¹

343 32 70
                                    

Yorum atıp oynarsanız çok seviniriim

Yorum atıp oynarsanız çok seviniriim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

°

Kasım ayının soğuk rüzgarları bedenimin fazlasıyla üşümesine sebep olurken bunu önemsemiyordum. Derin derin burnumu çekerken elimin tersiyle akan göz yaşlarımı silmiştim.

Tırnak kenarlarındaki derileri soyarken vücudum titriyordu. Artık kendimi o kadar kötü hissediyordum ki her şeyi bırakıp gidesim geliyordu.

Yere fırlattığım çantamı kendime çekip içinden not defterimi çıkardım. Defterimi yerde oturduğum için dizime yerleştirdikten sonra bir kalem çıkarmış ve karalamaya başlamıştım. Çizim yapmak beni her zaman sakinleştirirdi.

Belirsiz çizgiler bir şekil oluştururken bedenim gittikçe soğuyordu. Montumu sabah evden erken çıktığım için unutmuştum. Okulda bana sorun çıkarmamıştı fakat şimdi yeterince üşüyordum.

Burnumu çekerken kafamı geriye attım. Görünmeyen güneş etrafa ışık saçarken sadece bulutlar kendini belli ediyordu.

Geri eğilip çizime devam ederken bakış alanıma bir el uzanmıştı.

Kafamı kaldırırken bana gülümseyerek bakan bir genç gördüm.

"Selam!"

"Selam..?" Aslında bu bana garip gelmişti. Genelde çoğu kişi benle konuşmazdı.

"Anlat!"

"Neyi?"

"Bu parıldayan gözlerinden neden yaşlar aktığını."

"Her zaman ki sebepler işt-"

"İçine atma. Seni dinlemek için buraya geldim."

"Seni sıkmak istemem."

"Sıkılmayacağım. Farklı insanlarla konuşmak hoşuma gider!"

"Hiç tanımadığın birisinin dertlerini dinlemek hoşuna mı gidecek?"

"Sen anlatacaksın ben tanıyacağım!"

"Bu kadar renkli bir hayatın varken onu siyah beyaz yapmak istemem."

"Sadece bir kaç sözcükle hayatımı karartacağını sanıyorsan yanılıyorsun. Ben cidden dayanıklı birisiyim."

Dediğine gülümserken o benim yanıma geçmişti.

"Yere niye oturuyorsun?"

"Bilmem."

"Hmm tamam, anlat bakalım!"

"Yıllardır ailemden baskı görüyorum. Beni derslerle yıllarca boğdular. Bir notum bile düşük gelse beni okuldan alacaklarını söyleyip durdular. Tek bu değil ayrıca. Benim hiç kimsem yok. Sohbet edeceğim, mutlu olacağım bir insan bile yok. Herkes benden sıkılır kaçar, aynı birazdan senin yapacağın gibi..."

"Fazla ön yargılısın. Seni bırakacağımı kim söyledi?"

"Buna ön yargı diyemeyiz bence. Her senin gibi diyen terk edip gitti."

"Ben herkes değilim. Ne ben o insanlar kadar aptal olabilirim ne de onlar benim kadar anlayışlı olur."

Söylediklerine bir şey demeyip omuz silktiğimde yerinde kıpırdandı.

"Aile baskısı açıkçası nedir bilmiyorum. Hiç yaşamadım çünkü. Ancak sana diyebileceğim bir şey varsa o da şudur. Sen hayatını onlar için değil kendin için yaşıyorsun. Bir daha bu zamanlarını yaşayamayacaksın. Bu yüzden kendini lütfen üzme. Tehdit etmek kolaydır, asıl dediklerini yapmaları lazım bizi inandırmaları için."

"Sen benim ailemin ne kadar katı olduğunu bilmiyorsun."

"Bilmeme ne gerek var ki. Oğullarının çalışmasını, bir iş sahibi olmasını çoğu ebeveyn ister. Ve bunu kendileri sonlandırmak için çabalamazlar bence!"

"Öyle mi diyorsun?"

"Evet öyle diyorum."

"Teşekkür ederim..."

"Niye?"

"Beni dinlediğin için"

"Sen böyle her şeye teşekkür edersen yandık yalnız!"

Dediğine küçük bir tebessüm ederken dizlerinin üstüne gelmişti.

"Evet, her zaman böyle gülümseyeceksin işte. Moralini bozmayacaksın. Daha belki hayatının çeyreğini yaşarken minik sorunlar için göz damlalarını akıtmaya gerek yok. Daha onlar çok işine yarayacak sonuçta."

"Evet haklısın..."

"Ben gidiyorum ve sende buradan kalkıyorsun. Hatta-"

Üstünde olan montu çıkartırken içindeki mavi kapşonlu hırka belli olmuştu.

"Bu montu al ki üşüme!"

"Hiç gerek yo-"

"Var, buz gibi olmuşsun. Hasta olursan ne yapacaksın?"

"Bir şey olmaz bana"

"Olmayabilir, fakat biz işimizi garantiye alalım değil mi?"

"Cidden gerek yok!"

"Ben gerek var dediysem vardır. Hadi kalk, bırak şu defteri. Artık dertlerini bir kağıt parçasına kalem ile iletmeyeceksin sonuçta. Çünkü yanında ben olacağım!"

Daha ismini bile bilmediğim kişi beni nasıl bu kadar iyi hissettirdiği hakkında en ufak bir fikrim yoktu. O ayağa kalktığında bana da yardım etmişti. Siyah montu sırtıma attıktan sonra gülümsedi.

"Ah sana bir şey daha vereceğim!"

Bu sefer cebinden bir kağıt parçası çıkartıp bana uzatmıştı.

"Yaz bana her durumda. Mutluysan, üzgünsen, kızgınsan bir mesaj at yeter. Anında buluşabiliriz bile! Ancak kesinlikle yaz bana. Senin ne kadar bana ihtiyacın varsa benim de o kadar sana ihtiyacım var. Çünkü ben seni yağmurdan koruyan bir şemsiye isem, sen de beni düşmemek için tutan kişisin! Yanii öyle düşünüyorum. Belki gerçekten o kadar yakın olabiliriz!"

Dediğine gülümserken kafa salladım. Çok iyi birine benziyordu ve konuşmaktan zarar gelmezdi.

"Görüşürüz o zaman!" Neşeyle son sözünü söyleyip arkasına döndüğünde

"Adını öğrenebilir miyim acaba?" diye mırıldanmıştım.

"Jisung, senin?"

"Hyunjin!"

"Adında en az senin kadar güzel!" Dediğine kıkırdarken o çoktan gitmeye başlamıştı. Arkasından izlerken verdiği monta sıkıca sarıldım. Neden bilmiyordum ama ona güveniyordum. Bana herkesten farklı gelmişti doğrusu.

°°°

Evet yeni bir fic. Ama baya bir mini kitap yanii

Bölümler kısa olabilir kafa dağıtmak için yazıyorum

Umarım beğenirsiniz, Hyunsung benim ilk shiplerimden ve onlara ayit bir kitap olmasaydı kendimi kötü hissederdim

Diğer skz üyeleri olmayabilir önceden söylemek isterim, iyi okumalar dilerim!!

27/08/22

I Want To Breathe / HyunsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin