Elbisemin eteğini tuttum arkamı hızla döndüm ve arka tarafta kalan kraliyet arabasına doğru yürüdüm. Jasper koşarak yanıma geldi. Doğrusu sinirini hissedebiliyordum. Arabaya kadar konuşmadı .
Arabanın içine bindik , sinirden dizleri titriyordu lakin ağzını bile açmamıştı, belki de benim konuşmamı bekliyordu. Lakin konuşmak gibi bir gayem yoktu, yaptığı , dediği her şey yanlıştı ve bunu ona birinin söylemesi gerekirdi.
-Neden yaptın.
Bu bir soru değildi, bu onun sitemiydi , siniriydi, kızgınlığı, söyleyemediği küfürleri, gösteremediği şiddeti, belki de hayatında olduğuma dair pişmanlığıydı.
-Hak ettin.
Titreyen elini yumruk şekline getirdiğini gördüm.
-Beni halkın önünde rezil ettin.
-Merak etme zaten rezil durumdaydın.
Elini arabanın kapısına hızla vurdu.
O andan itibaren ikimizde ağzımızı açmadık. Saraya kadar arabanın içinde deli bir sessizlik hakimdi.
Saraya vardığımızda annesi ve babasının sarayda olmadığını gördüm nerede olduklarını sorduğumda ise sorumu görmezden geldi. Odama çıktım üzerimi değiştirmek istiyordum. Elbisemi çıkarıp rahat bir şeyler giydim ve camın önüne geçtim. Odanın kapısı açılı. Görünüşe bakılırsa Jasper'da üstünü değiştirecekti. Dışarıyı izlemeye devam ettim şehrin büyük bir kısmı sarayın muhtemelen her camından görülebiliyordu. Cama vuran yağmur tanelerinden başka ses yoktu odada .
-Bir daha halkın gözünde her hangi bir gücüm olmayacak, onların gözünde hep karısının dayak attığı ezik adam olarak kalacağım.
-Tokat attım dayak atmadım şayet dayağımı yemiş olsaydın böylesine rahat şekilde yürüyemezdin Jasper Carter.
-Sen kendini ne sanıyorsun?!
Hızlı şekilde yanıma geldi aramızdaki büyük mesafeyi kapattı.
-Bu sorunun asıl sorulması gereken kişi sensin , sen kendini ne sanıyorsun?
-Ne cüretle benimle bu şekilde konuşursun se-
-Sen halkınla hangi cüretle o şekilde konuştun! Ne cüretle onlara köle dedin, onlar olmasa sen hiçbir şeysin Jasper!
-Sen bana hesap soramazsın Nancy, haddini bil!
-Ben senin gibi kraliyet soyundan gelmedim senin köle dediğin halktan bir ailenin kızıyım. Sen ne cüretle bana ve aileme köle dersin, ne cüretle içinde büyüdüğüm kesime bu rezil kelimeyi yakıştırabilirsin!
-Ben sana ve ailene köle hiçbir zaman demedim o adam devlete karşı geldi , bu son onun hakkıydı Nancy.
-Adamın hasta çocuğu varmış!
-Sence bu beni ilgilendirir mi?
Cümlesinin rezilliği üzerine midem bulandı , bir kere daha evli olduğum kişinin ne denli aşağılık bir karakteri olduğunu gördüm.
-Rezilsin.
-Senin gözünde hep rezildim.
-Ne demeye çalışıyorsun sen?
-Sen hiçbir zaman beni sevmedin, hiçbir zaman başarılarımla gurur duymadın, ben senin gözünde hep rezildim.
-Seninle mecburiyetten evlendiğim içindir belki Jasper ne anlatıyorsun Tanrı aşkına.
-Aklın hala onda değil mi? Hala o çiftçi parçasını özlüyorsun , kim bilir belki her gece onu yad ediyorsundur!
-Beni bu denli tanıman bayağı şaşırttı doğrusu!
Sözlerimin üzerine daha da sinirlendi. Aramızdaki kısa mesafeyi kapattı, kolumu tuttu lakin çok sıkı tutuyordu.
-O öldü Nancy anla artık!
-Sen öldürdün , tabi ki de öldü!
Bildiğimden haberi yoktu, bu gerçek ona ağır geldi, kolumu bana olan hıncını, sinirini çıkarmak istercesine sıkıyordu. Acısı gözlerimin dolmasına neden oldu.
-Nerden uyduruyorsun bunları sen!
-Bahanelerini dinleyecek biri yok karşında onu sen öldürdün, ölüme yürümeye mecbur bıraktın onu, o gece sana gelmese daha sonra zaten öldürtürdün, senin kadar rezil birini tabi ki görmedim ben Jasper!
-Senin çiftçi sevgilinle ne işim olur benim, ona o denli takmışsın ki kafanda kurmaya bile başlamışsın ahmak!
-Onu istediğin kadar öldür, istediğin gibi canını al, onu sadece bu dünyadan silersin lakin Vincent'i kalbimden asla silemezsin.
Gerçeklerin ağırlığının ona verdiği acıyı gözlerinde gördüm adeta. Sertçe itti beni. Yatağın üzerine düştüm. Hızlı adımlarla odadan çıktı.