Bunu okursan sadece okuma, hisset. Seni nasıl sevdiğimi, sana nasıl hissettiğimi anlatamam. Ama yazarım işte. Belki anlarsın. Ama bil isterdim, sana bir mucizeye bakar gibi baktığımı...
O gün çok garipti benim için. Garip başladı garip bitti. Haigway diye bir awm vardı oraya sinamaya gittik.
Korku filmi kafes. En arka sağa oturmuştuk. Salon çok boştu. İki veya üç kişi vardı. Film başladı. Tolga arada kolunu falan atmaya yelteniyor, hoşuma gitsede kızıyordum. Çok fenaydım bende ya. Hep naz hep naz. Birde soğuk durma çabalarım yok mu rezillik.
Bir ara yüzüğümi düşürmüştüm. Beraber aramıştık. Artık filmin korkunçluğuna dayanayıp sarılmıştım. (tamam itiraf, o kadar korkmamıştım. Bahane😂)
Ama hoşuma da gidiyor yani. Çok uğraşırdım onunla.
O gün ben kendimi çok güvende hissettim. Sanki yanımdaki yeni tanıştığım biri değil de, yıllardır hayatımdaymış gibi. Hatta onunla büyümüşüm gibi oldum. Ben ona o gün körü körüne güvenmeye başladım. Ben kolay güvenen biri değilimdir. Hep şüphe duyarım insanlardan. Ama ona o kadar güvendim ki. Oda bu güne kadar güvenimi hiç boşa çıkarmadı. Benim hislerim tam olarak o gün başladı.
O sinema salonunda. Ona sarıldığım dakika. Filmi bile hatırlamıyorum. Ne yaşandı ne bitti. Tek hatırladığım hızlı atan kalbime onun kalbinin sesinin karışması. Benim o gün atmaya başladı kalbim. Kokusu doldurdukça ciğerlerimi nefes aldığımı hissettim.
Ben o gün anladım ben hiç tam nefes almamışım. Hep yarımmış benim nefeslerim. Kokusunu tarif edemem. Sadece çok huzur verdi bana o koku onu anlatabilirim. Hani insanın evinin bir kokusu olur ya, öyle işte. Ben evime gelmiş gibi oldum. Korkularım, telaşım, mutsuzluğum o salonun dışında kaldı o gün.
Ben 12 yaşında tanıştım depresyon denen duygu bozukluğuyla. Hiç güzel bir anım yoktu o güne kadar. Benim her anım buruktur, boynu büküktür. Benim ilk mutlu anım o gün. İlk defa birine sığındığım gün.
Ben sevmeyi bilmezdim. En sevdiğim şeyde uyumaktı benim. Ben uykuyu severdim. Filmleri, yemekleri, oyunları. Sevmeyi bildiğim tek şeyler bunlardı.
Ben birini sevmemiştim şimdiye kadar. Sevgili olarak değil sadece. Ben ailemi, arkadaşlarımı bile çok sevmedim hiç. 2018 yılının mayıs ayının bilmem kaçıncı gününün salı gününe kadar. Saat 3 veya 4 yanlış hatırlamıyorsam. Salon 1. O sinema salonu hem en büyük mutluluğum, hemde en büyük burukluğum benim. Aynı yeri hem mutlulukla hemde hüzünle hatırlamak çok garip.
Şimdi dönebilsem o güne daha çok sarılırdım ona. Daha çok bakardım mavinin hangi tonu olduğunu bilmediğim güzel gözlerine. Hatta dokunmaya utandığım altın sarısı sakallarını severdim. Yumuşacık sarı saçlarını severdim. Hayat tekrar döndürse beni o güne hislrrimi saklamazdım hiç, o kadar naz yapmazdım. Bak o kadar diyorum. Yapardım gene de bu kadar çok değil işte.
Ne bileyim çok tuhaf. Böyle gülerek hatırlayıp daha sonra gözlerinin dolması. Bunları yazarken klavyenin bulanıklaşması. O gün hangimiz tahmin ederdik ki bu halde olacağımızı.
Çok sigara içmezdi o zamanlar. Aklına geldikçe içerdi. Hatta derdi ki ben bağımlılıktan değil can sıkıntısından içiyorum diye. Bende kızmıştım. Can sıkıntısından sigara mı içilir diye. İçiyordu işte. Severdim de kokusuna karışan sigara kokusunu...Sinemadan çıktık göle gittik. 1 saat kadar oturduk muhabbet ettik. Fotoğraf çektik. Hatta ilk fotoğrafımızı o gün çektik. sene geçti üstünden ben o günü asla unutmam. Ben 16 yaşımda tanıdım onu. O benim 16 yaşımdı. En saf mutluğumdu. Çocukluğum du. Çocuktum ben. Hala öyleyim ama büyüdüm biraz daha. En azından yaşım büyüdü. Ben sevmeyi onunla öğrendim. Ben onu severek büyüdüm. O benim ilk aşkım. O benim çocukluk aşkım. O benim bu hayatta tek gerçek ve çok sevdiğim. 20 yıl daha geçse ben yine onu seveceğim. Ben gözümü onu sevdiğimde açtım. Onunla açtım. Onunla kapatacağım. Yanımda olmasa bile, aklımda onunla öleceğim.
Neyse, eve bıraktı beni gitti. Ama aklımda kaldı. Akşama kadar onu düşünmüştüm. O ne düşündü bilemem. Ne hissettiğini bilemem. Ama ben çok iyi hissetmiştim. Böyle içim içime sığmıyor ona yazmak onu aramak istiyorum ama gurur yapıyordum.
Ben o gün onu telefonuma şöyle kaydettim.
"Sarışın💛"
Ve hala daha öyle kayıtlıdır telefonumda.
Çünkü ne yaşanmış olursa olsun. O sarışındı. Benim sarışınımdı. Şimdi kim olursa olsun, kiminle olursa olsun o hala benim sarışınım....

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yerle Bir Oldumda Senle Bir Olamadım (Kavuşamamak)
Short StoryO sevdi, ben sevdim. Ben gittim, o kaldı. Herşeye rağmen geldim. Yine sevdi, yine sevdim. Şimdi o gidiyor, ben kalıyorum. O gelirmi bilmem. Ama hep burda kalırım...