4

54 9 5
                                    

"GÜÜÜÜNAAYYYDIINNN"

"günaydın Sunoo ne bu enerji"

"napiyim hyung ağlıyım mı?"

"ya onu demek istemediğimi biliyorsun Sunooyaa~, beni içeri almayacak mısın? ağaç oldum burda"

Sunoo kıkırdamış ve kapının önünden çekilmiş Jay'i içeri davet etmişti ikili direkt yemek masasına ilerlemişti. Jay'in masada sadece 3 sunum ve 3 sandalye olması dikkatini çeksede hiç bir şey söylememişti

"SUNOO DOSYAYI BULAMIYORUM YARDIMA GELİRMİSİN OĞLUM"

"GELİYORUM iki dakika bekler misin hyung?"

"sen babana bak bende meyve sularını koyayım"

Jay konuşmaları duyabilsede duymuyormus gibi davrandı ve ilgisini her eşyanın yerini ezbere bildiği eve verdi. Bir kaç dakika sonra kapıdan ilk Sunoo sonrada babası girmişti.

"Jay hoş geldin oğlum benim acil bir işim çıktı çıkmam gerekiyor akşam burda ol kahvaltıyı birlikte yapamasakta akşam birlikte yeriz, Sunoo kendine dikkat et ben gelene kadar kuzeninle ilgilenmeyi unutma"

Jay ve Sunoo cevap vermeye fırsat bulamadan evden çıkmıştı bay Kim. kendisi bir doktordu bu yüzden tatil günlerinde bile çalışmak zorunda kalıyordu bazı zamanlarda

Jay kafasını Sunoo'ya çevirdiğinde üzgünlüğünün yüzünden okunduğunu fark etti. Sunoo için üzülmüştü babasının sürekli olarak acil işleri çıkıyordu ve gidiyordu annesi gittiğinde ya aylarca dönmez yada birkaç yıl dönmez di Sunoo'da dahil kimse onun ne iş yaptığını bilmiyordu. ikili sessizce kahvaltılarını etmişti Sunoo ne kadar gülümsese de Jay onun önünde üzgün durmak istemediği için gülümsediğini biliyordu uzanıp masanın üzerindeki elini tuttu

"iyi misin sunshine?"

"iyiyim hyung sadece biraz kafam karışık"

Jay ilk kendisi kalkmış sonra Sunoo'yu kaldırmış ve koltuğa atmıştı ikisini kendisi sırt üstü uzanırken Sunoo onun üstünde kafası göğüsüne gelicek şekilde duruyorlardı. Jay Sunoo'nun üzgünlüğünü ve gerginliğini fermonlarından anlayabiliyordu rahatlaması için kendi fermonlarını yaymıştı Sunoo'nun bunu ne kadar çok sevdiğini biliyordu

"kafanı karıştıran şey ne Sunoo söyle ve hyungun onu senin için çözsün"

"bilmiyorum hyung ama uykum var biraz uyusam sorun olur mu?"

"hayır meleğim istediğin kadar uyu"

~~~~

"Hyung kalk hastaneye gidelim nolur dün akşamdan beri kusup duruyorsun ateşinde var hadi lütfen"

"Niki büyük ihtimalle kızgınlığım yaklaşıyor sen uzak dur iyiyim ben diğerlerine söylersin hasta olduğumu"

"Hyung sensiz hiç bir yere gitmem bunu biliyorsun ve kızgınlığının ne zaman olduğunuda çok iyi biliyorum kalk lütfen "

"Niki iyiyim dedim git artık"

Heeseung Nikiye arkasını dönüp uzanmaya devam etmişti kardeşini daha fazla yanında tutup hasta etmek istemiyordu ve neden bu gün bu kadar ısrarcı olduğunu da asla anlamıyordu sadece yanlız kalmak istiyordu

"sadece senin için endişeleniyorum hyung beni bırakmanı istemiyorum özür dilerim "

Niki odadan çıkmıştı Heeseung ise yatakta doğrulur pozisyona gelmişti kardeşi neden bu şekilde düşündüğünü anlamaya çalıştı sesinin nasıl titrediğini duymuştu. kötü bir abimiyim diye düşündü
' o benim için çabalıyor ama ben onun için hiç bir şey yapmıyorum o bana her şeyini bütün emeğini veriyor ama ben sadece duruyorum neden bu kadar bencilim? neden bu kadar kötü biriyim?'

Heeseung düşen göz yaşlarını hissetmiyordu ama ağzından hıçkırık kaçtığı zaman fark etti ağladığını direkt ağzını kapattı kimsenin onu ağlarken duymasını ya da görmesini istemiyordu ailesine ve kardeşine yeterince yük olduğunu düşünüyordu kafasındaki o ses durmayıp ona ne kadar kötü bir abi olduğunu fısıldamaya devam ediyordu Heeseung en sonunda dayanamayıp kafasına vurmaya başladı

'sus lütfen sus'

fısıldaması bile o kadar güçsüz çıkmıştı ki kendisine biraz daha acıdı kafasındaki uğultu yüzünden kardeşinin odaya geldiğini bile fark etmemişti.

Niki gördüğü görüntü karşısında öylece durmuş şaşkınlıkla abisini izliyordu her zaman pozitif neşeli abisi nasıl bu bir gecede bu hale gelmişti kendisini suçluyordu o gece abisini yanlız bırakmamalıydı en sonunda dayanamayıp abisinin ellerini tutup ona sarıldı. ikili bir süre sarılmış bir şekilde durmuştu ne Niki bir şey demişti ne de Heeseung sarılmalarını bozan şey çalan kapıydı

"ben bakarım hyung sen dinlen"

Niki kapıyı açtığında karşısında görmeyi beklediği kişiler annesi ve babasıydı kesinlikle Sunghoon ve Jake değildi

"bak Layla bu Niki amcan seungie amcanıda bulalım hemen"

"Ha?"

"sabahtan beri her kese Layla'yı tanıtıyo benide sürüklüyo delircem agg"

ikili içeri geçerken Niki hala anlamaz bir şekilde kapıda dikiliyordu

"Niki gelcen mi artık lan"

"geldim geldim"

"eee Heeseung nerde?"

"o biraz hasta bu gün Jake hyung ya diyorum hastaneye gidelim çıkmıyo yataktan asla"

"ben bir bakayım"

"umarım çıkartabilirsin hyung pek ümitli değilim ama olsun"

Sunghoon Heeseung'un odasının kapısını tıklatmış ama bir cevap alamamıştı bir kez daha tıklatmıştı ama yine cevap yoktu bu sefer hoon direkt olarak içeri girmiş ve sırtı kapıya dönük bir şekilde uzanıyordu hoon ilk uyuduğunu düşünsede aklına Heeseung'un hasta olduğu zamanlarda asla uyuyamadığı geldiği gibi diğer bütün düşünceleri aklından silmişti.

"Heeseung güzelim iyi misin?"

~~~~~
uzun zamandır yazmadığım için ve yazınca da ortaya böyle bir şey çıktığı için özür dilerim.
kafam bu sıralar aşırı dolu nasıl bosaltacağımı bilmiyorum o yüzden bölümler kötü oluyor
kendinize iyi bakın hasta olmamaya dikkat edin <3

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 25, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Lake - HeeHoon Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin