Böyle Başlar

18 7 3
                                    

Camille Gauthier

Seyir defteri tutuyor olmamın en güzel yanlarından biri de... Aman ya, şu anlık pek iyi bir yanı yok. Arada sırada elime kalem kâğıt alıp kendimi dinleyebilmek az önceye kadar iyi bir fikir gibi gelmişti ama son otuz gündür hiç kimsenin elinde iyi bir fikir yok.

Hâlbuki Grace'den bu görevi Aaron'la birlikte alırken o kadar da fena bir fikir gibi durmuyordu, hatta eğlenceli bile olabilir sanmıştım. Gel gör ki karşımızdaki her kimse, arkasında hiçbir iz bırakmadan kayboluyor.

Son zamanlarda, aşağı yukarı bir yıldır, bu tarz cinayetler ve onlara bağlı olarak da ayaklanmalar aldı başını gidiyor. Beş yıl öncesinde seçerek kurtarmamış olmamızın bedelini ödüyoruz işte, araya karışan birkaç çürük elma bizi tonla angaryayla uğraştırıyor. Bazen etik anlayışımı sorguluyorum...

Neyse, bulabildiklerime odaklansam daha iyi olacak. Zaten elimde aman aman da bir şey yok. Adamımızın adı, daha doğrusu bizim taktığımız isim Gümüşgöl Katili. Çok da havalı bir isim değil ama ilk cinayetini orada işlediği için bu ismi takmayı uygun gördük. Gerçi o gün, olay yerini ilk incelediğimizde Aaron, ona kıyma makinesi demenin daha uygun olacağını düşünmüştü ama kötü bir espri olduğunu anlaması pek de zaman almadı.

Bir hafta boyunca her gözümü kapadığımda o parçalanmış cesedi gördüm. Tabii çok sevgili Gümüşgöl Katili durmadı ve peşinden gelen üç gün içerisinde bana birkaç ömür yetecek kadar kâbus malzemesi verdi.

Duruma en çok şaşıran Grace olmuştu, katilin bir insan olmadığı su götürmez bir gerçekti ama başkalaştırdığı türler arasında yamyam olmadığına kesinlikle emindi. Hem bu kıyım sadece bir kişinin eseriydi. Avlanan bir sürü, kabile ya da bir ırk değil sadece bir kişiydi. Belirli bir davranış şeması bile vardı; önceki gece fazla soğuksa ya da bir önceki avının daha öncesinde bilinmeyen bir hastalığı varsa sonraki gün öğününü iki katına çıkartıyordu.

Tüm bunlardan çok daha korkun bir gerçek de vardı tabii ki. Karşımızdaki zeki bir varlıktı, avlanmayı yeni keşfetmiş ve menüsünde insanlara da yer veren bir mağara adamı değil, gayet zeki ve kaçması gerektiği zamanı iyi bilen bir varlıktı.

Grace katilin tek bir kişi olduğunu anladıktan sonra bunun bir mutasyon olabileceğini düşündü, hatta Primum Vivere ve etrafındaki dört büyük şehri bizzat kendi gezdi ve herkesi tek tek kontrol etti. Açıkçası, bir tanrıça olmasa işi oldukça zor olurdu ama kızıl, kendine geçen beş yılda çok fazla şey katmıştı. İyi haber, kimse mutasyon geçirmiyordu. Kötü haberse, katilin kim olduğunu o gün de bulamamıştık.

Fikri boşa çıkınca Grace tam olarak delirdi. Gerçi kızın annesinin kendi boyutunda bile ortadan kaybolmayı başardığını düşünürsek, fikri boşa çıkmadan önce de aklı pek yerinde sayılmazdı. Hiç değilse Prenses Peach bu sefer başka bir kaleye kaçırılmadan önce birkaç adım sonrasını düşünüp bilgi birikiminin tamamını kullanabilsin diye Grace'e bir kütüphane bırakmıştı.

Kızıl iyi bir tanrıça oluyordu olmasına ama yirmi iki yaşında bir ergen olduğu da su götürmez bir gerçekti. Koskoca krallık yönetmek zaten başlı başına zor bir işti ve Aaron'la ben de kızın üstündeki yükü bir nebze olsun azaltmak için göreve gönüllü olduk.

Tabii ki de ilk saha görevimiz değildi daha önce farklı kimlikler kullanarak (Grace böylesinin daha güvenli olduğunu düşünüyordu) türler arası onlarca sorunu çözmüştük ama ilk defa bu kadar vahşi bir şeyle karşı karşıyaydık.

Günler süren araştırmanın ardından katilimizin izini başkentin oldukça doğusunda ufak bir köye kadar takip ettik. Ardından tabii ki izler bıçak gibi kesildi ve biz de dımdızlak ortada kaldık. Fakat adamımız yakınlarda bir yerde olmak zorunda. Çok yüksek ihtimalle buranın halkını yeni avı olarak belirledi ve biz de bu ihtimali düşünerek Çam Kozalağı isimli bir handa kalmaya karar verd-

Direniş Serisi: Tanrı KatiliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin