Lee Heeseung'a,
Tanrım, bu çok garip; ama hey:) Biliyorum,biliyorum. Bunu senden bir sır olarak sakladığım için bana kızgınsın, ama beni de anlamalısın. Tek kelime etmedim çünkü kendini kaybetmenden korkmuştum.
Benden ne kadar hoşlandığını biliyorum, en az benim kadar.
Ama arkadaşlığımı kurtarmak için inkar edip duruyordun.
Arkadaş kaldığımız sürece umrumda değil.
Heeseung, benim için çok zordu. Kanser olduğumu ve kendimi yavaş yavaş ölürken izlemek zorunda kaldığımı gizlemek çok zordu. Sana söylememeyi seçtim çünkü gitmemi istemeyeceğini ve buna izin vermeyeceğini biliyordum.
Jay hayatıma girdiğinde bir noktada ona her şeyi anlatmayı seçtim. Elimde olan bir şey değildi. Kan kustuğumu gördü ve o etrafımdayken bayıldım.
Ondan saklayamadım, bu yüzden senden saklamasını istedim.
Bana söz ver, Lee Heeseung. Bana hayatına devam edeceğine dair söz ver. Sevecek başka birini bulacağına söz ver. Sonsuza kadar kendini pişmanlık içinde boğmayacağına söz ver.
Artık başkalarına karşı duygularını saklamayacağına dair söz ver. Bana yaptığın gibi duygularını saklama.
Lee Heeseung, ilk aşkım. İlkim ve hayatım.
Başka bir hayatta lütfen tekrar en iyi arkadaşım ol.
Hoşçakal, Heeseung.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Late || Lee Heeseung
Fanfiction"O her zaman seni sevmek için yanındaydı, ama sen onu kaybettiğinde fark ettin." Credit: @Reneanna Bu kitabın hiçbir hakkına sahip olduğumu savunmuyorum, kitap @Reneanna isimli kullanıcıya aittir, ben kendisinin de izniyle çevirisini yapıyorum.