

175 24 26
                                    

"Erika?! Dur, bir sakin o- bu iğrenç koku da ne?"
Eve girer girmez, altındaki pantalonu çıkarmıştı, Erika.

Tek ayak üzerinde sekerek banyonun yolunu tuttu.

"Kızım neler olduğunu anlatacak mısın? Erika? Erika!"

"Eren gelecek ve ben çiş kokuyorum!" Diye bağırdı Erika, banyo kapısını hızlıca kapatarak.
Pantalonunu kirliye atarak, hemen duşa kabinin içine attı kendisini.
Sütyenini ve iç çamaşırını heyecandan çıkarmayı unutmuştu.
Farkına varır varmaz onlardan da kurtuldu.

Suyu açıp, altına girdi ve başını kaldırıp gözlerini yumdu.

"Anne? Neler oluyor?" Diye sordu Armin, aşağı inerek.
Düne göre çok daha iyiydi.
Sadece arada öksürüyordu, o kadar.

"Armin! Neden yataktan çıktın?"
Oğluna doğru ilerleyerek omuzlarına elini koydu ve onu odasına sürüklemeye çalıştı.

"İyiyim ben! Daha fazla yatarsam kokacağım, istemiyorum!"
Annesine dönüp tekrar banyonun olduğu tarafa baktı.
"Bunun nesi var böyle?"

Kadın, elini başına koyarak iç çekti.
"Eren geliyormuş, ondan böyle."

Armin, iç çekerek merdivenlerden tamamen indi ve banyo kapısının önüne gitti.
Kapıyı tıklattı.
"Erika?"

"Orada dur, sakın içeri gireyim deme!"

"İnan içeri girmeye pek niyetim yok." Demişti gözlerini devirerek, Armin.
"Bu kadar acele edersen ayağın kayabilir diye endişe ettim sadece."

Duşa kabinin kapısını açıp, oradan seslendi bu sefer.
"BORNOZUMU ODAMDA UNUTMUŞUM, SENİNKİNİ GİYEBİLİR MİYİM?"

Armin, derin bir nefes vererek başını iki yana salladı.
"Kime ne anlatıyorum? Giy tabii."

"Teşekkürler!"
Erika, suyu kapatarak duşa kabinden çıktı ve abisinin mavi bornozunu üzerine geçirdi.

Aynanın karşısına geçip, soğuk suyla duş yaptığı için buharlanmayan ayna da kendisine baktı.
Aynanın önündeki yerden sıvı saç kremini alarak saçlarına sıktı.

"Acele edebilir misin? Tuvalete girmem gerekiyor!"

"Birazcık daha bekle!"
Erika, gülümseyerek kendisine baktı.

Çekmecedeki saç tarağını alarak saçlarını yavaş yavaş taradı.
"Seni bilmem fakat ben 22 yaşında hissediyorum•"

"ERİKA!"

"Hemen çıktım!" Dedi tedirgince Erika, tarağını tekrar çekmeceye koyarak banyonun kapısını açıp gülümsedi.
"Buyrun efendim, geçebilirsiniz."

Armin, homurdanarak içeri geçti ve kapıyı Erika'nın yüzüne kapattı.
"Seni mikrop yuvası! Keşke çıkmasaydım!"

İçeriden duyduğu hoş olmayan tuvalet sesiyle, dudakları irice açılmıştı.
"PİSLİK!"

"DEF OL!"

Erika, arkasını dönüp annesinin ona attığı tuhaf bakışlarla yüzleşti.
"Ne? N'oldu?"

Kadın, başını iki yana sallayarak başını çevirdi.

O sırada kapı vurulunca, annesi oraya yöneldi. Erika'da heyecandan yerinden sıçramıştı.

Kadın, kapıyı açtığında Eren'in geldiğini görmüştü.
"Eren, hayatım! Hoş geldin, geçsene içeri."

"İyi günler Bayan Arlert, nasılsınız?"
Eren, içeri girdiğinde Erika'yı bornozla görmüştü.
Şaşkınlıkla ona bakarken, Erika ise durumun hâla farkında olmadan ona gülümsedi.

"Merhaba Eren! Hoş geldin!"

O sırada banyodan çıkan Armin, ışığı kapatıp başını önce Eren'e sonra da kız kardeş Erika'ya çevirdi.
Gözleri kocaman açılmıştı.
"ERİKA!"

Erika, abisine baktıktan sonra kendisine döndü.
"Aman Tanrım."
Tekrar Eren'e baktı.
"Aman Tanrım!"
Merdivenlerden yukarıya doğru koşmaya başladı.

Bayan Arlert, başını iki yana salladı.
"Ah bu kız.."

Biraz sonra küt diye bir ses duyulmuş, daha sonra ise 'ben iyiyim!' Diye seslenmişti Erika.

Eren, istemeden onun bu hâline gülmüştü.

Armin, homurdanarak arkadaşına yaklaştı.
"Naber?"
Tokalaştılar.

"Seni sormalı, bugün okula gelmedin. Erika'dan hasta olduğunu duydum, tüm gün tembellik mi yapıyordun ha?"

"Ne tembellik ama!"
Armin, gülmüştü.
"3 hafta sonraki sınavlara çalışıyordum."

Eren, ona tuhaf tuhaf baktı.
"Hastayken mi?"

"Ben hep çalışırım?"

"Doğru, bunu nasıl unuturum?"

"Çocuklar siz oturun, ben de sofrayı kurayım. Eren, umarım yemek yememişsindir?"

Eren, tebessüm etti.
"Aslında yemedim, Bayan Arlert."

"Harika çünkü bugün çok güzel yemekler var."

*  *  *

Erika, çatalıyla önündeki misket köfteyle oynuyordu.

"Erika, yemeği yemen gerekiyor hayatım. Oynaman değil." Diye uyarıda bulundu annesi.

Erika, iç çekerek köfteyi ağzına attı.

"N'oldu? Moralini bozacak bir şey mi var?" Diye sordu Eren, Erika'ya.

Erika, somurtarak ona baktı.
"Sadece çok utandım." Demişti, yanaklarının kızarmasına karşılık yapabileceği herhangi bir şey yoktu.

Eren, onun bu görüntüsüne gülümsedi.
"Neden utanıyorsun?"

"Seni o şekilde karşılamamalıydım." Demişti kısık sesle.

"Endişelenme," Demişti Eren, köftesinden ısırık alıp çiğnedi.

Erika da sırıtmıştı.

Lokmasını yuttuğunda tekrar Erika'ya baktı.
"Netice de hep beraber büyüdük, sana yanlış bir şekilde bakmam. Kardeş sayılırız."

Erika'nın yüzündeki aptal sırıtma yavaşça kaybolmuştu.
Kalbinde oluşan ufak sızıya karşılık sadece sahte bir gülümseme yerleştirdi dudaklarına.
"Evet...kardeş sayılırız, sanırım..."

Armin, kardeşine bakarak iç çekti.
"Okul nasıldı Eren?" Diye sordu, konuyu değiştirmek için." Yeni bir şeyler öğrendiniz mi?"

"Hım? Ha, yok. Dünün tekrarı yapıldı, onun dışında zaten futbol maçı müsabakaları yakında başlayacağı için ben dersten erken çıkmak zorunda kaldım. Antreman yapmalıyım."

"Bu senede kaptan mısın?" Diye sordu Erika, merakla.

"Kesinlikle, her sene olduğu gibi."

"Ah böyle bir damadım olsa, hiçbir derdim kalmazdı cidden."

Erika, annesinin dediği şey üzerine tükürüğü soluk borusuna kaçmıştı ve öksürmeye başladı.

Armin'de bu sırada annesine tuhaf tuhaf bakıp 'sen napıyorsun?!' Bakışı atarken, kardeşinin sırtını sıvazlıyordu.

"Üzgünüm, yanlış bir şey mi dedim?" Diye sordu Bayan Arlert.

Eren, hafif kızararak saçlarının arasından geçirdi ellerinden.
"Şey...sanırım."

you know, you're mine.|| Eren Yeager.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin