Bu hikayeyi okurken sadece bu şarkıyı dinlemenizi istiyorum.
Lütfen beni kırmayın, iyi okumalar
1.
Ellerimin arasındaki kağıt parçasına adeta bir bedenmişçesine sarıldım.
Evladımmışçasına kokladım.
Sevdiğim biriymişçesine buseler kondurdum hafif yanık yüzeyine.
Aslında dolaylı yoldan öyleydi, bu mektup sevdiğim birindendi.
Her koklayışımda hafif yanık papirüs kokusu burnumu yaksa da kokladım, ciğerlerim kağıdın kokusuyla dolana kadar.
Dönüp dolaştım, yaşamaya çalıştım, işte yine buradayım sevdiğim. Yine evim bildiğim yerdeyim. Yeniden mektubun sayesinde, kollarının arasındayım.
Kağıdı nazikçe açtım. Artık ezberlediğim satırlara tekrar ve tekrar baktım.
Göz yaşım düştü yine kağıdın bir köşesine.
Derin bir nefes aldım. Tekrar okudum canımı hiç düşünmeden feda edebileceğim ilk satırları.
"Sevgilim,
Canımın bir parçası, ruhumun sevdalısı.
Güzel prensesim. Eğer buradaysan bir özür borçluyum bize.
Özür dilerim sevdiğim. Özür dilerim Balo Kraliçem...
Hiç korkma, hiç endişelenme, asla gitmedim, gidemem senden bundan asla şüphen olmasın.
Elbet özleyeceksin beni, elbet yanacak canın.
İşte o zaman bir rüzgar esecek,
Bir gürültü kopacak uzaklardan,
Bir bahçe çiçek açacak yeni bir hayat umuduyla,
Yer yüzüne düşecek yağmur taneleri.
Esen rüzgar benim yerime okşayacak tenini, Hiç okşanmamışçasına o güzel saçların.
Her bir yağmur damlası saracak bedenini , Hiç sarılmamışçasına kimse sana.
Her zaman çiçek açacak senin ağladığın yerden. Yaprakları silecek benim silemediğim göz yaşlarını.
Ey Ethereal,
Hiç kuşkun olmasın beni her özlediğinde, her aklına düşüşümde, kalbinin bir köşesi her yanışında ,
Sana hiç olmadığımdan daha yakınım.
Tekrar geleceğim yanına.
Yıldız Çiçeğinin kokusu ciğerlerini adeta boğarcasına doldurduğunda..."