1.bölüm

6 1 0
                                    




16 Ağustos 2022, 19.10

Çantamın içine yatağın üstüne dizdiğim kıyafetlerimi tıkıyorum. Kafamın içindeki karışıklığı da keşke böyle bir çantanın içine doldurup bir kenara fırlatabilsem...

Nerde o günler...

Madem kendime yaraşır bir şekilde işten kovuldum, ki bunu çok ustalıkla yaptığımı söylemeden geçemeyeceğim, o zaman kendime hayatımı yaşamak için biraz mola verip tatile çıkabilirdim. Sonuçta neden olmasındı?Bunları düşünmeyecektim. Tabi kafamın içindeki bir yandan kısır yiyen bir yandan da hayatıma ortak olmaya çalışan iç ses susarsa düşünmezdim. Umarım susar çünkü işlerim bitmek üzere ve ben kendi kendime kafayı yemek istemiyorum.

Ne kadar süre geçtiğini fark ettiğimde yatağın üstündeki telefonum ikinciye çalıyordu. Uzanıp alana kadar kapanan telefonun üstündeki bildirimlere baktığımda içimde oluşan korkuyu görmezden gelemeyerek mesajlara girdim.

Derya:Füsun

Derya:Füsun bakman lazım.

Derya: kızım açsana şu telefonu... sana ihtiyacım var,lütfen yardım et. Senden başka kimseye güvenemem.

Neler oluyor Derya?

Derya:arıyorum seni. Lütfen aç.

Mesajlar'dan çıkıp aramasını beklemeye başladım. Şöyle yapmasına gıcık oluyordum. Önemliyse bana "Mesajlara bak,bak önemli" gibi şeyler yazmak yerine direkt yazması gerekiyordu çünkü. Vakit kaybediyor ve ekstra endişeleniyordum çevremdekilet böyle yapınca.

Ekranda "derya arıyor..." yazısını görünce hemen açıp telefonu kulağımla omzum arasına sıkıştırıp kıyafetleri katlamaya devam etmeye çalıştım.

Nefes nefeseydi. "Füsun!" Ne oldu Derya insanın yüreğine indirmesene kızım?!" "Füsun şimdi sana benim için çok önemli olan bir şeyi emanet etmem gerekiyor... Ve bu emanet de bana başkasından emanet. Emaneti sahibine ulaştırmam gerekiyor ama köydeyim ben şu an. Annem rahatsızlaşınca geldim buraya." Çok stresliydi. Neden stresliydi ki bu kadar? Eğer önümde olsaydı göreceğim manzarayı adım kadar iyi biliyordum. Ter içinde kalmış;tırnaklarını yiyen bir adet Derya. "Bir dakika Derya, sen şu an İstanbul'da değil misin kızım? Ne ara gittin sen köye?" Diye sordum. "Füsun şu an bunun bir önemi yok... Bak annem beni yanında istediğini söyledi ve ben de atlayıp geldim hemen köye. Ama çantayı götürmeyi unuttum. Sen götürebilir misin benim yerime?"Ne çantası Füsun? "Ne çantası Derya?" "Emanet işte. Benim bazamın altında. Yalnız lütfen içini açıp da bakma tamam mı? Ben bile bilmiyorum ne var. Sadece sana güvenebilirim o yüzden." "Kurcalama diyorsun yani?" "Gibi gibi" "E nereye götüreceğim ben bu çantayı onu da söyle bari." "Kabul ettin mi yani?" "E başka şansım mı var sen istersin de kırar mıyım hiç seni?"

Histerik bir kahkaha attım. Normalde gitmezdim ama belli ki gerçekten önemliydi. Ayrıca bana güveniyordu,onu yarı yolda bırakamazdım. Annesi hasta olmasa o götürürdü zaten,bunu biliyordum.

"Teşekkürler Füsun... ve özür dilerim."

"Derya, sen iyi misin? Niye özür diliyorsun kızım benden? Saçmalama sen benim canımsın seni mahcup duruma düşürmese bu 'emanet' işi zaten benden istemezdin biliyorum"dedim. "Yine de özür dilerim" dedi. Sesi durgundu, öyle ki gözlerinden emin değildim ama sesi gerçekten ağlıyordu. Sebebini sormadım. Annesi bana anlattığından daha kötü olabilirdi ve bana bahsedip tekrar hatırlamak istemiyor olabilirdi. Derya kendi başına bir şeyleri halletmeyi seven bir kızdı. Onu zorlarsam ve neden özür dilediği konusunda diretirsem eminim konuyu sert bir dille kestirip atar ve kendini kabuğuna çekerdi. "Tamam sen nasıl istiyorsan öyle olsun madem... E hala söylemedin yerini kızım nereye götüreceğim ben bu çantayı?" "Çantanın en ön gözünü aç sadece. Şu küçük olan hani. İçindeki kağıtta yazıyor adresi."
"Ne zaman götüreyim çantayı peki?" "Şimdi." "Ne? Saçmalama Derya nasıl, hemen mi?" "Maalesef, emrivaki yapıyorum gibi oluyorum özür dilerim"
"Sana özür dilemeyi yasaklıyorum Derya! Tamam anladım acil olmasa hemen demezsin. Kapattım o zaman hazırlanıp çıkacağım hemen." "Sağol Füsun..."

TALİH KUŞUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin