2. Bölüm

44 9 0
                                    

Keyifli okumalar! 🥹

Keyifli okumalar! 🥹

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Hüzün
Üzüntü

Ne demiş olabilirsin Allah aşkına Sümsük Nazım? Sultan Halanın da bu huyları. Gözlerimi devirmek istiyorum ama dua et büyüğümsün.

Yemek masasının başında hep bir sandalye bulunurdu. Bedia Anneye hep sorardım ne işine yarıyor tek sandalye mutfakta diye. Ama şimdi anlıyordum onun burada durma sebebini.

Bir kere diyelim ki sabah kalktın, ayılamıyorsun, mutfağa çay suyu koymaya giriyorsun fakat uykun açılmıyor bir türlü. Beş dakika daha mı? Verirsin kendine o beş dakikayı daha ve oturursun bu sandalyeye koyarsın başını masaya oh mis! Vizyonsuz dedi iç sesim beni kınarcasına. Yatağında uyumak varken kalkıp başımı masaya koyayım da uyuyayım mı diyorsun her sabah? Gözlerimi devirdim ve o sandalyeye oturdum ama başımı masaya koyup uyumak için değil.

"Ne yumurtladı acaba o Sümsük sana?" diye sordum çemkirmeye yakın bir sesle. Sonra devam ettim tabii nutuk çekmeye. "Ayrıca bana neden söylemediniz ki siz döndüğünü? Onca sene olmuş, tanıyamamam sence de normal değil mi Hala?"

Boşta kalan elimle yüzümü yellemeye çalışıyordum. Sümsük Nazım, gelir gelmez beni tüm mahalleye rezil etmişti. Ah be Didar Teyze... Keşke sana rezil olmasaydım. Ama olan olmuştu bir kere, artık geri dönemezdim. Ama Ardıç Nazım'a da büyük kapak oldu onu tanıyamamam.

"Kuzum, o zaten döneli iki gün oldu." Dedi o da bana çemkirerek.

Elim ayağım buz kesti. Nasıl döneli iki gün oldu? Ben nasıl görmedim? Mahalleden çıktığım mı vardı? Tamam, Beykoz'u unutun orası uğrak noktam.

"İki gün önce mi?" diye fısıldadım. Sonra ekledim hemen çabucak. "İki gün önce geldi ama mahalleye yeni mi uğruyor?" diye sordum bu seferde.

"Evet. Halletmesi gereken işleri mi ne varmış. Gidip işlerimi halledeyim mahalleye sonra uğrarım dedi."

"Sen neden gelmedin peki? Seni özledim ben onu değil." Diye nazlandım ona. Sultan Halaya geçiyor zaten bir tek nazım. Nazım değil, nazım. Naz olan var ya, hani nazlanmak olan. Aman size de neyin açıklamasını yapıyorsam.

"Ben yapamam bu yaştan sonra oralarda kızım, dile kolay on beş yıl devirdim burada. Allah göstermesin ecel beni bulursa burada teslim edeyim ruhumu. Hem Didar çok özledi oğlunu, daha fazla uzak kalmasınlar istedim. Ama bu deli oğlanı ikna etmek epey zorladı beni. Seni tek bırakmam babaanne, burada kimsen yok babaanne. Konuştu da kime konuştu? Bak anasının dibinde artık, istese de istemese de."

Gözlerim dolmuştu. Yaptığı onca fedakârlık. Bunun hakkı ödenir mi bilmiyordum. Sümsük Nazım düşünsün onu da.

"Hem bak bakayım bana, sen hâlâ sümsük mü diyorsun bizim oğlana?" diye sordu temkinli bir sesle. Neyin temkini bu ya?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 12 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

MÜDAVÎHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin