0.1

54 9 3
                                    

Son kez çantaya baktım.Tüm silahlar yanımdaydı.Gümüş kurşunları da çantaya koyup fermuarı kapattım.Kaldığım pansiyonun kapısını kapatmadan içeriye son kez göz attım.Burada bulunduğuma dair herhangi bir iz yoktu.Kapıyı çekip aşağı kata indim.Bu küçük pansiyonun sahibi suratsız kadın beni gördüğünde mümkünmüşcesine dahada somurttu.Kadının karşısına geçip suratına bakmaya başladım.Çantamla onu bekliyorsam ücreti öğrenmek istiyorumdur.Ama o bana tiksinen bir şekilde baktığı için çantayı geç farketti."İki gece için 200 lira".Cebimden parayı çıkartıp fırlatırcasına önüne attım.Ve vakit kaybetmeden çıkışa yöneldim.Dışarı çıktığımda patronun sözleri beynimi kemiriyordu.'Asena yeni görevin güçlenmekte olan Kurt kabilesini yok etmek.'



Kurtlar adamlar o adi hayvanlar benim tüm umudumu yok etmişti.Elimde olan son yaşama sevincini bitirmişti.Şimdi benim zamanımdı, onlara bunu ödeteceğim.En acı şekilde ölümü tadacaklar.Arabama doğru yürürken o aciz ağlayışım gözümde canlandı.'Patron lütfen bunu yapamam.Ben artık avlanamam.Ve biliyorsun onu kurtlar öldürdü.' Yüzüme bakışı o kadar korkunçtu ki.'Asena kes ağlamayı. Evet onu öldürdüler ve şimdi intikam için bir fırsatın var.Kurtları en iyi sen tanıyorsun yap bunu.'

O zaman bir şeyin farkına vardım.İntikam ölenleri geri getiremiyor,ama vicdanını susturabiliyor.




Arabamın kapısını açtım ve silah dolu çantamı arka koltuğa fırlattım.Arabamı çalıştırıp ormana doğru sürdüm. Şimdi av zamanıydı.

Kaldığım pansiyon Kurt kabilesine bir saat uzaklığındaydı. Yaklaşık kırk dakika yol aldıktan sonra arabamı bölgeyi araştırıken keşfettiğim tavanı basık küçük mağaranın içine soktum.Havanın kararmasına çok az kalmıştı. Sırt çantama yapay kurt ağzı şeklindeki bıçaklı aleti ve henüz boş olan günlüğümü koydum. Çantayı sırtıma asıp mağaradan çıktım ve batan güneşin kızıllığına baktım.Nefesimi sesli bir şekilde verip fısıldadım"işte yine başlıyoruz".

Her avcı önce avını seçerdi daha sonrada onu avlayabilmek için iyi bir plan yapardı.Benimde iyi bir planım var.Ama bu sefer diğer kurt sürülerindeki gibi olmayacak.Şimdi onu kaybetmemi sağladıkları için avlayacağım. İntikam için.

Bu gece dolunay vardı.Yine o lanet köpekler kendilerini kaybedecek ve saldırganlaşacaklardı . Bende bunu kullanacaktım.Onların zayıflıklarını kullanarak onların aradına sızacağım onları içinde yok edeceğim.

Karanlıkta görmekte zorlandığım saatin cam yüzeyine iyice yaklaşarak baktım.Tahminimce on dakika sonra dönüşmeye başlayacaktılar. Tırmandığım Ağacın tepesinden bulundukları kamp alanına baktım.Görebildiğim kadarıyla 20 tane küçük kulübe vardı. Bir tanede hepsinden beş kat daha büyük olan. Ben kamp alanını incelerken yüksek sesli bir uluma duyuldu. Evet dönüşmeye başlıyorlardı.Bulunduğum ağaca dahada sindim ve sessizce bunun bitmesini bekledim.Yıllardır kurt avlıyordum. Avcılar arasında en iyi kurt avlayan kişi olarak bilinsemde bu dönüşüm olayı beni fazlasıyla geriyordu. Ama en azındam vampir değiller diye kendimi teselli etmeye çalıştım. Evet vampirler olsaydı işim daha zor olurdu.



Kurtlar çok garip bir yapıya sahiptiler. Dolunayda saldırganlıkları yüzünden önüne gelen her canlıyı parçalarları ama iyi tarafıysa gözleri kan arzusuyla döndüğü için o kadarda dikkatli olmazları. Ah tabi kokumuzu aldıklarında hiç şansımız kalmazdı.



Ben düşüncelere dalmışken üzerinde olduğum ağacın altından bir kurt geçti.Nefesim hızlanırken korku tüm bedenimi sarmıştı. İlk defa bir sürü dolunaydayken onlara bu kadar yakındım. Ben her zaman dolunayı beklemeden işimi hallederdim. Ağaca yakın bir yerde kurt uluduğunda elimle ağzımı kapattım. Onun için. Evet intikamımız için.

Sabahın ilk ışıklarıyla sesler kesildi sabaha kadar duyduğum sesler yüzünden kendimi o kadar sıkmıştım ki tüm kaslarım yorgunluktan pes edercesine ağrıyordu. Kurtlar insan formuna dönerek kamplarına ilerlemeye başladılar benim bulunduğum alanın ters yönünde oldukları için bu işimi dahada kolaylaştırmıştı. Güneş doğmadan önce koluma enjekte ettiğim uyuşturucu sayesinde sol kolumu hissetmiyordum. Çantamdan yapay kurt dişlerini çıkartim. Ağacın dalına düşmeyecek şekilde koyduktan sonra makası da çıkarttım ve t-shirt den kalın ve uzun bir parça kestim . Onu ağzıma bağladıktan sonra pantolonumun çeşitli yerlerinden de parçalar kesip ağaçtan aşağıya attım. Ağzıma bağladığım parçayı iyice sıkılaştırdım ve yapay dişleri alıp kolumun hizasına getirdim. Gözlerimi sıkıca yumup saydım 1.....2......3 . Azda olsa hissettiğim acıyla çığlık atmak istedim ama ağzımdaki bez bunu engelledi. Yapay dişleri ağacın görünmeyen tarafına koydum ve çantamda alarak aşağı atladım.



Yere eğitimlerim sayesinde iyi bir iniş yaptım ve yere uzandım.Planımın birinci aşaması bitmişti. Şimdi sadece bir kurtun beni bulmasını beklemek kalıyordu.

Duyduğum seslerle gözlerimi kapattım. "Hey çocuklar buraya gelin". Ayak seslerine göre üç kişi yanıma gelmişti . Ve hemen ardından havalandığımı hissettim. "Koşun hemen haber verin kızın kolu yaralı ". Diğer iki kişinin ayak sesleri uzaklaşırken sırıtmamak için zor durdum. "Evet koşun haber verin sizi yok edecek kişi geliyor. En büyük düşmanınız.' Beni taşıyan kişi yüzümü kendine çevirdi ve bir anda durdu. Vücut sıcaklığının düştüğünü hissedebiliyordum.


"Aman tanrım Ilgın ? " bu sözleri söyledikten sonra koşmaya hızla devam etti. "Bu senmisin kardeşim?" . Bu da nedir ılgın mı ? Burada neler döndüğünü anlamasamda benim için iyi bir şey olmasını diledim.

Bir Avcının GünlüğüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin