ŞİFRELER VERİLDİ

158 8 2
                                    

Havalandırmadan kaçmayı düşünüyorum.Lakin kaçınca nereye çıkarım,nereye düşerim,hangi düşlerime küserim bilmiyorum.Havalandırmaya sığabileceğim konusunda da şüphelerim var.Burası ilk başlarda bana güzel geliyordu.Ben yalnız kalmaya alışkın bir insandım eskiden de. Her şeyi hatırlıyorum.Ama ne oldu da nasıl oldu da bir gün bir tuvalette mahkum hayatı sürmeye başladım bilmiyorum.Bunun nasıl olabildiğini çok düşündüm bunun derken nasıl tüm çocukluğumu,gençliğimi hatırlıyorum da bir buraya geliş anım silinir hafızamdan.Bir kız arkadaşım vardı Efsun.Onun sesi sık sık bana geliyor.Sarılıyor.Burada bulunduğum bir gün" seni seviyorum Yok" dediği bir ses kaydı buldum.Cebimde de bir resim bulmuştum önceden o da ailemin fotoğrafıydı sakallı,gözlüklü boynunda hiç çıkarmadığı kırmızı fularıyla bilmiş bilmiş bakan babam.Sanki dünyada yaşadığı en mutlu günmüş gibi gülümseyen,sarı saçları hafif savrulmuş güzel annem ve biricik oğulları ben Yok.Onları hiç özlemiyorum.Bu tuvalet çok güzel.Süre tutamıyorum ama tahminim bir beş yılım burada geçmiştir.En garibi de ne biliyor musunuz,hiç yemek yemiyorum.Yaşıyorum,sakın sormayın bunu.Nasıl olduğunu bilemiyorum.Ben bir bilim adamıydım evet kendi halinde bir bilim adamı.Yalnız yaşamayı sevdiğimi söylemiştim işte bunun nedeni bu.Ben saçma okulu bırakıp kendim araştırmak istedim.Tüm ailemi,sevdiceğimi bırakıp sırtımda çadırımla yeşil bir dağa merhaba dedim.En nadir bulunan çiçekleri keşfedip,onları kavanozlarda tutukladım.Şehre inip,biraz ekmek ve kitap çaldım.Dağlarda hayatımı bilime adadım hemde yıllarımı,anılarımı terk ederek bir kenarda.Bir çok dost edindim orada,yaban domuzlarını öldürmedim,sakın ha düşünmeyin ben ne bir hayvanı yedim ne de onu katlettim.Bu lanet olasıca tuvalette ne bir araştırma yapabiliyorum ne de bir kitap okuyabiliyorum.Tek yaptığım yazmak,yazmak ve yazmak.Kağıdın kalemin nereden geldiğini sorarsanız.Her gün taze kağıt alıyorum.Kalem ve bıçak da zaten buradaydı.Sifonun üstünde.Bıçağı da kalemimin ucunu açmak için kullanıyorum ama belli mi olur ileride kendimi açmak,şu kısıtlılığı aşmak için kendi bedenimde kullanırım.Hem her gün taze kağıt almam da çok garip.Nereden geliyor merak ediyorum doğrusu.Burada ne kapı ne de pencere var minik bir havalandırma deliği var sadece.Ah benim mütevazi dünyam!O havalandırma deliğinden sürekli olarak bir beyaz kağıt geliyor.Tabi üst üste değil.Biri geliyor bir süre sonra diğeri.Şimdi yeniden hayata dönmek,hayatı yeniden görmek istiyorum.İşte bu yüzden havalandırma deliğinden atlayacağım.Ama atlamadan önce orada sıkışıp kalmayacağıma,bir yerlere çıkacağıma bir şekilde emin olmalıyım.Elimde ip yok bir şey yok ne yapacağım bilmiyorum.Burada klozetim ve benden başka hiç kimse yok.Ayna da yok, acaba ben neye benziyorum.Kağıda bir not yazıp havalandırma boşluğuna bırakacağım belli mi olur belki orada biri var olur.Daha hiç kullanmadığım kağıda"merhaba ben Yok" yazdım.Bir kez katlayıp klozetin üzerine çıkıp havalandırma boşluğuna elimi uzattım.Heyecanlanmıştım.Gözlerimi kapadım.Bir den üç e kadar saymaya başladım.Üçte kağıdı bırakacaktım.Bir-İki-ÜÇ!Aman tanrım o da ne!Elimin üzerinde başka bir el.Bu yabancının elinde ne anlama geldiğini bilmediğim bir çok karmaşık desenler var.Elimi çok sıkı tutuyor,üstelik elimi çekmeme de izin vermiyor.

Gözlerimi açtım. Klozetimin üzerinde uyuyordum.Sanırım burada gördüğüm ilk rüya bu. Ehh burada yaşamakta çok pis olmayı gerektiriyor su yok sabun yok diye yüzümü buruşturup elime baktığımda büyük bir şok yaşadım. Tam sağ elimde neler yazıldığını,neler çizildiğini anlayamadığım garip desenler var. Bunlar mürekkeple olmuş. Benim elime de geçmiş. O tanımadığım elden. İnanamıyorum,bir rüya değilmiş.

DAĞINIK DÜZENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin