BİLDİKLERİNİ ÖĞRETMEK

38 5 2
                                    

   O gün gelmişti. Tae sonunda efendisi Jungkook ile antrenman yapacaktı. Ama aklında bazı soru işaretleri vardı. Jungkook bana layık ol diyerek neyi kastetmişti. Evet Jungkook'un boksta bir dünya markası olduğunu biliyordu. Ama nasıl onun kadar iyi olabilirdi ki. Yani eğer efendisinin kastettiği şey buysa. Ama aklına da başka birşey gelmiyordu. Başka neyi kastetmiş olabilirdi ki.

   Tae hazırlandı. İlk gün ki tecrübesizliğinden dolayı maçı gömlek ve pantolon ile yapmak zorunda kalmıştı. Ama ilk günden sonra yanına her maç için kıyafet getirmişti. Bugün de antrenmanda rahat edebileceği kıyafetleri yanına aldı. Ve yola koyuldu.

   Eve vardığında her zaman ki gibi Namjoon Hyungunun yanına uğradı. Namjoon onun yapmadı gereken birşey olmadığını söylediği zaman başka bir odaya geçip antrenman için getirdiği kıyafetleri giydi. Daha sonra ise Jungkook'un odasına doğru yola koyuldu. Kapıyı tıklattı. Ve kapıyı açtı. Tae efendisine selam verdi ve konuşmaya başladılar.

Tae: Efendim antrenman için hazırım. Ne zaman isterseniz başlayabiliriz.

Jungkook: Hazır mısın? Ne yaptın, araştırma mı yaptın nasıl dünya boksörlerine eğitim verebilirim diye?

Tae: Sizin gibi birinin karşısında olmak o kadar da kolay değil efendim. Böyle şeyler yapsam da size çok saçma gelmemeli öyle değil mi?

   Aslında Tae böyle birşey yapmamıştı. Ama kendisi de ağzından böyle kelimeler çıkmasına anlam verememişti. Ama duruşunu bozmadı. Bu durum Jungkook'un hoşuna gitmiş olmalı ki, yine o aptal sırıtışını takınmıştı yüzüne. Aptal dediğime bakmayın, o tebessüme Tae gibi onlarca dağ yıkılırdı.

Jungkook: Bir yarım saat sonra antrenman odasına gel. O zaman başlarız. Göster bakalım hünerlerini Kim Taehyung...

Tae: Elimden geldiğince efendim.

   Tae son sözünü cazibeli bir ses tonuyla söylemişti. Aslında aklında böyle birşey yapmak yoktu. Ama konu Jeon Jungkook olunca bu tarz şeylerde kendini tutamıyordu.

   Tae, Jungkook'un dediği gibi yarım saat sonra aşağıdaki antrenman odasına indi. Jungkook önceden inmiş olmalı ki, her zaman oturduğu sandalyede oturup bekliyordu. Tae acele edip hemen yerine geçti.

Jungkook: Dakiklik konusunda iyisin. Bakalım darbelerime de bu kadar hızlı tepki verebilecek misin?

Tae: Efendim bana antrenman yapacağımızı söylediniz. Maçtan bahsetmediniz?

Jungkook: Ne oldu Kim Taehyung korktun mu yoksa?

Tae: Yok efendim korkmadım fakat bir maç yapacağımızı düşünmemiştim.

   Tae'nin cevabına karşılık Jungkook ufaktan sırıtıp yavaşça adımlar atmaya başladı. Adımları Tae'nin arkasına gelince daha yavaş bir şekilde Tae'ye yaklaştı. Yetmezmiş gibi kulağına iyice yaklaştı ve sordu.

Jungkook: Korkmadın mı?

   Tae bu hareketten sonra ürpermişti. Jungkook yine yavaş bir biçimde (uyuşuk kook:/) eski yerine geldi. Tae'nin ona olan ürpermiş bakışlarını görünce tekrar konuşmaya başladı.

Jungkook: Korkma canım, maç falan yapmayacağız. Sadece sözüne çok güvendiğim biri en iyi gelişme yöntemi bildiklerini öğretmektir demişti. Seninde bu işe karşı yeteneğin varken niye birşeyler öğrenmeyesin ki, öyle değil mi?

   Tae az da olsa rahatlamıştı. Çok içten olmasa da ufak bir gülümseme takınmıştı yüzüne. Aslında bir yandan da mutlu olmuştu. Nasıl olsa küçüklüğünden beri sevdiği bu şeyi işin ehlinden öğrenecekti. Jungkook Tae'nin karşısına geçti.
İlk darbesini Tae'nin kolaylıkla karşılayabileceği hızda yaptı. Yavaşca hızlanmaya başlamıştı Jungkook'un darbeleri. Tae git gide zorlanmaya başlamıştı. Jungkook artık darbelerini o kadar hızlandırmıştı ki Tae neredeyse dayak yemeye başlamıştı diyebiliriz. Jungkook çok hızlı bir biçimde Tae'nin yüzüne yumruk atmaya hazırlandı. Tae karşılamayacağını anlayıp çok bir tepki vermedi. Jungkook Tae'nin yüzüne çok yakın bir şekildeyken Tae'ye vurmadı. Elini indirdi ve konuşmaya başladı.

Jungkook: Çok yavaşsın Kim Taehyung. Ve çok çabuk vazgeçiyorsun. Ne olmuş darbeyi karşılayamayacaksan. En azından dene. Ben kolay pes edenleri sevmem. Bu yüzden dediğim gibi değiştir kendini.
  
   Jungkook bunları söyledi ve elindeki boks eldivenlerini çıkardı.

Tae: Bu kadar mıydı?

Jungkook: Evet. Her gün sen vazgeçene kadar.

Tae: Ama vazgeçmememi söylediniz.

Jungkook: Bir anda değişmenin kolay olduğunu mu sanıyorsun yoksa? Yarında vazgeçeceksin ondan sonra da, daha sonra ise artık her yorulmaya başladığın zaman vazgeçmiş gibi yapacaksın. Asıl antrenmanları göreceğin günler gelecek merak etme.

Tae: Ama artık bunları yapamam öyle değil mi? Çünkü yapacağım şeyleri söylediniz zaten, artık bunları bilerek hareket edeceğim.

Jungkook: Sen öyle sanmaya devam edebilirsin...

Tae: Peki efendim bunlar dışında bir sorum var size. Son vuruşunuzu neden yapmadınız? Sizi durduran neydi?

   Tae bu soruyu ne amaçla sorduğunu çok iyi biliyordu. Acaba kendisinin anlam veremediği hisler, bu hisleri beslediği kişiden karşılık alabilecek durumda mıydı?

Jungkook: Eğer o vuruşu yapsaydım, şuan benimle konuşuyor olamazdın.

   Tae bu laflar karşısında sadece tepkisiz kalabilmişti.

Jungkook:  Hem yüzünün güzelliğini bozmamı istemezsin öyle değil mi?

   Tae duyduğu cümlenin etkisiyle ufak bir tebessüm ederek Jungkook'a baktı. Jungkook cümleyi söylerken Tae'ye bakıyordu zaten. Tae Jungkook ile göz göze gelince daha büyük bir tebessüm yerleştirdi yüzüne. Neredeyse sırıtıyor denebilirdi yani.

Jungkook: Bu kadar mutlu olmanın sebebi sana iltifat etmem mi?

   Dedi ve arkasındaki duvara yaslandı. Tae Jungkook'un dediği şeyden sonra tebessümünden hemen kurtulmaya çalıştı. Ve bu kadar gülmesinin sebebini toparlaması gerekiyordu.

Tae: Yok efendim. Ben çok iltifat alan birisi değilimdir. Nasıl tepki vermem gerektiğini bilemedim. Teşekkür ederim.

Jungkook:  Bu kadardı çıkabilirsin.

Tae: Tabi efendim, iyi günler...

   Hey hey hey!! Bugünde sonuna geldiiikkk. Yb de görüşürüz. Oy vermeyi unutmayın. Byee 👋

𝐏𝐚𝐫𝐭𝐧𝐞𝐫 | 𝓣𝓪𝓮𝓴𝓸𝓸𝓴 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin