Tanışmak çok garip bir şey. Yıllar sonra o insanın sana nasıl bir yara olacağını bilemiyorsun.
Acaba tanıştığımız insanların bize nasıl yaralar açacağını bilsek, yine de tanışmak istermiydik. Ben isterdim.
Öleceğimi de bilsem yine de tanırdım onu. Ben yaşadığımı onunla hissettim. Onunla nefes aldım. Herşeye rağmen, yaşadıklarımın bin katını da yaşayacağımı bilsem yine tanırdım onu.
Tabi belki ikinci kez tanışıyor olsaydık bu durumda olmayabilirdik. Hatalar yapılmaya bilirdi. Bazı kelimeler söylenmeye bilirdi. Bazı şeyler değişirdi. Şimdi ki aklım o zamanda olsa yaptığım hiç bir şeyi yapmazdım.
2018 mayıs ayı. 15 yaşındayım. Değişiklik yapıyorum. Saçımı sarıya boyattım, gözlük takmaya başladım. Caner diye bir arkadaşım vardı. İki veya üç sene önce tanışmıktık o zamanlar. Çalıştığı cafeye çağırdı beni.
"kanka gelsene çay falan içeriz." demişti.
Uzaktı çalıştığı yer. Dedim ben oraya nasıl geleyim çok uzak.
"Sen gelicem de ben aldırırım seni." dedi.
Tamam dedim hazırlanır haber veririm dedim. Aradı dedi kanka bir arkadaş var damla marketin önünden alıcak seni.
Evime yakındı tamam dedim. Çıktım evden marketin önüne gittim. Gri renauld clio araba vardı. Plakası dün gibi aklımda. Bindim arabaya korka korka. Sarışın bir çocuk vardı. Yakışıklıydı yalan yok. Masmavi gözleri vardı. Merhaba dedim. O da aynı şekilde karşılık verdi.
Ben korkuyorum tabi. İlk defa tanımadığım birinin arabasına biniyorum. Vitesteki eline kaydı gözüm. Elleri o kadar güzeldi ki. Şaşırdım. Bir erkeğin elinin bu kadar güzel olması ne bileyim garipti yani.
Baya baya korkuyorum ama bir yandan. Titriyorum hatta. Birde arabayı tenha yola sokmazmı. Dedim Bahar ayvayı yedin. Daha çok titremeye başladım. Ara ara yandan yandan bakıyor hafif gülüyordu.
Bende her bakışında tedirgin oluyorum tabi. Neyse kazasız belasız Caner'in yanına vardık. Arabadan bir inişim var sanki yangından kaçmışım. Aklıma gelince hep gülerim.
Neyse, oturduk çay falan içiyoruz sohbet ediyoruz. Adının Tolga olduğunu öğrendim. İyi de biriymiş rahatlamıştım artık korkmuyorum. Öyle sohbet muhabbet baya kaldık. Dedim kanka ben gideyim artık.
Caner dedi ki kanka sen bıraksana diye.
Tolga da demez mi yoo benzin yok diye. Baya bozulmuştum.İyi tamam falan dedi bindik arabaya gidiyoruz. Ben daha rahatım tabi. Müzik açıyorum, camı açıyorum, kolumu camdan atıyorum falan biraz daha sohbet ettik. Baya hoşlanmıştım yani. Öyle böyle eve geldik. Dedim memnun oldum. Oda bende falan dedi gitti.
Akşam üzeri instagrama bir hikaye attım. Sayı at en güzel fotoğrafını paylaşıyım diye. Hiç unutmam 1999 yazmıştı. Bir girdim profiline anaa. Bugün ki çocuk. Yeşil pantalonlu bir fotoğrafı vardı. Çok tatlı gülmüş zalımın oğlu. Baya etkilenmiştim. O resmi paylaştım.
Hikayeye cevap verdi.
"Daha güzel resimlerim var." demişti. Bir kaç resim attı falan baya konuştuk o gün. Ertesi gün Caner başka bir numaradan aradı beni. Kanka gel buluşak falan diye dedim tamam. Caner, Tolga, Ben biri daha vardı ama kim olduğunu pek hatırlamıyorum. Buluştuk parkta falan oturduk. Baya eğlendik eve geldim Caner'in beni aradığı numaraya mesaj attım eve geldim diye.Oda yazmış kimsin?
Bahar dedim.
Hmm tamam eve gitmene sevindim. Yazdı.
Mahallede bir tane okul vardı aşçılık okulu.
Yarım beni okulun önünden alırsın. Yanlız gel. Demiştim bir anlık cesaretle.
Tamam demişti. Sonra iyi geceler merasimi falan.
Ben bunu sonradan öğrendim beni eve bıraktıktan sonra Caner'in yanına gidip kanka bana ayarla bu kızı demiş. Ne yap ne et ayarla demiş.
Ama yalan yok çok hoş çocuktu. Çok eğlenceli, komik, kibar, ama çok açık sözlüdür. Tuvalete gidiyorum demek yerine "Ay kapat bokum geldi" derdi ne gülerdim. Her aradığımda mutlaka açardı telefonu, nerde olursa olsun. Tuvalette bile. Hatta kızardım tuvaletteyken açma diye. Belli etmezdim ama çokta hoşuma giderdi.
Meşgul olsa bile bana müsait olması.Neyse öğlen kalkardım ben hep gece geç yatardım çünkü. Uyuyamazdım kolay kolay. Telefonu elime aldım günaydın mesajı. Çok garip hissettim o an. İlk defa günaydın mesajı adım. İlk defa uyanınca birinin aklına geldim. Çok sevinmiştim. Yani nasıl anlatayım bir çiçeksin, kuru bir toprakta hayatta kalmaya çalışmışsın. Sonra bir gün biri bulmuş seni, çıkarmış o kuru topraktan, geniş güzel bir saksıya dikmiş. Aynı öyle.
Ve ben ilk defa ait hissettim kendimi bir saksı toprağa...
Ben ilk defa o gün hevesli çıktım yatağımdan. Hevesle hazırlandım. Hevesle çıktım evden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yerle Bir Oldumda Senle Bir Olamadım (Kavuşamamak)
Short StoryO sevdi, ben sevdim. Ben gittim, o kaldı. Herşeye rağmen geldim. Yine sevdi, yine sevdim. Şimdi o gidiyor, ben kalıyorum. O gelirmi bilmem. Ama hep burda kalırım...