Yapamıyorum. Olmuyor Sevgilim.
Dayanamıyorum sensizliğe. Her şey üstüme üstüme geliyor. Evimizde duramıyorum. Duvarlar içimi daraltıyor. Fotoğrafların her yerde. Fotoğraflarını her gördüğümde içime çok ağır bir duygu çöküyor. Seni koruyamadım. Ellerinden tutsaydım belki de vuramayacaklardı seni. Belki da şu anda yanımda yatıyor olurdun. Küçük cennetim olan boynunda oksijenimi soluyor olurdum. Seni o kadar çok özledim ki...İntihar etmek istedim. Denedim. Başarısız oldum. Köydekiler hep bir gün geçeceğini, başkasını da sevebileceğimi söyleyip duruyor. Taehyung, Sevgilim ben senden başkasını sevemem. Yapamam. Seni unutamam. Yürüdüğüm tüm yollarda,sokaklarda sen varsın nazende'm. Hepsi Seni hatırlatıyor bana.
Bu gün ilk tanıştığımız tarlaya gittim. Biliyor musun? Orası bile senin yokluğunu hissediyor. Her gün oraya giderdin. Lavantaları severdin,koklardın. Konuşurdun onlarla. Yeni açmış bir çiçek nasıl ölü gibi durabilirdi? Sen yoksan duruyormuş Sevgilim. Sensiz her şey anlamsız. Her zaman yattığın küçük oyluğa yattım bu gün. Saatlerce kalkmadım oradan.
Sanki yanımda olduğunu hissettim. Bayılmışım bir ara yoldan geçen bir at arabasıyla götürmüşler beni meydana. Halbuki ki seni görmüştüm orada.
Jeongguk diye bağırıyordun. Koşarak üstüme geliyordun. Sarıldık doya doya kokunu çektim içime. Fakat bir anda başım döndü sonra bayılmışım işte...Sevgilim gerçek sandım. İmkansız olmasına rağmen bir an her şey gerçek oldu benim için. O an kokunu nasıl aldım bilmiyorum ama çok baskın ve ağır senin kokunu anımsadım. Her gece kokunla uyumak istiyordum. Fakat her gece korkunla uyuyorum. Beni kaybetmekten korkuyordun Sevgilim. Fakat tam tersi oldu. Ben seni kaybettim....
Keşke yanımda olabilsen. Seni o kadar çok özledim ki... Birtanem... Yokluğun iğrenç bir şey. Yastığın bile kokusunu kaybetmeye başladı. Sırf kokun kalsın diye uyuyamıyorum. Arada içime çekiyorum o naif kokunu. Tek dayanağım yastığın,kıyafetlerin ve tabii ufak bahçen.
Bahçen hiç solmayacak Sevgilim. Hayatta olduğum sürece onlara her gün bakacağım. Hep dinç tutacağım. Söz veriyorum Sevgilim... Hepsi o kadar narin ki senin gibi. Sen ne yapıyorsan aynısını yapıyorum onlara. Tüm sevgimi onlara veriyorum.
Her konuşuyorum,seviyorum,kokluyorum,bakım yapıyorum onlara. Fotoğrafların çok dinledi beni Sevgilim. Sen yoksun diye her gün onlara bakarak dalıp gidiyorum. Her gün konuşuyorum. Fotoğrafların rengi soluyor. Sararmaya yüz tuttu hepsi Sevgilim. Onlarda giderse ne yaparım ben? Her gün zar zor hayatta kalma amacım ile yaşıyorum. Bir de onları kaybedemem...
Bu gün çarşıya gittim demiştim ya Sevgilim. Cenazende kapıya koyduğum ayakkabılarını gördüm. Tıpkı senin kadar nazik,naif bir çocuk giymişti. O na da yakışmıştı Sevgilim. Fakat öyle görünce ağlayasım geldi bir anlığına. Sana ait bir şeyi başkasının kullanması zoruma gitti. Zaten o ayakkabı hariç hiç bir eşyayı kimseye vermedim.
Hepsi duruyor dolabında Sevgilim. İlk karşılaştığımız gün giydiğin beyaz elbisen bile hala duruyor.
Lavantaların arasında beyaz bir melek gibiydin. Seni gördüğüm an yerime çivilenmiştim. Ne hareket edebiliyordum ne de konuşabiliyordum. Nutkum tutulmuştu seni görünce. Mor lavantaların arasında beyaz bir ışık saçıyordun. Akıl mantık sır ermez sanki bir ateş böceğinin melek hali gibiydin Sevgilim...Keşke her şeyden kurtulup aşkımızı resmiyete dökebilseydik... Seninle evlenmeyi o kadar çok istiyordum ki. Olmadı. Kader bu sefer de mutlu olmamıza razı gelmedi. Keşke razı gelseydi. Mutlu olmak en çok da seninle mutlu olmak istiyordum Sevgilim... Ama elden ne gelir ki kader çoktan ağlarını örmüşken.
Keşke sana yazdığım tüm mektupları okuyabilseydin Sevgilim... Keşke hislerimi bilseydin...Acaba denize bıraktığım mektupları birileri okuyor mudur? Eminim bir yerele gidiyordur ve umuyorum ki okuduktan sonra kıvırıp atmıyorlardır. Bu mektuplar sana ait Sevgilim. Değersiz birer çöp gibi atılmalarını istemiyorum. Hep özel kalmasını istiyorum...
Sevgilim,senden ayrı kalmak istemiyorum. Her geçen gün daha fazla yanına gelmek istiyorum. Mektup yazmak da bir yere kadar. Bu sana yazdığım 570. mektup... Yazmaktan sıkılmadım ve ya bıkmadım da fakat sensizlik çok yoruyor beni.
Belki bende yanına gelebilirim? Belki cennette buluşuruz Sevgilim?.... İçimde ki intihar etme dürtüsü o kadar fazla ki saatte bir düşünür oldum. Önceden yaşadığım iğrenç hayatım bile resmen daha iyiydi. Savaş alanında kopan uzuvlar görmek, 16 yaşında ki çocukların çığlıklarını duymak, komutanların acımadan öldürdüğü suçsuz bedenleri taşımak....
Onlara alışmıştım fakat sensizliğe alışamadım Sevgilim. Yemek yiyemiyorum,uyuyamıyorum tek yaptığım aptal aptal dolaşmak o bile anlık unutma yolu değil nazende'm... Zihnime o kadar sert kazınmışsın ki hiç bir şey geri sökemiyor. Gülüşün,dokunuşun,sesin hep zihnimde tekrar canlanıyor. Diğer insanlar sevdiği ile çok mutlu. Ben neden seninle olamıyorum? Seni resmen ahmak bir şey uğruna kaybettim Sevgilim.
Keşke o zorunlu kayıt meydanında kaçmaya kalkışmasaydık. Keşke savaşa gitseydik de ben seni kaybetmeseydim... Seni geri getirebilecek hiç bir şey yok... Herhangi bir şey olsaydı hiç düşünmeden yapardım. Geri gelmen için elimden ne geliyorsa yapardım... Yeter ki sen geri gel...
Bebeğim,keşke teknoloji çok gelişmiş olsaydı da seni getirebilseydim. Bunu o kadar çok istiyorum ki. Uğrunda canımı vermek olsaydı hic düşünmeden kabul ederdim. Ama bu sadece bir hayal...
Umarım olduğun yerde mutlusundur. Umarım rahatça yatıyorsundur bebeğim... Annen bile her gün bahçene gelir oldu artık. Sana ait olan şeyleri kaldırmaya çalışıyor. Buna asla izin vermem. Veremem... Anıların onlarda gizli ve... onlar bir nebze de olsa özlemimi gideriyor Sevgilim... Asla ama asla ben yaşadığım sürece kimse dokunamaz onlara. İzin vermem buna.
Senin narin ellerin değdi onlara nasıl önemsizmiş gibi atmamı isterler benden? Bunu isterken düşünmüyorlardır bile. Adımın Jungkook olduğu kadar eminim buna. Neyse ne yarın seni ziyarete geleceğim bebeğim... En azından bedenen de olsa varlığını hissedebilirim... Bir kaç haftadır gelemiyorum diye bana küsmemişsindir umarım Sevgilim... Gelmek istiyorum hemde her gün fakat annen her gün gidilmez diyerek ağladığım zaman odamıza kilitliyor beni... Ağlamam durana kadar da açmıyor. Bende durduramıyorum kendimi hava ağırana kadar ağlıyorum. Parçalıyorum kendimi. Elimde değil... En azından burada boşa ağlayacağıma mezarında ağlarım bende Sevgilim. En sevdiğin lavanta ile donattık mezarını en azından sevdiğin bir bir şey birtanem... Yine çok uzattım mektubu... Seni seviyorum birtanem... Sana hala aşığım...
Jeon
Jungkook[ 1929~1930 ]
---
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nazende Sevgilim 💫 [TaeKook]
Short Story"Nazende sevgilim sen gittin gideli tam 500 gün oluyor. Sensiz "geçemeyen" bir gün daha..."