9. Bölüm: Hatırlamak

206 29 108
                                    

Telefonun alarmı ile uyanmıştım. Gözlerimi hafifçe araladım ve alarmı kapattım. Daha sonra da yataktan kalktım. Yatağı topladıktan sonra ellerimi ve yüzümü yıkamak için lavaboya girmiş, daha sonra da üstümü giyinip evden çabucak çıkmıştım.

Bugün Minho yetiştirme yurdundan dosyaları alıp, okula getirecekti. Bu yüzden hızlı hızlı yürüyordum. Gerçekten de merak ediyordum, neler olacağına dair. Saçma bir şekilde içimde bir merak duygusu vardı. Nedenini ben de anlamış değildim.

Okulun kapısından içeri girmiştim. Bizimkiler burada değildi. Ben de bizim oturduğumuz arka bahçeye doğru gittim. Burada da yoklardı. Büyük ihtimalle kantindelerdi. Masanın olduğu yere gittim ve oturdum. Cebimden telefonu çıkarmış ve Minho'yu aramıştım. İkinci çalışta açıldı.

"Alo? Minho."

"Efendim Jisung."

"Ne zaman geleceksin? Ben geldim. Seni bekliyorum."

"Ben de şimdi okula geldim. Oraya doğru geliyorum."

"Peki. Görüşürüz," dedikten sonra telefonu kapatmıştı. Ben de beklemeye başlamıştım.

5 dakika sonra gelmişti. Elinde dosyalar vardı. Dosyalarla birlikte masaya oturdu. Daha sonra da yanıma oturdu.

"Sen baktın mı içine?" Diye sordum.

"Aslında bakacaktım ama seninle bakmak istedim."

"Anladım," dedikten sonra devam ettim. "O zaman birbirimizin dosyalarını alıp bakalım."

"Peki," dedikten sonra Minho'nun dosyasını aldım. O da benimkini almıştı. Daha sonra da dosyaları aynı anda açtık. İçindekilere göz gezdirmeye başladım. Sadece kişisel bilgileri yazıyordu. Bu yüzden bu kısmı geçtim. Tam geçerken önüme bir şey düşmüştü. Düşen şeyi aldım ve baktım. Bu Minho'nun fotoğrafıydı. Yüzü bir yerden tanıdık geliyordu. Fotoğrafı biraz daha inceledikten sonra dosyanın içine koymuş ve daha sonra da dosyayı kapatıp masanın üstüne koydum. Bakışlarımı Minho'ya çevirdim. Hala ilk sayfada olan kişisel bilgilere göz atıyordu.

"Senin dosyandan bir fotoğraf çıktı. Bir yerden tanıdık geldi. Ama çıkaramadım," dedikten sonra devam ettim. "Belki benim dosyamda da fotoğraf vardır. Bir bak istersen."

Minho'da dediğimi yapmış ve dosyanın içindeki kağıdı çevirmişti. Onun da önüne fotoğraf düşmüştü. Fotoğrafı aldı ve çevirip incelemeye başladı. Ben ise Minho'nun suratını inceliyordum. Acaba o bir şeyler hatırlıyor muydu? Gözleri şaşırmış gibiydi. Hem de dolmaya başlamıştı. Neden böyle olmuştu ki?

"Minho, iyi misin?"

"B-ben, bilmiyorum," dedi ve bir süre durdu. Tekrardan konuşmasına devam etti. "B-bu nasıl olabilir?"

"Minho, beni korkutmaya başladın. Ne oldu?" Dedikten sonra göz yaşları ile dolu gözleri artık akmaya başlamıştı. Neden ağlıyordu?

Dolu gözleriyle bana doğru dönmüş ve yüzümü incelemeye başlamıştı. Elleri yüzüme gitti. Sakin ve yavaş bir şekilde parmaklarını yüzümün her yerine dokunduruyordu.

"Sen, gerçekten de hayattasın, yaşıyorsun." Bu ne demekti? Ne diyordu?

"Ne diyorsun? Hiç anlamıyorum."

"Jisung," dedi ve bir süre duraksadı, "B-bana senin için öldü dediler."

"N-nasıl? Sen ne diyorsun? Ne demek oluyor bu?"

"Hiçbir şey hatırlamıyor musun?"

"Hayır, hatırlamıyorum."

"Ama bu, nasıl olabilir?"

"Minho, lütfen bana her şeyi açıklayabilir misin?"

"Sana her şeyi açıklayacağım Jisung. Ama burada konuşamayız," dedi ve devam etti. "Okul bittikten sonra seninle kimsenin olmadığı, daha sakin bir yere gidelim."

"Peki," dedikten sonra Minho, bir süre daha yüzümü inceledi. Yüzümün her detayını inceliyordu.

Gözleri hem hüzün hem de özlemle bakıyordu ve ben neden böyle baktığını bilmiyordum fakat bir an önce bilmek istiyordum. Bu yüzden de okulun bir an öce bitmesini istiyor ve konuşmak istiyordum.

My Star || MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin