#04

333 45 10
                                    

Tekrardan mesaja bakıp konumun doğru olup olmadığını kontrol ettim. Birkaç dakikadır bunu yapıyordum. Konumun doğru olduğunu biliyordum ama zile basmaya korkuyordum. Sunghoon bana oldukça sinirli olmalıydı. Erkenden gelmemi istemişti ama neredeyse akşam olacaktı. Sunghoon'u sinir edeyim derken sonuçlarını düşünmemiştim, tek istediğim fazla tepki vermemesiydi. Ya da versin burnundan getiririm.

Sonunda cesaretimi toplayıp zile bastım ve beklemeye başladım. Kapı açıldığında karşımda üstsüz, ıslak saçlı boynuna havluyu dolamış bir Sunghoon görmeyi beklemiyordum açıkcası. Beni kısaca süzüp konuşmaya başladı.

"Sonunda gelmeyi akıl edebildin ha?"

Sunghoon'u süzerken ağzımda bir şeyler geveledim.

"Geldiğime şükret aptal."

Dediğim şeye sırıtıp sonradan aynı buzdan ifadesine geri döndü. Fazla takmayıp sonunda gözlerimi gözlerine getirip konuşmama geri döndüm.

"Hem bu halin ne? Şaka yapmıştım ya cidden sikmeyi düşünmüyorsun değil mi? "

Yaklaşık bir beş dakikadır kapıda olduğumuz içeri girmek için hamle yaptım. Geçmem için kenara çekilip, konuşmaya başladı.

"Sana mı kaldım sanki deli etme beni. Zaten sabahtan beri bekliyorum seni, sinirlerime oynama. "

Tam konuşacakken konuşmama izin vermeyerek sözümü kesti.

"Sakın konuşmayı aklından geçirme başım fazlasıyla ağrıyor bir de seninle uğraşamam. İçeri geç üstüme bir şeyler bulacağım. "

Homurdanarak hızlıca içeri girip etrafı incelemeye başladım. Sonunda gözlerim yorulunca kendimi önümdeki büyük koltuğa attım. Birkaç dakika sonra Sunghoon geldiğinde çoktan mayışmıştım.

"Çok alışma başlamalıyız hemen."

Ona doğru döndüğümde saçlarını hâlâ kurutmamış olduğunu gördüm.

"Yalnız ben böyle proje yapamam, ıslak köpek gibisin. İlk önce saçlarını kurulayalım. "

Yerimden kalkıp kurutma makinesini aramak için koridora girdim. Hemen arkamdan gelip kolumdan tutarak beni durdurdu.

"Ne yapıyorsun?"

"Kurutma makinesini arıyorum. "

"Of bir şeye de burnunu sokma. Kurutmasam ne olur sanki aptal mısın?"

Derince bir nefes alıp sessizce konuştum.

"Hasta olursun ve dikkatim dağılıyor. Ondan yani yoksa bana ne."

"Ben kuruturum sen içeri geç."

Dediği şeyi reddettim çünkü bir kere olsun saçlarına dokunmayı cok istiyordum.

"Ben kuruturum sen düzgün yapamazsın şimdi. "

Sunghoon bıkmış olmalıydı ki bana iki sövdükten sonra onaylayıp ilerlemeye başladı. Ben de eski yerime geri döndüm. Birkaç dakika sonra elinde kurutma makinesiyle dönüp beni yanına cağırmıştı.

"Hızlı ol."

En yüksek ayara alıp hızlı bir şekilde kurutmaya başladım. Arada da kurutma bahanesiyle saçlarına dokunuyordum. Gerçekten
saçları cok yumuşaktı. Birkaç dakika sonra tamamen kuruyunca kapattım.

"Bittiyse artık odama geçelim."

Ona imalı bir şekilde bakıp konuşacakken beni susturdu. Ne çok susturuluyorum ya.

"Orası daha rahat olur diye ve o aptalca imalarını kendine sakla."

Susup onu takip ettim. Çoktan çalışmak için yer ayarlamıştı. Odaya girdiği gibi direkt hazırladığı yere doğru geçti. Oturup bana ne bekliyorsun der gibi bakmaya başladı. Biraz daha ayakta durup odayı inceliyordum ki daha fazla beni beklemeyip elimden tuttuğu gibi hızlıca çekip yere düşmemi sağladı.

Hiçbir şey olmamış gibi projeye başladı. Saçlarını yeni kuruttuğumuz icin olduğundan daha da yumuşak duruyordu. Dokunsam en fazla ne olur diyerek elimi yavaşça saçına götürdüm. Dokunmamla beraber irkilip garip bir şekilde bana bakmaya başladı.

"Ne yapıyorsun?"

Saçını hızlı bir şekilde karıştırıp elimi geri çektim.

"Hiçbir şey."

Sonrasında bir şey demeden önümdeki kağıtlara döndüm. Hiçbir şeyi doğru düzgün anlamadığım için Sunghoon bir sürü kez anlatmak zorunda kalmıştı. Bu onu epey sinirlendirmiş ve bıktırmıştı. Bir buçuk saatte zor anlamam yüzünden çok az şey yapmıştık. Umursamayıp oflayarak kafamı masaya gömdüm.

"Aşırı yoruldum duralım. "

"Tek yaptığın şey zamanımı
harcamaktı geri zekalı."

Kafamı masadan kaldırmayıp konuşmaya başladım.

"Ayıp oluyor ya. Susadım içecek bir şeyler getirsene. "

"Kölen miyim senin? Kalk kendin al. "

"Her yeri dağıtırım bak. "

Oflayarak yerinden kalktı ve mutfağa doğru ilerlemeye başladı. Kafamı hiç kaldırmak istemiyordum aşırı uykum gelmişti. Birazcık kestirsem bir şey olmaz diyerek gözlerimi kapattım.

Uyku bastırdığı için kendimi saldım. Sunghoon geldiğinde uyumuş taklidi yaptım. Ses duymayınca elindeki tepsiyi masaya bırakıp yanıma doğru yaklaştı ve sessizce konuştu.

"Uyumuş aptal. Ne yapacağım ben seninle? "

Sessizce yanıma biraz daha yaklaşıp adımı söylemeye başladı.

"Jake uyan. "

Ses gelmeyince biraz daha sesini yükseltti.

"Geç oldu, burada uyumak yerine salonda uyursun artık kalk. "

Sunghoon biraz daha yaklaşıp bir şeyler daha söyleyecekken birden kalktım.

Kalkmamla beraber Sunghoon'un yakınlığı yüzünden kafalarımız birbirine çarptı. Neye uğradığını şaşırmıştı. Yapmacık bir sinirle konuştum.

"Ne kalın kafalıymışsın ya kafam kırıldı. "

"Kes sesini. İçeriye yatacak yer hazırlamaya gidiyorum. Geldiğimde tamamen uyanık ol seninle uğraşamam. "

Sunghoon'un gitmesiyle beraber bir delilik yapıp hızlıca yatağına doğru ilerledim.
İçine girip gözlerimi kapattım. Kokusu şimdiden burnuma gelmişti. Kaçan uykumu tekrar getirmişti resmen. İyice yerleştim.

Sunghoon geri geldiğine beni yatağında görmesiyle bir sabır çekti. Garip bir şekilde bana dokunmayarak geri salona doğru gitti. Ben de bu huzur verici kokuyla uykuya daldım.

**

Bolum yazmak cok eglenceli ama asiri useniyorum

amk entpsi #jakehoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin