Bu sefer sınavları sözlü değil yazılı olucaktı. Sözlü olsalardı konuşurken yüz ifadelerimizden bir şeyler anlayabilirlerdi. Hatta birbirlerinden duydukları şeylerle bile cevap verebilirlerdi. Ama yazılı olunca bu olamayacaktı.
İkisini de koltuğun iki köşesine çekmiştik. Ellerinde kalem ve bizim önceden hazırladığımız, sanki gerçek sınavdalarmış gibi yaptığımız bir kağıt vardı ellerinde. Bu sınavlarda hocaların dağıttığı kağıtlardan hazırlamış ve üşenmeden çıkarttırmıştık.
Sorular doğru-yanlış, test ve klasik olmak üzere üç gruba ayrılmıştı. Örnek olarak 'pn yaşında bacağını kırdı.' yazısını yanlış ise 'Y' olarak işaretkeyecek ve doğrusunu yazmaları gerekecekti. Doğruyu bilmeseler ama cevabı doğru işaretlerlerse yarım puan alacaklardı. Klasik normaldi. Testte ise önlerine şık çıkacaktı. Doğru olanı işaretleyip kodlamaları gerekiyordu arka sayfadaki kodlama yerine.
Biraz fazla abartmış olabiliriz ama bunu hazırlarken fark etmemiştik bu yüzden şimdi ise olan oldu diyerek devam etmiştik. "Aynı anda başlıyacaksınız. Size tüm sorular için iki saat veriyoruz." dedi Zeren ve kocasına döndü. "İyi şanslar sevgilim, sana güveniyorum!" dedi ve gülümsedi.
"Elinden gelenin en iyisini yap, seni seviyorum aşkım" dedim ve göz kırptım. "Süreniz başladı." dedi Zeren tekrar ciddi bir hâle bürünürken.. Ani değişimleri önceden beni korkutuyordu ama böyle olabilmek için ders almıştım ondan. Bu yüzden artık korkmuyordum.
Bana ders bile vermeye başlamıştı. 'Kocanı elinde tutma dersi' kısaca 'KETD' ve büyü dersleri de alıyordum.. Zeren bir aralar bu işe merak salmıştı. Fal olayına da ilgisi vardı. Bu yüzden bu işlerle ilgili çok fazla eşyası ve bilgisi vardı. Bana da öğretiyordu. Olur da birine büyü falan yapmam gerekirse diye. Bildiğiniz Harry Potter da ki kehanet dersi gibi ders alıyordum.
İki saat dolmuştu. Kağıtları almış ve kontrol etmiştik. Notlarını açıklamamızı bekliyorlardı. Aslında notlara şaşırmıştık. Özellikle Altay'ın notuna şaşırmıştım. Şaşırmam gayet normal çünkü ilk sınavdan elli iki almış.
"Aslında bu kadar çabuk olucağını tahmin etmezdik..." diye söze başladım. "İkinizi de tebrik ederim. Ödülünüzü vereceğiz ama şimdi değil. Hatta yemekte yaptığın şey yüzünden ceza bile alıcaksın Altay!" dedim. "Sende söylediğin şeyden dolayı cezanı çekmek zorundasın beyefendi!" dedi Zeren Ülgen'e doğru.
"Herneyse Ülgen yüz aldın sevgilim." dedi Zeren ve dudağına küçük bir öpücük bıraktı kocasının. "Sende yüz almışsin" dedim ve gülümsedim Altay'a doğru.
"Hadi gel, odamıza çıkalım!" dedim ve göz kırptım Altay'a doğru. Heyecanla ayaklandı ve beni çekiştirmeye başladı. Giderken Zeren'in "Çok sert davranma enişte! Canı tatlı onun!" diye bağırdığını duydum ve kızardım iyice. Altay durdu ve Zeren'e döndü. "Sen onun için endişe edeceğine kendin için duâ et Ülgen'e" dedi ve devam etti yoluna.
Odamıza çıktığımızda içeri girer girmez sırtım kapıya sertçe çarptı. Altay gözlerini dudaklarıma dikmiş bakıyordu. Yavaşça yaklaştı ve dudaklarımız arasında santimler kala durdu. "Karşımda bu güzel dudaklar varken kendimi tutmam çok zor oluyor.." dedi kapıyı kilitlerken. Nefesi dudaklarıma vuruyordu.
Elini çeneme attı ve baş parmağı ile dudaklarımı okşamaya başladı. Daha sonra parmağını alt dudağıma getirip aşağıya doğru çekerek dudaklarımın açılmasını sağlamıştı. Yavaşça yaklaşıp dudaklarını dudaklarıma bastırdı.
Dudaklarını haraket ettirip öpmeye başlamasıyla beklemeden karşılık verdim. Dilini ağzımın içine yollayıp ağzımın içini talan etmeye başladı. Bir yandan da ellerini belime sarıp beni kendine çekiyordu. Ellerimden birini yanağına yerleştirdim ve yanağını okşamaya başladım. Diğer elimi ise ensesine atmış ve sanki aramızda mesafe varmış gibi kendime çekmeye çalışıyordum.
Bir süre daha öpüştükten sonra nefessiz kaldığımız için ayrılmak zorunda kaldık. Ayrılmamızla çıkan ıslak ses kulaklarımızı doldurdu. Dudaklarımız arasında salyalarımızdan oluşmuş ince bir köprü fazla dayanamamış ve kopmuştu.
Utanarak başımı omzuna yasladım. "Seni seviyorum. Utanmalarını seviyorum, dudaklarını seviyorum, gözlerini seviyorum, utanınca kızaran yüzünü seviyorum, başını omzuma ya da boynuma gömmeni seviyorum, kucağımda olmanı seviyorum, senin her şeyini seviyorum Delfin" dedi ve saçlarımın arasına öpücük kondurdu. Sesi çok yumuşaktı..
"Bende.. Bende seni seviyorum.." dedim ve kafamı kaldırıp dudaklarına masum küçük bir öpücük kondurduktan sonra tekrar omzuna yaslanmıştım. "Gel yatağa geçelim. Senin şu animelerinden izleriz" dedi gülerek. Bende gülümsedim ve yatağa geçtim. O da bilgisayarı alıp yanıma geldi.
Bilgisayarı bacaklarımın üzerine koyup istediğim animeyi açtım. Altay ellerini belime sarıp beni göğsüne çekince bende göğsüne yaslandım.
"Hey artık bizim de sınava gireceğimizi biliyorsun değil mi? Yarın ilk sınavımız gireceğiz. Soru düşündün mü?" diye sordum. Üçüncü bölüm bitmişti ve daha fazla izlemek istemediğim için kapattım.
"Aklımda birkaç soru var. Yarın şirkette biraz daha düşüneceğim."dedi ve belindeki kollarını sıkılaştırdı. "Nasıl sorular bunlar?" dedim hafif gülerek. "Mesela sana söylemeyeceğim sorular?" dedi o da gülerek. "Aşk olsun! Ben gideyim kolay sorular sorayım sen gelipte bunu de! Oldu mu?" dedim gülerek.
Yanağıma küçük bir öpücük kondurdu ve "Aşk olsun tabii ki! Aşk olmazsa olmaz" dedi dalga geçerek. Güldüm ve "Kalırsam ceza ne olucak?" diye sordum merakla. "Bilemiyorum artık. Ama kıyamam senin güzel yüzüne sanırım.." dedi ve gülümsedi.
Güldüm ve biraz daha sokuldum ona. Kokusu mayıştırdığı için esnedim. "Uykun mu geldi?" diye sordu. "Kokun mayıştırdı.." dedim ve biraz daha rahat bir pozisyona geçtim. Çok geçmeden uykuya daldım..
Diğer bölümlere göre baya bi kısa olduğunun farkındayım.. Aklıma fikir gelmiyooo
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum<3Byeee<3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
°Berdel°*°bxb°
FanfictionAbisi ölmesin diye bedeli kabul eden bir genç Etiketlere bakın. Başlığa yazdım ancak ne olur ne olmaz diyerekten haber veriyorum.