7•

162 23 10
                                    

"Josh'ın yaptığını kimse görmüyor mu gerçekten? Hakem nerede?!" Diye sordu Erika, kaşlarını çatarak.

Uzaktan izlendiğinde bile belli oluyordu.

Josh, Eren'in yoluna taş olmaya çok kararlıydı.

Eren, rakibinden mi yoksa Josh'dan mı topu kurtarmalıydı hiç bilmiyordu ve oldukça zorlanıyordu.

"Erika, trumpetine geri dön!" Diye bağırdı bando şefi.
"Kuralları ihlal ediyorsun!"

Erika, kaşlarını çatarak tekrar maça baktı.

Eren, gerçekten çok zorlanıyor gözüküyordu.

"Bir daha uyarmayacağım, trumpetine geri dön! Geri dönmezsen bir daha bandoya katılamayacaksın."

"İyi, o hâlde katılmam!"
Kafasındaki aptal şapkayı çıkartıp trumpeti bir kenara koydu ve koşarak bando tribününden indi.

Koçu uyarması gerekiyordu yoksa Eren'in başına problem açabilirdi.

Eren, kendisine omuz atıp duran Josh'ı ekarte etmeye çalışırken, bir yandan da topu hem rakibe hem de ona kaptırmamaya çabalıyordu.

Zar zor bir sayı aldıktan sonra, Josh'a öfkeyle baktı.
Ancak kasktan dolayı gözüktüğünü pek zannetmiyordu.
Zaten gözükse de bir şey ifade edeceğini düşünmüyordu.

Tekrar başlangıç çizgilerine döndüklerinde, sevgilisi Deliah ve ponpon kız takımı sayı atan Eren olmasına rağmen tezahüratları Josh'a yapıyordu.

Erika, tribünlerde koşarken rahatsız ettiği insanlardan tekrar tekrar özür dilemişti. Sosisciye çarpıp onu düşürdüğünde bile durmamış, ancak çok üzülmüştü.

Koça ulaşabilse aslında her şey çok iyi olacaktı, ancak ön taraflarda olan koça ulaşmak onun için ölüm gibiydi.

Eren, düdüğün çalınmasıyla tekrar topu almaya çalışmıştı. Ancak bu sefer Josh, ondan önce davranarak topu almıştı.

Onun peşinden koşarken, rakipleri Josh'un üzerine gelmeye başladı.
Josh, hepsine omuz atarak kurtuldu ve ilerlemeye devam etti.
Ancak kimseye pas vermiyor, oyunu sanki sadece kendisi oynuyormuş gibi davranıyordu.

Erika, ön taraflara geldiğinde sonunda koçun olduğu yeri görmüştü.
"Koç! Koç!" Diye seslendi, ancak sesi bu kalabalıkta kayboluyordu.

Onlar özeli bir yerde bulundukları için daha fazla da yaklaşamıyordu.
Maçın bitmesine hemen hemen 2 dakika kalmıştı, ancak ortada sadece karşı rakiple değil Eren ve Josh arasında da rekabet vardı.

"Şu lanet topu pas at artık!" Diye bağırdı Eren." Senin yüzünden kaybedeceğiz aptal!"

"Tek başıma yapabilirim, sana ihtiyacım yok!"
Yolunu kesen her rakibi ittirmiş, ilerlemeye çalışıyordu.

"Bu oyunu tek başına oynayamazsın Josh, şu topu sal!"

"Hayır!"

"Koç, koç!" Diye tekrar bağırdı Erika, ancak bir ânlık sessizlik sayesinde şansı yaver giderek sesini duyurabilmişti.

"Bayan Arlert?"

"KOÇ, SİZİNLE KONUŞMAM GEREKİYOR!" Diye bağırdı." BU ÇOK ACİL!"

Koç, bulunduğu yerden çıkarak Erika'ya doğrul yaklaştı.
"Önemli bir şey olsa iyi olur, sahnede çocuklarım neden birbirine giriyor anlamaya çalışıyorum."

"Josh, Eren'den takım kaptanlığını almaya çalışıyor. Onları Deliah ile konuşurken duydum, Eren'e şike yapıyorlar. Neden kimse müdahele etmiyor? Josh, kimseye topu paslamıyor bile!"

"Bunun farkındayım, ancak oyun arasında müdahele edemem. Şuan da müdahele edersek hem oyunu kaybetmiş olacağız, hem de bir sonraki maçta Josh'ın nasıl bir şey sergileyeceğini bilemeyiz."

"Fakat bu şekilde gidemez! Eren'e bir bakın!" Dedi onu işaret ederek." Ne kadar zorlanıyor, görüyor musunuz?!"

Koç, dudağını ısırarak oradakilerden birine eliyle işaret yaptı.
Kendisine getirilen megafonun tuşuna basılı tutarak dudaklarına götürdü.
"JOSH, ŞU TOPU SAL ARTIK SENİ LANET HERİF!"

"Koçu da mı duymuyorsun?!" Diye bağırdı Eren.

"Bunu kendim yapacağım, daha sonra da kaptan olacağım!"

"JOSH ŞU LANET TOPU AT DEDİM SANA!" diye tekrar seslenmişti koç.

Top rakibin eline geçecekken, takımlarından birisi o kişiye bir omuz atarak dengesini şaşırtmıştı.

Topu kendi takımından birisi alarak, Eren'e dönüp baktı.
"Kaptan son 10 saniye," topu Eren'e attı." SİZE GUVENİYORUZ KAPTAN!"

Eren, topu kaptığı gibi karşı takımın bölgesine koşmaya devam etti.
Kendi önüne gelen herkesi ittirmeye devam ederken, artık herkes heyecandan nefesini tutmuş soluksuz bir şekilde sahneyi izliyordu.

Şu durumda bir sayı yapması mucize bile sayılabilirdi çünkü Josh ile uğraşırken oldukça fazla vakit kaybetmişti.

Kaslarını çok fazla zorladığını hissediyordu, ancak yapabileceği hiçbir şey yoktu.

Erika, dudağını ısırarak koçun elinden megafonu aldı ve tuşa basılı tutarak dudaklarına götürdü.
"EGER O SAYIYI ALMAZSAN BUNDAN SONRA PERDEMİ HER ZAMAN KAPALI GÖRECEKSİN EREN!"

Eren, duyduğu sesle ister istemez gülmüştü.
Bu nasıl bir tehditti ki böyle?
Sayı atmazsa, Erika'nın kendisini ondan mahrum bırakacağını mı söylüyordu yani?

"Böyle bir şey olsun istemeyiz tabii ki..." diye düşündü kendi kendisine.

Son iki saniyede önüne gelen rakibi de zar zor ittirmiş, son saniyede ise sonunda sayıyı alarak maçın kazananı olmuştu.

Herkes ayağa kalkıp takımı alkışlarken, Erika ise dolan gözleriyle sadece Eren'i alkışlıyordu.
Eren, gözleriyle etrafta Erika'yı ararken takımı onu omuzlarına çıkarmıştı.

"BASARACAGİNİ BİLİYORDUK KAPTAN!"

Eren, o sırada ön tarafta gözüne çarpan koçun yanındaki Erika'yı fark edebilmişti.
Ona bir gülümseme gönderdi ve elini öperek bu şampiyonluğu kendisine adadığını göstererek elini onun olduğu yöne uzattı.

"Buna inanamıyorum!" Dedi Deliah. "Maçı ona, bando kıza adadı!"

"Sadece bir sonraki maçı bekle tatlım, emin ol ki bu sefer kaptan ben olacağım."

"JOSH!"

Megafondan gelen sese herkes tanıklık etmişti.
"BUNDAN SONRA OKULUN YAPTIĞI TÜM SPOR MÜSABAKALARINDAN MEN EDİLDİN, ARTIK TAKIMDA DEĞİLSİN."

1 günde kitap yazıp, yarına final verecek olan bn

you know, you're mine.|| Eren Yeager.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin