{GEÇMİŞ} -7

40.7K 2.3K 969
                                    

Bora oturduğu koltukta şaşkınlıkla evin içine bakıyordu.Altay'ın evi aynı ofisi gibi simsiyahtı.

Eşyalardan siyah ve tonları olmayan tek şey cam masa ve beyaz renk zemindi.
Duvardaki tablolar ise Ofisten farklıydı.
Ofisteki tablolarda sadece manzara resimleri varken buradaki tablolarda yüzleri gözükmeyen siyah insan resimleri vardı.Biraz ürkütücü dursada eve farklı bir hava katmıştı.

Bora hala şaşkın gözler ile etrafı incelerken Altay elindeki iki kahve bardağı ile içeri geldiğinde bakışları direkt ona döndü.

"Evin çok garip ama hoş bir havası var."

Altay çocuğun söylediği şeye hafifçe gülümseyip elindeki kahve bardağını Bora'nın önüne bıraktı.Kendisi de elindeki kupayı bırakmadan karşı koltuğa oturup bacağını yan bir şekilde bacağının üstüne attı.

Bora'nın bakışları bir kaç saniye adamın fit vücudunda kalsada saniyeler sonra kendini toparlayıp kahve bardağını eline aldı ve bir yudum içti.

"Normalde evde yemek yapan bir aşçı var fakat bugün kızı rahatsızlandığı için gelemedi.O yüzden başka birini çağırdım,birazdan gelir." dediğinde Bora iki eliyle bardağı sararak mahçup bir şekilde Altay'a baktı.

"Aslında hiç gerek yoktu.."

Altay hiç bir şey söylemedi.Sadece çocuğun yüzüne bakmaya devam etti.
Senelerce baksa doymayacak gibiydi.

Sarışın yine ve yine adamın bakışlarının altında ezilirken kahvesinden bir yudum daha içti, ardından boğazını temizleyerek bakışlarını Altay'a çevirdi.

"Tek mi yaşıyorsun?"

"Evet."

Bora hafifçe kafasını sallayıp tekrar kahvesinden içti.Acaba ailesini sormalı mıydı? Belki adam ailesi ile ilgili konuşmak istemezdi.O yüzden bu kadar merakın yeterli olduğunu düşünüp sustu.

"Ailem Londra'da," diye başladı Altay sözlerine.Sarışının bakışları tekrar adama dönmüştü.Sanki içini okumuş gibi kendi anlatmaya başlamıştı.

"Annem İngiliz Edebiyatı öğretmeni,babam ise beyin cerrahisi." dediğinde Bora'nın gözleri irice açılmıştı.
'Normalde bende oradaydım, babamın Londra'daki şirketlerinden birini yönetiyordum.Sonradan babam amcam ile şirkete ortak olunca onun başına kuzenim geçti."

Bora elindeki kahve bardağını masaya bırakıp oturuşunu biraz daha dikleştirdi.
Resmen adamın her zerresine hayrandı.
Anlatış şekli,sesi ve diksyonu..Bu adam gerçekten her şeyi ile mükemmeldi.

"Türkiye'ye neden geldin peki?" dedi Bora aklındaki düşüncelerle tamamen alakasız bir soru sorarak.

Altay bir elini koltuğun üstüne doğru atıp kahvesinden bir yudum aldı ve gözlerini tekrar kendisine parıldayan gözler ile bakan elalara dikti.

"Babam benim yaşlarımdayken Annem için Londra'dan Türkiye'ye gelmiş.Bankada olan yüklü parası ile annemle burada geçinmek için bir şirket daha kurmuş." dediğinde Bora'nın gözleri fal taşı gibi açılmıştı.

Bir an kendi hayatını düşündü.Yemeye ekmek bile zor buldukları hayatlarını düşündü.Babasının evine getirdiği kadınlar ile son kalan paralarını nasıl yediğini düşündü.İçi acımıştı.

Dünya..çok adaletli bir yer değildi.

"Annemin ailesi babam yabancı olduğu için fazlaca sorun çıkarmış,hiç istememişler.Ama annem ile babam birbirine çok aşıkmış.Asla aşklarından vazgeçmemişler,ikisi beraber Londra'ya kaçmışlar.Gider gitmez bir hafta içinde evlenmişler,zaten iki üç sene sonra da ben doğmuşum."

ASİ KELEBEK (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin