1- Demir

276 18 14
                                    

"Beni hiç sevmeyecek misin baba?"

"Sen kimsenin sevmediği iğrenç bir ucubesin Hira. Ömrün boyunca kimse seni sevmeyecek. Ne ben ne de bir başkası..."

İşte babam bu kadardı. İşine düşkün ve umursamaz. Kendimi bildim bileli sevmezdi beni. Bir kere olsa bile sevmeye de kalkışmadı. Ben küçücük bir kızken herkesin önünde dövdüğü an aklıma geldikçe hala ağlarım. Ama bu bana vuracağı son darbe olacaktı hem fiziksel hem ruhsal olarak. Bana ucube deyişin aklımdan çıkmayacak baba.

"Hayır!" Göğsümden, hıçkırıklara boğulan bir haykırış fırladı. Fırlayıp dimdik oturduğumda yorganımla savaşıyordum.

Korkunç bir an için, o adamın yüzü ve bedeni odam ile birleşti ve nerede olduğumdan emin olamadım. Çünkü o beni görmeye hiç gelmezdi. Yavaş yavaş gerçeklik kendini tekrar gösterdi ve rüyanın sesleriyle görüntüleri kaybolmaya başladı.

Titrek bir nefesle başucu lambamı yaktım. Işık titreyerek yandı ve odamı aydınlattı. Simsiyah yatak örtüsü ve ondan farksız bir dolabım, perdelerim, posterler, resimler ve kendime özel yaptırttığım devasa kitaplığım.

Kitaplar benim en değer verdiğim şeylerdi. Onların içinde kaybolur ve hatta kendi kafamdan ürettiğim karakterlerine bile aşık olurdum. Dış dünyayla hiç alakam yoktu.

Şu ışıltı denen şey çıktığından beri böyleydim. Işıltı bana göre bir savunma taktiği, doktorlara göre ise kalıtsal bir hastalık. Bu savunma taktiği ailemizde sadece büyük dedemde görülmüş ve bana geçmiş. Babam bunu bir hastalık olarak görüyor. Ve bunun için, itibarına leke sürülmemesi için beni reddetti.

Bunun intikamını senden alacağım Levent Soylu! Bu halde nasıl uyuyabileceğimi bilmediğim halde başucu lambamı kapattım ve dizlerimi karnıma çekerek sessizce ağlamaya başladım. Gözlerimden süzülen bir damla yaş yastıkta kaybolurken kendime söz verdim.

"Bunun bir savunma olduğunu kanıtlayacağım." Ve kendimi uykunun sıcak kollarına bıraktım.

&

Soylu Konağı... Çok alımlı byeryer olmasına rağmen çok kirli ve paslıydı büyük dedemden kardeşimle bana kalan bir mirastı. O öldüğünden beri temizlenmiyormuş zaten. Biz de dedemin vasiyeti üzerine burada kalacaktık. Her ne kadar gereksiz bir şey olda da büyüklerinin dediklerine uyuyorlardı söz dinleyen(!) oğulları.

Birazdan buranın alt katını kiralayacağımız genç gelecekti. Meriç Saygın. Kim böyle eski bir yeri kiralamak ister ki. Benim ile yaşıt zenginin tekiydi. Belli ki parasını harcayacak yer bulamamış ve burayı kiralamaya karar vermişti. İsterse satın alabilecek parası olduğuna emindim ama kardeşimle üst katta kalacağımız için, evin tamamını satın almadığını umuyorum.

Biz de zengindik ama oldum olası zenginlerden nefret ederdim. O yüzden zengin gibi görünmemeye dikkat ederdim. Gösteriş budalaları!

Elimdeki romana boş boş bakarken konağın büyük demir kapısı gıcırdayarak açıldı ve içeriye lüks kırmızı bir spor araba girdi. Tam önümde durdu ve içinden o genç çıktı. Geceden bile siyah saçları ve o koyu kahverengi gözleriye Meriç Saygın.

Güzelliğiyle bakışlarımı esir alan gence baktım. Meriç Saygın ismini uzun zaman unutamayacaktım. İlk defa kendimi böyle hissetmiştim. Hem çaresiz hem de Dünya'nın en mutlu insanı.

Bana doğru gelirken dilim bir daha açılmayacakmış gibi tutulmuştu.

"Merhaba. Sen Hira olmalısın. Ben Meriç Saygın. Yeni komşunuz." Bir ara asla konuşmayacak gibi oldum ama elini uzatınca dilim çözüldü ve elim korkakça onun eline gitti.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 10, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

IŞILTIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin