BİLİNMEZLİĞE GEÇİŞ

34 6 10
                                    


▪️Her yerim tahtadan yapılma küçücük yatağa iki büklüm yatmaktan ağrıyordu. Sanki üzerime bir fil oturmuş gibi hissediyorum. Gözlerimi yıkık dökük kulübenin etrafında  gezdirmeye başladım.

▪️Peki benim bu kulübede ne işim vardı?
Kendime tam bu soruyu sorduğum anda hafızam birden yerine geldi.
Kan ter içinde kaldığımı fark ettim.
Sanki vücudum beni olanlar ve olacaklar hakkında uyarmaya çalışıyordu.Yavaşça olduğum yerde doğruldum. Kemiklerimin çıtırtısı yatağın gıcırtısına karışmıştı.

En iyisi size şu ana kadar başımdan ne geçtiyse en başından anlatmak.

Emily:Dorothy kızım uyan hadi yarım saate çıkmamız lazım.

Yavaşça doğrulup uykulu gözlerle yatağımın başucunda duran dijital saate baktım.

Dorothy:Anne saat daha 6.30 nereye gidiyoruz ki bu saatte, diye sormuştum uykulu bir ses tonuyla.

Emily:Unuttun mu kızım ormana kamp yapmaya gidecektik ya bugün.
Kaç haftadır tutturuyorsun gidelim diye.
Bütün günümüzü orada geçirelim diye erken gitmeye karar verdik babanla.
Zaten iki saate anca varırız oraya.

(Bu aralar unutkanlığım tutmuştu nedenini ben de bilmiyordum.)

Sahte bir gülümsemeyle
Dorothy: Tamam şimdi kalkıyorum anne.

▪️Kamp yapmayı, doğayı, hayvanları, temiz havayı... seviyorum. Şehrin gürültüsündense doğanın sessizliğini
tercih ederim ama bunları yapmaktan daha çok sevdiğim yegâne şey "uyumak".

▪️Tam yataktan doğrulduğum anda bir şey üstüme atlamış ve popomun üstüne kapaklanmama neden olmuştu.
Yüzümde bir ıslaklık ve garip bir sıcaklık hissettim.O anda üstüme atlayan şeyin bu dünyadaki(ve diğer bütün dünyalardaki) en yakın arkadaşım olan köpeğim Mango  olduğunu anlamıştım.
(Köpeğimin adının neden Mango olduğunu sormayın çünkü ben de bilmiyorum:)

▪️Mango'yla birlikte banyoya gidip yüzümdeki salyaları temizledikten sonra esmer upuzun saçlarımı taramaya başladım. Aynadaki yansımamdan kendime bakarken bir anda Mango havladı ve aynadan bana bakan Mango'nun masum gözlerinden onun da tüylerinin taranmasını istediğini fark ettim.

▪️Mango hazır olduğuna göre benim de bir an önce hazırlığımı bitirmem gerekiyordu. Saate baktığımda hazırlanmam için son 10 dakikam kaldığını fark ettim. Hızlıca üstümü giyindikten sonra çantama telefonumu,kulaklığımı ve kitabımı (Dan Brown'un kitaplarına bayılırım.) koyduktan sonra arabaya eşyaları taşımakta olan babama yardım etmeye koyuldum.

▪️Eşyaları arabaya taşımayı bitirmiştik.
Annem de elinde bir piknik sepetiyle sürücü koltuğunun yanındaki koltuğa oturmuştu.Piknik sepetinin içindeki yemeklerin güzel kokusunu alabiliyordum.

David:Hadi kızım Mango'yu da al siz de arka koltuğa geçin gitme vakti geldi.

Mangoyu da alıp arka koltuğa oturdum.
Babam da ön koltuğa oturduktan sonra yola çıktık.

▪️Yaklaşık 2 saat sonra kamp alanına varmıştık.
Gökyüzü mavi bir çarşaf gibi örtmüştü upuzun ağaçların gövdelerini.
Meltemde dans ediyordu sanki bitkiler.
Bulutlar sanki Güneş'e yer açmak için usulca çekiliyordu önünden.
İnsan gökyüzünün mavisinin doğanın yeşili ile birleştiği yere kadar uzanmak istiyordu.

▪️Babam çadırları kurmaya çalışıyordu. Annem de piknik örtüsünü sermiş kahvaltılık malzemeleri yerleştiriyordu. Ben de Mango'yla oyun oynuyordum. Bir topu nereye atarsam atayım onu bana getirmek ne kadar eğlenceli olabilir ki? Mango'nun sallanan kuyruğundan ne kadar eğlenceli olabileceği anlaşılıyordu.

Emily: Hadi herkes yemeğe,diye seslenmişti.

Babam hâlâ çadırları kurmayı bitirememişti aksine daha da bozmuşa benziyordu.

▪️Herkes piknik örtüsünün üstüne oturmuştu. Aynı anda yemeye başladık.
O kadar acıkmıştım ki annemin bana
"Kızım biraz yavaş ye boğulacaksın" dediğini bile duymamıştım. Kafamı yemeklerden kaldırdığımda annemin ve babamın bana garip bir şekilde baktığını fark ettim.

Dorothy: Ne oldu? Bana neden böyle bakıyorsunuz?

Emily:Bir an boğulacaksın sandık kızım, dedi gülerek.

David:Çok acıkmışsın anlaşılan oysa ki çadırları kurmaya ben uğraştım, dedi gülerek.

Dorothy: Bana daha çok bozmuşsun gibi geldi babacım, dedim.

▪️O anda herkes gülmeye başladı.
Mango da kafasını mama kabından kaldırmıştı ve sanki bize katılıyormuş gibi havladı.
Anneme Mangoyla dolaşmaya gideceğimi söyledim. Bana çok uzaklaşmadan istediğimi yapabileceğimi söyledi.
(Ama uzaklaşmadan nasıl bu güzelliğin derinliklerinde ne olduğunu bilebilecektim.)

▪️Mango'yla birlikte yavaş yavaş ormanın derinliklerine gitmeye başladık.Ben etrafı izlemeye koyulmuştum. Ağaçlar o kadar uzundu ki sanki bulutlara değiyormuş gibi duruyorlardı.Acaba ben de bir gün bulutlara değebilecek miydim?

▪️Bir anda Mango havladı. Ayağım ağaç köklerinden birine takıldı ve düştüm. Mango koşmaya başlamıştı hemen doğrulup onun peşinden koşmaya başladım. Neyi kovalıyordu? Mango bir ağacın önünde durdu ve bana doğru havladı. Ağacın önünde bir tavşan duruyordu. Mango kedi bile kovalamazken neden bir tavşanı kovalıyordu ki?

▪️Tavşan ağaç kovuğunun içine girdi.
Mango da hemen onun arkasından gitmişti.O kadar hızlı ilerlemişti ki durdurmaya vakit bulamamıştım.
Mango ve tavşan ağaç kovuğunun içinde gözden kaybolmuşlardı. Belki Mango çıkar diye "Mango!" diye bağırdım ama işe yaramadı.

▪️Panik yapmaya başlamıştım.
Ne yapacaktım şimdi?
Ağaç kovuğuna doğru yaklaştım. Kafamı hafifçe içeri uzattım ve tam o anda Mango'nun havlama sesiyle irkilip kafamı sert bir şekilde çarptım.

▪️Kafam ağaç kovuğunun içinde vücudum ise dışında kalmıştı. Gözlerim yavaş yavaş kararmaya başlamıştı tam o anda yumuşak bir elin kafamdan tutup beni ağaç kovuğunun içine çekmeye çalıştığını fark ettim. Bir ses
"Düşündüğümden daha küçükmüşsün" dedi. Beni tamamen içeri çekmişti.
Ardından ağaç kovuğunun girişinden sızan ışık azalmaya başladı ve giriş tamamen kapandı. Bu gözlerim tamamen kapanmadan önce gördüğüm son şeydi.

Vee... şimdi size başta söylediğim gibi kendimi bilmediğim bir kulubenin içinde iki büklüm yatarken buldum.

▪️Bir anda bulunduğum odanın kapısı hafifçe açıldı. Hızlıca kapıya doğru atıldım ama yine kendimi yerde buldum anlaşılan hâlâ tam olarak kendime gelememişim. Kapının girişinde Mango'nun silüetini gördüm.

Dorothy:Mango!! Oğlum burdayım!

Mango geldi ve kucağıma çıkıp beni yalamaya başladı. Ben de onu okşamaya başladım. O anda bir duygu boşalması yaşadım ve gözlerimden yaşlar süzülmeye başladı.

- Böyle sakar biriyle mi başarabileceğimi düşünüyorsun.
Bence baştan vazgeçelim baksana bana yardım edecek olan küçük bir kız mı?
(Sesinde aşağılama vardı.)

Mango'ya o kadar odaklanmıştım ki kapının tamamen açıldığını fark etmemişim.
En önemlisi başımda dikilen tavşanı ve beni aşağılayan yeşil gözlü ,esmer,ergen çocuğu fark etmemem!!
Hızlıca ayağa kalktım.

Dorothy: Siz neyden bahsediyorsunuz?
Neyi başaracağız? Ve ayrıca ben bu "Odun kafalı" arkadaşa 1 saniye daha katlanamam! Eğer bana bir daha küçük kız demeye kalkışırsan "Odun kafalı!!!"
Seni-

Odun kafalı çocuk tam bana cevap vermek için ağzını açmıştı ki

Tavşan: Five!! yeter artık ikiniz de susun! Dorothy eğer annene yardım etmek istiyorsan Five'ye katlanmak zorundasın. Kehanette senin yanında bir zaman gezgini(ki bu Five oluyor.), senin koruyucun(Mango'ya bakarak söylemişti.) ve yolda tanışıp size yardım edecek 2 kişi daha olduğu söyleniyor.

Dorothy: Annem mi? Kehanet mi??
Biz şu anda neredeyiz acaba???

MERHABA AŞKLAR BU KİTAP BENİM İLK KİTABIM BANA DESTEK OLURSANIZ ÇOK MUTLU OLURUM.❤️

BÖLÜM HAKKINDAKİ YORUMLARINIZI BEKLİYORUM:)

OZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin