"Bazen ne kadar uzağa gidersen git,yüreğin hep bıraktığın yerdedir."
"Haein'in ağzından,
Bembeyaz kıyafetler içinde buldum kendimi.Etrafta üstüm gibi bembeyazdı.Parlıyordu baktığım yer güneş misali.Ne olduğuna bakmak için yaklaşmaya başladım.İki insan vardı orada.Biri kadın,biri adamdı.Onlar da beyaz giyinmişti.Arkaları dönüktü.Görünmüyordu yüzleri.Yanlarına geldiğimde seslendim.
"Sizde kimsiniz?"
İkiside arkasını döndü.Annem ve babamdı onlar.Gözümden bir yaş aktı.Gülümsedim.
"Oğlum bizi tanımadın mı?"
Sordu annem o meleksi sesiyle.Yaklaştım onlara sarıldım.
"Tanıdım tabii.Nasıl tanımam."
Kokularını içime çektim.O özlediğim kokularını.
"Sizi çok özledim.Neden beni bıraktınız."
"Biz seni bırakmadık oğlum.Tanrı vaktimiz gelince bizi yanına aldı.Yakında seni de alacak."-B*
Geri çekildim.Gidemezdim onların yanına.Onları çok sevsemde,özlesemde gidemezdim.
"Ben gelemem.Yapamam.Jisoo'yu bırakamam ki."
"Bırakacaksın oğlum.İstesende istemeden de.Seninde vaktin geldi."
"Hayır hayır HAYIR.""
Kabus mu yoksa rüya mı bilmediği şeyden uyandı Haein yarasının olduğu yerde hissettiği büyük acıyla.Gece olduğu belliydi.Çadırdaki herkes uykudaydı.Şuan yatağının yanındaki sandalyede uyuyan Jisoo gibi.Yarası acıyordu.Fakat onu uyandırmak istemedi.Zaten bütün gün yoruluyordu.Uyanırsa birdaha uyuyamazdı Jisoo.
Hem Haein acıdan ölürse bu gece görmemeliydi onu.Görürse çıkaramazdı aklından o.Haein kimseyi uyandırmamaya dikkat ederek yavaşça doğruldu yerinden.yanındaki komodinden bir kağıt,mürekkep ve kalem aldı.Eğer sabah çıkamazsa en azından veda etmiş olurdu sevdiğine.Yazmaya başladı.Düşünmüyordu.Aklından ne geçiyorsa yazıyordu kağıda.Biryandanda sessizce ağlıyordu.Gözyaşları damlıyordu kağıda.Mürekkep biraz dağılmıştı ama yazı okunuyordu.Son kelimeyi de yazıp katladı kağıdı.Bir zarfa koydu.En son üstüne şöyle yazdı:
"Bu Dünyadaki ilk ve tek aşkıma,sevdiğim kadına,jisoo'ya"
Ardından tekrar yerine yattı.Mektubuda üstüne koydu karnının.Jisoo'nun mektubu görebileceği tek yer orasıydı.Yattı ama gözünü kapatmadı.Sadece tavanı izledi.Düşündü.O giderse Jisoo'nun ne yapacağını düşündü çaresizce.Vakti gelmişti.Elbet gidecekti.Belki Jisoo ile öteki Dünyada buluşurdu.Sandalyede uyuyan kıza baktı.Ardından fısıldadı.
"Seni seviyorum."
***
"Jisoo'nun ağzından,
Heryer karanlıktı.Hiçbirşey görmüyordum.Biri gelip beni duyupta buradan alır diye karanlığa seslendim.
"Hey!Kimse yok mu."
Sonra sevdiğim adamın sesini duydum.
"Jisoo."
"Haein.Neredesin."
"Buradayım jisoo.Hep yanındayım."
"Seni göremiyorum ama."
"Sen beni göremeden bile ben senin hep yanında olacağım."
"Haein ne diyorsun."
"Seni seviyorum Jisoo."
"Hain bende seni seviyorum ama sen neredesin Haein.""
Gördüğü kabustan uyandı Jisoo.Uyanır uyanmaz Haein'e baktı.Uyumuyordu fakat tavanı seyrediyordu.Seslendi ona.
"Haein."
Ona döndü Haein gözleri yaşlıydı.Jisoo'yu uyanık görünce yaşlarını sildi.
"Jisoo?Neden uyandın?"
"Kabus gördüm.O yüzden uyandım."
"Ne gördün?"
"Heryer karanlıktı.Hiçbirşey görünmüyordu.Sonra senin sesini duydum.Bana gitsemde hep senin yanındayım diyordun."
Anlattı gördüklerini Jisoo.Anlatırken farketmeden ağlamıştı.Haein onun rüyasını dinleyince gördüklerinin bağlantılı olduğunu düşündü.Tanrı onlara ayrılacaklarını anlatan bir işaret göndermişti.Haeinde ağlamaya başladı.Jisoo ile vedalaşmaya karar verdi.Yarasının o katlanılmaz acısına aldırmamaya çalışarak Jisoo sormadan anlatmaya başladı.
"Benim rüyamda ise heryer bembeyazdı.Ölen anne ve babamı gördüm.Bana yakında onların yanına geleceğimi söylediler."
İkiside bir süre birbirlerinin yüzüne baktı sessizce ağlayarak.İkiside bu rüyaların ne anlama geldiğini anlamıştı.Vedalaşma vakti gelmişti.Sandalyeden kalktı Jisoo.Zayıf olduğu için yataktaki Haein'in yanına sığmıştı.
Haein onu kolları arasına aldı.
"Gideceğim Jisoo.Yaram fazlasıyla acıyor.Sanırım iltihap tüm vücuda yayıldı."
"Farkındayım fakat lütfen şuan bunu konuşmayalım."
"Peki.Sen nasıl istersen."
"Seni seviyorum Haein.Hem de seni ilk gördüğüm andan beri."
Haeinde konuşacaktıki kalbinde büyük bir acı hissetti.Nefesi daraldı.Ölecekti.Fakat ölmeden önce son sözlerini söylemeliydi sevdiği kadına.
"Ji-jisoo.Lüt-lütfen benim i-için yaşa."
Jisoo anlamıştı olacak şeyi.Kafasını Haein'in omzundan kaldıracaktı ki onu durdurdu Haein.Ağlıyordu ikiside.Fakat hıçkıra hıçkıra ağlamanın aksine daha fazla acı veren bir ağlamaydı bu.
"Olmaz.Ben ben sensiz yapamam.Gidemez-"
Sözünü böldü Haein.
"Şhhh"
Yazdığı mektubu eline alıp Jisoo'ya uzattı.Ardından konuştu.
"Seni...yanında olsamda olmasam da....hep seveceğim....Kim Jisoo.Hoşça-kal."
Ardından hayata gözlerini yumdu Haein sevdiği kadın kollarının arasındayken.Onun için huzurlu bir ölümdü.Sevdiği kadın yanındaydı hemde ona onu sevdiğini söyleyebilmişti...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Letter,haesoo✓
Ficción históricaSevdiği kadın için hiçbir şey söylemeden cepheye giden adam,kaderin onları tekrardan karşı karşıya getireceğinden bihaberdi.