30

323 28 56
                                    

~yazarın ağzından~

şuan zorla gondol'a bindirildi Felix,birde en uç köşesine.
Umarım ölmem diye dua ediyordu. Yanına da bilerek minho'yu oturttular.

Umarım ölmem diye dua edeceğine,umarım korkudan minho'ya yapışmam diye dua ettmeye başladı. Bu ölmekten daha korkunçtu onun için.
Diğerkilerin bu yaptığına jisung biraz kırılsa da eğlence amaçlı izin verdi işte.

Felix'in bu anını ölümsüzleştirmek isteyen 5 kişi vardı hepsi aynı anda felix ile minho'yu çekiyorlardı.
Sangyu hariç. O daha çok etrafı izliyordu felix'e bile bakmıyordu.

Diğerkiler bu garip hallerini fark etmemişti bile.

Gondol çalışmaya başlamıştı. Felix derin derin nefes alıyordu. Minho'da
tepki vermiyordu. Gondol yeni çalışmasına rağmen. Felix çok korkuyordu ve arkadaşları onu gülerek çekiyordu.

Gondol hızlanmaya başladığı an Felix çığlık atmaya başladı. Debeleniyordu çıkmak için, Minhoda gülerek ellerini açmış daha da hızlandırması için görevli abiye bağırıyordu Felix ise hem Minho'ya kızıyor hemde korkudan çığlık atıyordu.

Gondol daha da hızlandı en tepeye çıkıyorlar. En son gondol en yukarı çıkıp yavaşlamak için hızlıca aşağıya indi.

Yavaşladıkça felix'in çığlıkları da azaldı ve nefes nefese. İndi aşağıya. Bu komik görüntüyü herkes telefona çekmişti,artık ellerinde bir doz vardı Felix'e istediklerini yaptırabilirlerdi.

Felix gondol'dan indiğinde saçı başı dağınık ve kendinden geçmişti. Gözlerinden yaş geliyordu arkadaşları onunla dalga geçiyordu. Felix onları pek takıyor gibi değildi. Korkudan ayakları titriyordu. Ne kadar utansada Minho'da ona yürümesi için yardım ediyordu. Felix bir yere oturdu ve suyunu içti. Grupta bir eksik vardı sangyu. Jeongin etrafa baktı. Felix ile dalga geçmekten onu unutmuştular.

Telefonuyla Sangyu'nun telefonunu aradı. Bir iki kez çaldı ve telefon açıldı.

"alo..."
"hee tamam bizde seni göremeyince merak ettik"
"tamam gelicez şimdi"
"kapatıyoruum. Görüşürüz"
...

Telefonu kapattı ve bize döndü.

"yakınlarda bir bar varmış,canı sıkıldığı için beş dakikalığına oraya gitmiş bizide çağırıyor hem hediyelerimi orda verirsiniz"
"unutmuyor da, neyse hadi oraya gidelim"

~felix'in ağzından~

bugün ne kadar korkunç aletlerle geçse de eğlenceliydi. Şuan Sangyu'nun dediği bara gidiyorduk. Artık yavaş yavaş akşam oluyordu. Bir insan her zaman 18 yaşına girmez dimi o yüzden zabağa kadar eğlenmeyi düşünüyoruz.

Sangyu'nun dediği bara vardığımızda içerisi içki kokmaya başlamıştı. Bu jeongin'in ilk içkisi olucak. Beğenicek mi bilmiyorum ama bende daha geçen sene denemiştim. Fazla da içmemiştim belki üç yudum felan.

Sangyu'nun yanına geçtik, Bizim için büyük bir yer seçmiş olmalıydı. Burası böyle sarhoş dolu veya efkârlı müziklerin çaldığı bir yer değildi. Gayet modern ve zengin insanların yeri gibi duruyordu.

Sangyu oturduğu yerdeki camı izliyor hemde elindeki içki şişesini kafasına dikiyordu. Jeongin'e döndüm

"ilk içişin olucağı için bira tavsiye ederim yok ben karar vericem dersen sen bilirsin"

You're My Heart |Hyunlix|°Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin