İğneli Kovan

320 38 54
                                    

3 Eylül - 02:59 öğleden sonra

Her adımda ayağımın altında parçalanan kurumuş ağaç dalları,  yavaş yavaş o canlı renklerini kaybeden yaprakların görüntüsü ve sesi hiç de fena değildi.

"İşinin ilk gününde açık hava iyi gelir diye düşündüm, ne dersin?"

"Beni bu kadar düşüneceğin aklıma gelmezdi Steve, bütün ekibe karşı da bu kadar nazik miydin?"

"Beni bilirsin, her zaman bu kadar nazik olman biri değildim."

"Buna rağmen sevenin her zaman çoktu. 'Aman Tanrım Steve, kravatın çok seksi bu akşam bana gelmek ister misin? Steve bu gece ailem evde değil tek başıma kalmaktan çok korkuyorum, lütfen beni koru.' İtiraf et, kızlar seni gördüğünde tuvalete koşup iç çamaşırlarını kurutmaya çalışıyordu."

"Asla öyle şeyler söylemediler veya yapmadılar."

"Steve, dolabında üst sınıflardan birçok kızın jartiyeri vardı. Hemde kırmızı ve üzerinde notla."

"Dürüstlük olmak gerekirse siyah olanları beğenmiştim. Her zaman daha seksi gelmişlerdir gözüme."

"Jesse Stark, hatırlıyor musun? Seninle son dersimde anlattığım anıt mezarı davasına benzer başka bir olay üzerinden flört etmeye çalışıyordu. Acaba şu an hangi ekipte merak ediyorum."

Elini sırtıma koyarak destekleyen Steve ile aramızda geçen bu absürt diyaloğun üzerine küçük bir kahkaha atarak engebeli yolda zar zor ayakta durabildik.

Konuştuğumuz bu ergen muhabbetini yanımızdan geçen birkaç kişi elbet duymuştur. Duyanlar da yanımızdan gelip geçerken attığı bakışlardan belli oluyordu.

Merkezden bir buçuk saatlik uzaklıkta ki bir ormandı burası. Sonbaharın ilk günleri de olsa serin ve kasvetli hava bizi bu ormanda daha sıkı karşıladı.

Kalabalığın daha da sıklaştığı yere geldiğimizde sırt kısmında FBI yazılı arıcı tulumlarıyla oradan oraya koşan bir grup ekip karşıladı bizi.

Hoseok, Jimin ve Jeon bizden önce gelip işe el atmıştı. Ellerinde ki tüp ve torbalarda gördüğüm ilk şey bala benziyordu sanki.

Steve ordan oraya uçuşan arılardan kendini saklayabilmek için bir koluyla yüzünü kapatıyor boşta kalan diğer eliyle de gelen arıları etrafından kovalıyordu.

"Duyduğuma göre arıları öldürmek için gelen yerel polise birileri engel olmuş."

İki ağacın arasında bulunan kayanın üzerinde sabit nir şekilde duran cesedin hemen arkasından çıkan Jimin ellerini kaldırarak Hoseok'u işaret etti. O da sesini çıkarıp da itiraz etmeden başıyla kendisi olduğunu onayladı.

"Arıları seviyorum, ne yapabilirim ki? Hem erkek arıların doğada en intihara meyilli savaşçılar olduğunu duymuştum. Siz bunu biliyor muydunuz? Ve erkek arı kraliçeyle çiftleştiğinde cinsel boşalması bir insan kulağının duyabileceği kadar şiddetli olduğu gerçeğini es geçmek büyük ayıp olurdu-"

Jimin her iki elindeki tüpleri tek elinde toplayarak Hoseok'un kalçasına doğru attığı tekmeyle onu susturdu.

"Kendi kulağınla mı duydun?"

Verdiği bilgi dolu konuşmanın karşılığında aldığı darbenin ardından elinde ki torbalara cesetten aldığı örnekleri yerleştirmeye de devam etti.

"Kabul edin ya da etmeyin, bu adamlardan öğreneceğimiz çok şey var."

O sırada Steve gittikçe uzaklaşıp azalan arıları fırsat bilip biraz daha yaklaştı cesede.

This Is My DesignHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin