bölüm 1 : Seishin no hantā

363 37 7
                                    

Bundan uzun yıllar önceydi sevgili karım ito'yu ölümcül bir hastalık yüzünden kaybetmiştim ve son sözleri küçük kızımız Emily 'e göz kulak olmam onu korumamdı... ancak o korkunç kazada Emily'i kaybettim... benim suçumdu ona iyi bakamamıştım... acınası,aciz biriyken o buldu beni... buldu ve elini uzattı. Yaşamak için hiçbir sebebi kalmamış biri için oldukça çekici cazip bir anlaşmaydı... sevgili küçük Emily'mi görmek ve eşimin son arzusunu yerine getirebilmek bu kesinlikle kaçıramayacağım bir fırsattı karşılığında ise benden o iğrenç insanların ruhlarını istedi ve ben artık bir Seishin no hantā oldum

Anlaşma yaptığım yaratık bir şeytan olmasına rağmen sadece iğrenç insanların ruhlarını istemişti benden ama bir gün... asıl iğrenç yaratığın kendim olduğumu fark ettim öldürüp ruhlarını acımasızca çaldığım her insanın benimde bir zamanlar olduğu gibi bir ailesi vardı... ancak asla pişman olmadım Emily'mi görmek için ne gerekiyorsa yapacaktım ve o gün zifiri karanlıkta o çocuk kaçakçısının beynini yere yapıştırdığım kanıyla beslendiğim ve o iğrenç kart etinin tadını aldığım gece küçük bir kız gördüm "bu...bu benim Emily'm olabilir miydi ?" beklide oydu... o geceden sonra her gece o küçük kızı izlemeye başladım.

Yaptığım anlaşmadan dolayı isteyerek yada istemeyerek her koşulda efendimin emirlerine uymak zorundaydım. O korkunç emre bu anlaşma yüzünden Emily'm için uydum. Karanlık ve kasvetli ay ışığının karanlığı deldiği o gecede küçük kızın ailesinin kanıyla odaları boyanmıştı... bizim gibi Seishin no hantā avladıkları için ölmeliydiler ve bu görev benimdi kanları ve etleri öldürdüğüm diğer insanlardan daha güzeldi bedenimde adeta esrar etkisi yarattılar. Onlar seçilmiş insanlardı... tanrı tarafından bizleri öldürmek için seçilmiş özel insanlar... ve benim lanetli ellerimde son nefeslerini verdiler tam o anda küçük kız uyanmış gülümseyerek aşağı iniyordu ne yapmam gerektiğini bilemedim. Hayır korktum... küçük kızı öldürmem gerektiği söylenmediği için sadece saldırdım o ise sendeleyerek duvara çarptı ve bayıldı. Bunun iyi bir fırsat olduğunu düşündüm ve ailesiyle işimi hemen bitirip ruhlarını efendime teslim ettim. İnsan formuma geri dönüp kızı aldım ve gittim uyandığında ise onu oradan kurtardığımı ve ailesinin öldürüldüğünü söyledim... Emily'me öyle çok benziyordu ki yanımda olmasını istemiştim ve gözlerinin intikam ateşiyle dolduğunu gördüm evet kesinlikle o bizi avlayanlardandı o asil ailenin çocuğuydu onu eğittim bunu hayatıma mal olacağını bile , bile ona bunu borçluydum onun elinden çocukluğunu, ailesini , sıcak yuvasını almıştım bu affedilemez bir şeydi... Emily'm için bile olsa masum bir çocuk bunları hak etmemişti ancak Emily'mi görme isteği bu yoldan dönmemi engelledi ve bir gün artık devam edemeyeceğimi Emiyl'mi asla göremeyeceğimi , ölen birinin asla geri dönemeyeceğini anladım ve o gün anlaşmayı bozdum. Sadece küçük kız ile buralardan uzaklara bu iğrenç yaratıklardan uzaklara gitmek istemiştim ama şeytana ihanet ettikten sonra çok yaşayamayacağımı biliyordum ve ölümümün nasıl olacağını merak etmiyor da değildim. Bir sabah işten dönerken onu gördüm küçük kızın şeytanla anlaştığını... ama bu olamazdı o kız tanrı tarafından seçiliş biriydi ve tanrı tarafından seçilenlerin şeytanla anlaşması imkansızdı bunun neyle sonuçlanacağını asla tahmin edemezdik... edilemezdi... yasak olanı yapmıştı kandırılmış ve iğrenç tuzağa düşmüştü ve bunu sadece ailesinin katili için yapmıştı. Beni bulmak için ve bir anda öfke ve kırgınlık dolu o masum gözlerle bana baktı bakışları vücudumda adeta milyarlarca bıçak kesiği etkisi bırakıyordu hareket etmek bir yana nefes bile alamıyordum şeytan ise o iğrenç gülümsemesiyle elini kızın yüzünde çenesinden yanağına doğru kaydırdı ve "iste intikamını al ve anlaşma bitsin." Dedi. ne yapabilirdim bu tamam ile benim suçumdu gözlerine son bir cesaretle baktım ve "öldür" dudaklarımdan başka bir kelime dökülmedi vücudumda anlamsız bir sıcaklık, pişmanlık, ağırlık hissettim, evet bu kesinlikle benim eğittiğim kızdı o zarafet ve hız, güç, ihtişam tanrının neden onu seçtiğini anlamıştım son nefesimi onun ellerinde veriyor olmak... bu...büyük...çok...çok büyük... bir onurdur... yüzümdeki o gülümsemenin onun ne denli sinirlenmesine , çıldırmasına neden olduğunu biliyordum son bir kez ona uzandım elimi yüzünde , yanaklarında gezdirdim ve "Emily'me götür beni sevgili küçük kızım." Dedim. Anlamıştı tüm bunların sebebini gözlerinin büyüdüğünü ve göz bebeklerinin küçülüp yaşlarla dolduğunu görüyordum yere yığılırken beni tuttu ve özür dileyen anlamsız o tuhaf derecede şersem ve sevimli bakışları ile af diledi tıpkı benimde o anda yapıyor olduğum gibi ancak benim için çok geçti şeytanla anlaşma yapıp bir Seishin no hantā olan hiç kimse cennet veya cehenneme gidemezdi ruhları anlaşma yaptıkları şeytan Megumare tarafından yok edilene kadar boş ve amaçsızca dünyada dolanıp dururdu hiç olmamış ve olmayacakmışlar gibi...

"ben... üzgünüm Kane sensei. Gerçekten çok üzgünüm..." son kez ona sarıldım bedeni kollarımın arasında kayboluncaya kadar. Onu öldürmeme rağmen benden nefret etmedi onun kızını görmek istemesi gibiydi alemin katilini bulma arzum ve kimse mutlu olamadı o kızını asla göremedi ben ise asla gülemedim... anlaşmış olduğum iblisin sözleriyle irkildim ve kendime geldim... "seni zavallı küçüğüm. Ruhunun artık asla huzur bulamayacağını bilmiyor musun... sen nasıl bir megumare 'sin. Söylesene nasıl bu kadar aptal olabiliyorsun seni zavallı kız artık bir megumare olamazsın bu lanetle yaşamak zorundasın atık cennet i hatta cehennemi bile göremeyecek zavallı aptalların arsına hoş geldin.. küçük... zavallı... sersem...kız." Der ve parmağını yavaşça kızın anlına değdirir. Dai'nin artık lanetli bir hayatı vardır. O kahve alımlı saçları bembeyaz o mavi ışıldayan gözleri ise kanla yıkanmışçasına kırmızı olmuştur ve artık tek umudu o şeytanın ölmesidir. Megumare tarafından öldürülünceye dek bu lanetli yarım hayata mahkumdur. Lanetin etkisiyle bilincini kaybedip bayılmıştır. Gözlerini açtığında karşısında altın sarısı saçları gök mavisi gözleri insanı anlamsız ve saçma bir şekilde rahatlatıp güven duygusu veren gülümsemesiyle orta yaşlarında bir adam ona tebessüm ve endişeli gözler ile bakıyordu.




DİPNOT:Seishin no hantā = ruh avcıları demek.

MujōnaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin