three. <bahsettiğim seks değil?!>

202 12 22
                                    

"Ben geldim!"

Kapının önünde elinde çiçek demetiyle bekleyen Şehmus Hazer'le göz gözeydim şu an.

"İçeri almayacak mısın?"

Birkaç saniye boş boş baktıktan sonra geri çekildim ve o da içeri girdi.

Yaklaşık iki dakika olmuştu ve geldiğinden beri tek kelime etmemiştik ama o etrafa ve bana bakıp gülümsüyordu.

"Neden gülüyorsun?"

"Yasak mı? Mutluyum işte."

Biraz daha sessizlik olmuştu. O elindeki çiçeklere bakıyordu, ben de saçlarına göz gezdiriyordum.

"Bu çiçeği sana almıştım ama..."

Hiç beklemediğim bir şekilde ayağa kalkıp yanıma adımladığında ben de ayağa kalkmıştım.

Çiçeği bana uzattığında gülümseyerek almıştım, ellerimiz dokunmuştu.

"Kabul edersin umarım."

Gözlerime baktığında hala ayaktaydık.

"Teşekkür ederim."

Ağzında bir şeyler geveleyip hemen yanıma oturmuştu. Dizini kendine çekip bana döndürmüştü bedenini.

"Isparta'dan getirdim gülleri."

Söylediğine bir kez daha teşekkür etmiştim. Ellerini kenetleyip tekrar konuştu.

"Öyle kuru kuru teşekkür olmuyor işte."

Ne? Kucağına mı atlasaydım?

"E yuh ama!"

Sonradan o kadar samimi olmadığımızı düşündüm. Ki o daha önceden bana yürümüş olsa da.

"Pardon, ne istiyorsun?"

İç çekip yüzünü yüzüme yaklaştırdı önce, ben her ne kadar onun gözlerine baksam da onun gözleri dudaklarımdaydı.

"Yani, belki bir miktar..."

Yüzüne tokat attım?

"Manyak mısın be! Eskort muyum ben?!"

"Ne, ne, ne, ne?!"

Yanağını tutarak aniden ayağa kalkmıştı. Ben de ayaklanmıştım. Bu döngü yormuştu artık.

"Bahsettiğim seks değildi?"

Acısından ve şaşkınlığından ötürü hafif bağırarak konuşmuştu. Söyledikleriyle beraber rahatlamıştım.

"Ayrıca seninle bırak seksi, öpüşmem bile ben!"

Duyduklarımla histerik bir şekilde güldüm. Seninle öpüşmek isteyen kim ulan?

"Ne diye dudaklarıma bakıyordun o zaman?"

Sorduğum soruyla az önceyi hatırlamıştı. Ellerini saçından geçirip kıvırcıklarını çekiştirdi.

"Ruju dudağından başka her yerine sürmüşsün de, ona bakıyordum."

Gözlerimi büyütüp ona bir daha baktım. Bu kimdi de bana rujumla alakalı konuşuyordu.

"Allah allah! Ruj nasıl sürülürmüş, bi söylesene sen."

"Bir ara gel de öğreteyim canım. Hayrına."

Gözlerimi kapatıp onun neden burada olduğunu sorguladım. Sahiden, neden buradaydı?

"Çık, çabuk evimden çık."

Ellerimle onu kapıya itmeye çalışmıştım. Yerinden kıpırdamamıştı.

"Lütfen."

"Bir davet var, gelmeniz lazım."

"Nasıl?"

Ellerimi üstünden çekip dinlemeye başladım.

"Yani, sen gelmesen daha güzel olur ama sen gelmezsen de Yağmur gelmez. O zaman da olmaz."

Anlamaz bakışlarımı ona gönderdiğimde çok uzun bi şeymiş gibi anlatmaya başlamıştı.

::

biberovict: engelimi açmışsın?

-yagmur: evet bi stye bakmak için

-yagmur: bi de bir arkadaşım rica etti

biberovict: sağ ol

biberovict: *konum*

biberovict: akşam on gibi bir etkinlik var

biberovict: gelmek istersen

biberovict: yani anadolu efes de orada olacak
görüldü

heheheha
Gülüyom ama fena üşütmüşüm he
Olcem birazdan

Yamur<13131313

HADI UA

çöpçatan.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin