11

527 48 20
                                    

yorum yapin lutfen..😔🥲

taehyung'dan

başım çatlıyordu. sabahtan beri ordan oraya koşturuyor, her hastamla ilgilenmeye çalışıyordum ama gerçekten ayaklarımı hissetmiyordum. bugün jungkookla da konuşmamıştık zaten. birkaç gündür garipti. sanki benden kaçıyor gibiydi.

kapının tıklatılmasıyla derin nefes aldım. 'acaba yine ne oldu?' diye düşünmeden edemedim.

"gel."

kapı yavaşça açıldı, yavaşça kapandı. ben ise koltuğuma başımı yaslamış gözlerim kapalı kestirmeye çalışıyordum. tabii bu hastane şartlarında ne kadar gerçekleşebilirse.

"doktor beyciğim?"

jungkook'un sesini duymamla yerimden firlamam bir oldu. masanın etrafından dolaşıp yanına gittim ve koluna bir tane yapıştırdım.

"neredesin sen 2 gündür? yazmadın, aramadın. bir an benimle iletişimini kestin diye bile düşündüm. ne kadar endişelendim haberin var mı senin?"

jungkook kendisini savunma amaçlı bileklerimi tek eliyle tutmuş, diğer elini belime atarak kendine yaklaştırmıştı bedenimi. burnuma bir öpücük kondurup bileğimdeki elini kafama atıp boynuna yapıştırdı adeta beni. çenesini kafama koymadan önce saçlarıma kokulu birçok öpücük bırakmıştı.

"çok özledim seni. gerçekten, çok çok çok özledim."

konuşurken çenesi hareket ediyordu ve bu beni gıdıklıyordu. yine de istifimi bozmadım. kafam omzuyla boynu arasındaki yerdeydi ve kokusunu çok net solurken burdan ayrılmaya niyetim yoktu.

"sevgilim olsaydın öyle bir öperdim ki! ne kadar özlediğimi daha iyi anlardın."

iki elimi de boynuna sardım, kendime daha çok çektim. "daha iyi anlamak istiyorum kook."

yutkundu, yutkundum.

kendine gelmek için hafifçe öksürdü. "şu an olmaz taehyung'um."

burnumu sürttüm boynuna. "neden?" sevgili gibiydik zaten. tek fark öpüşmüyorduk.

"sadece bunu en güzel şekilde, en güzel anda yaşatmak istiyorum sana. iş yerinde olmaz, tamam mı?"

dudaklarımı birbirine bastırıp kafamı olduğu yerden çıkardım ve gözlerine baktım. "tamam, ne zaman ama?" sabırsız halime güldü. "en yakın zamanda bebeğim benim."

ardından kapı tekrar çalındı. ayrılmadım jungkook'tan.

"bay kim?"

ellerimi boynundan ayırmadan kafamı kaldırdım sadece. "evet?"

kadın, jungkook ile olan durumuma şaşırmış olmalıydı çünkü daha önce odamda hiç biriyle sarmaş dolaş durmamıştım. yine de önemsemedim bunu. "az önce bir adam geldi. tanıyormuşsunuz zaten. size bir şey iletmemi istedi, buyrun."

elindeki kutuyu bana uzattı. mecbur ellerimi jungkooktan ayırıp kutuya uzandım. elime alıp ne olduğunu inceledim ama kutu üstünde yazan harfler yüzünden bunu sonraya erteledim.

umarım düşündüğüm şey değildir diye geçirdim içimden, umarım.

jungkook merak etmiş olmalıydı ki bakışlarını kutudan ayurmıyordu. "o ne?"

"bir şey değil. eski hastalarımdan gelmiştir. hediye gönderen oluyor teşekkür etmek için."

kafasını sallayıp üstelemedi. "anladım. çok güzel bir duygu olmalı."

bozuntuya vermemek adına gülümsedim. "evet, öyle. sana gelmiyor mu?"

tavşan dişlerini göstererek kıkırdadı. "bana gelmiyor ama gelse bile hediye değil küfür dolu mektuplar gelir. diş doktoru olmak hiç stresli değil gerçekten; 25 yaşındaki ben."

kiss me, doctorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin