Fazlasıyla boktan başlayan bir gün. Alaylı ve şaşkın bakışların hedefi Jeon Jungkook ve bir köşede keyifle olanları izleyen Kim Taehyung. Çuvalladı Jungkook, hem de beklemediği hamle yüzünden. Videolar ve fotoğraflar çoktan kampüsteki herkese gönderilmiş olmalıydı ki Jungkook bahçede arkadaşlarıyla sigara içerken bile kaç kişinin bakışlarını hissettiğini sayamamıştı. İlk başta umursamıyor gibi dursa da kulağına ulaşan fısıltılar saniye saniye tadını kaçırmaya başlamıştı bile.
''Bakıp durmayın.'' yerde oturan Jungkook sırtını duvara yaslamış gözleri kapalı halde sigarasını içerken iki yanında dikilen Jimin ve Seok Jin'e seslenmişti. En az Jungkook kadar öfke doluydu onlarda. Jungkook'un böyle bir şey yaşayacağını hesaba katmadıkları gibi şimdi tüm okulun işi gücü yokmuşcasına bu mevzuya odaklanmaları sinir bozucuydu.
''Sikikler. İşleri yok gibi birbirlerine fotoğraf gösteriyorlar.'' Jimin öfkeyle soluyup kolunu yasladığı duvardan çekip Jungkook'a döndü. ''Ne alıp veremediği var seninle? Aurası senden altta diye mi bu kıvranışı?''
''Bilmiyorum Jimin, umurumda da değil.''
''Adam seni herkesin içinde öptü Jungkook. Kendince seni böyle aşağılayacağını düşünüyor.'' sinirle elini deri ceketinin ceplerine yerleştirdiğinde Seok Jin'le göz göze geldi. O daha sessiz duruyordu ve sanki onlarla aynı düşünmüyor gibi bakıyordu. ''Sen neden susuyorsun?''
''Sorunun sadece basit bir üstleşme çabası olmadığını düşünüyorum.''
''Jungkook'la bir bağlantısı yok. Tek derdi şan şöhret işte.'' diyerek tekrar omuz silkti Jimin. Hoş, Jimin'lerin de az çok bu kavrama önem verdiği aşikardı ki sinirlenmesinin bir diğer nedeni de buydu. Yine de Jimin bunu kendi ağzıyla itiraf etmezdi. İnatçı serserinin tekiydi o da Jungkook gibi. İçinde kalan uktesi de vardı tabii. Mesela, hazır eline fırsat geçmişken dün gece Min Yoongi'ye yumruk çakamadı. Onun çete başı lideri edası hallerini bir güzel yediremedi ona.
''Fotoğrafları silmenin bir yolunu bulamaz mıyız?'' bunu söyleyen yine Seok Jin'di ve arkadaşının adına endişeleniyordu. Tamam herkes görmüştü zaten ve eğlence bitmişti. Gereksiz bir fotoğrafın herkesin elinde dolaşmasının anlamı yoktu, yeterince sakız olmuşlardı o pis ağızlara.
''İmkansız. Çoktan kayda aldılar her şeyi.'' Jungkook elinde ki bitmiş sigarayı atarken ayağa kalkmış ve eliyle kalçasında ki tozları çırpıp önden ilerlemişti. Attığı her adımda birilerinin bakışlarına maruz kalıyordu ama ola ki buna odaklansa şuan kaç kişiyi döverdi bilmiyordu.
"Küçük fare sürüleri." sinirle mırıldanan Jimin arkadaşının peşinden ilerlerken Seok Jin kolunu omzuna atarak kendine çekmiş ve dip dibe içeri girmişlerdi. Tabii ki burada da tüm gözler üzerlerindeydi. Normalde hoşa gelen bakışların şimdi amacı farklı olunca tat kaçırıyordu malum.
"İçecek bir şeyler alıp geliyorum. İstiyor musunuz sizde?" diyen Jungkook'a olumsuz yanıt verip amfiye ilerlemişti Jimin ile Seok Jin. Jungkook ise çatılı kaşları ile kafeteryaya girdiğinde hemen peşinden Kim Taehyung teşrif etmişti ağır adımlarla.
Bahçede oturduklarından beri izliyordu onları. O kadar keyifliydi ki yüzünde ki yara izlerini zerre umursamıyor ve sürekli dudaklarını dişliyordu. Yoongi ikide bir bulamaması için Taehyung'u dürtse de bunun işe yaramadığını görüp tekrar önüne dönüyordu.
Jungkook sıra olmadığı için önden girip dolaptan soda almış ve parasını ödemişti. Soğuk soğuk kafasına dikerken içeri giren dörtlüyü görmesiyle yavaşça dudakları arasından çekmiş ve dudaklarını yalayıp öfkeyle düşmanına bakmıştı.
"Çocuklar, sizce de çok sıcak değil mi hava? Bizde soda içelim madem." Taehyung yüzünde ki gülümseme ile Jungkook'a ilerlerken Namjoon içinden sabır dilemiş ve yüzünü sıvazlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yakamoz güzeli | taekook
Fanficbenimki: tam elime geçmiştin taehyung kavganın ortasında dudaklarıma yapışırken ne düşünüyordun sahiden? düz yazı ağırlıklı texting