ready for love;; nomin ✓

all for love

"ya abi banane! gelmek istemiyorum zorla mı götüreceksin?"

"bana bak jaemin, annem ve babam yalnız başıma gitmeme izin vermiyor eğer senin de geleceğini söylersem izin verirler."

"tamam da sen niye gidiyorsun ki düğüne? doyoung taeyong'un arkadaşı senin değil!"

"sevgilimin en yakın arkadaşı doyoung, ayrıca üniverstesi de sık sık aynı ortamlarda bulunuyorduk. tabii ki gideceğim."

koltuğa oflayarak oturduğumda o da derin bir nefes alarak yanıma oturdu.

"yok ben gelmiyorum, jeju adasını gezme fırsatını elimin tersiyle itiyorum diyorsan anneme geçen hafta jisung'lara ders çalışmaya diye gece kulübüne gittiğinizi söylerim." sona doğru biraz sesini yükselttiğinde panikle ayağa kalkıp ağzını kapattım.

"nereden öğrendin sen bunu?"

"orasını boşver, anneme söylersem bir daha donghyuck ve jisung'la görüşmene izin verir mi onu düşün."

"inanamıyorum sana ya, abim olacaksın bir de. çok kötüsün."

dudaklarımı büzerek tekrardan yerime oturduğumda kollarını boynuma dolayarak sıkıca sarıldı. anneme söylemeyeceğini biliyordum, ben ceza alırsam o da düğüne gidemezdi ama beni de götürmek için şansını deniyordu.

"ya jaeminie, biliyorsun taeyong ile aramız son zamanlarda iyi değil sürekli trip atıyor bana. bu düğün aramızı düzeltmek için çok iyi fırsat ve ben bunu değerlendirmeliyim, anlıyor musun?"

taeyong ile aralarının son zamanlarda kötü olduğunu biliyordum, hatta düne kadar ayrıldıklarını düşünüyordum. abimle telefonda ne zaman konuşsalar konuşmaları kavgayla bitiyor, abim kendini sinirle odasına kapatıyordu. annem ikisinin bu haline en az jaehyun kadar üzülüyordu, bir süre önce taeyong'un annesi ile tanışmışlardı ve kısa sürede o kadar yakınlaşmışlardı ki her yere beraber gidiyorlardı artık. fakat annem taeyong'u her ne kadar çok sevse de babam tam tersi dört yıldır birlikte olmalarına rağmen ilişkilerini hâlâ onaylamıyordu bu yüzden onun da işine geliyordu bu durum. hatta ayrılacaklarına o kadar emindi ki son bir haftadır her sabah küfür ederek gittiği işine artık güle oynaya gidiyordu.

"ya tamam da nasıl düzelteceksin ki aranızı? haftanın her günü berabersiniz neredeyse birlikte vakit geçirmek nasıl aranızı düzeltecek?"

birkaç saniye durdu ve yüzüme baktı, arından ellerimi tutarak kulağıma doğru yaklaştı ve fısıldayarak konuştu.

"düğünde evlenme teklifi edeceğim ona."

"NE YAPACAKSIN?"

çok sakin bir tonda söylediği şeye şaşırarak bağırıp ayağa fırladığımda anında ağzımı kapatarak geri oturttu beni.

"bağırmasana aptal!"

"annem bilmiyor mu?"

"söylemedim henüz sadece sen ve doyoung biliyorsunuz."

"niye söylemiyorsun ki anneme? en çok o sevinir bu habere."

"anneme söylersem ne olacağını bilmiyor musun jaemin? anında boa anneme söyler düğün hazırlığı yapmaya başlarlar sürpriz diye bir şey kalmaz."

"evet doğru söylüyorsun, panikten gelinlik bakmaya giderler."

"işte bu yüzden söylemiyorum kimseye, beklenmedik bir şey olacak." onaylarcasına kafamı salladığımda dudaklarını büzüp beklenti içinde bakmaya başladı bana. "şimdi geliyor musun benimle düğüne?"

"sırf taeyong'u sevdiğim için geliyorum, aşk için." dedim gözlerimi kaçırıp gülümserken. sevinçle sıkıca sarıldığında kollarından kurtulmaya çalışıyordum. "ya tamam yeter bu kadar sevgi öleceğim burada!"

"bak şu düğün bir bitsin, ne istersen yapacağım bekle sen!"

"ne istersem mi?" sırıtarak sorduğumda anında anlamış gibi tek kaşını kaldırdı.

"mingyu'nun numarasını vermek dışında tabii ki."

"of abi ya!"

"çocuğun sevgilisi var diyorum sana hâlâ numarasını istiyorsun benden."

"sadece konuşmak istiyorum sanki ilan-ı aşk edecekmişim gibi konuşuyorsun."

"tanımıyor muyum seni ben sanki? hiç güven vermiyorsun bu konuda. "

dil çıkararak ayağa kalktım ve hazırlanmak için merdivenlere yöneldim.

"sahi kaç gün kalacağız orada?"

"dört gün, ilk iki günü gezeceğiz, üçüncü günü düğün, dördüncü günü de gezip akşamında geri döneceğiz."

"iyi bari çok uzun değilmiş, tatilin geri kalanını hyuck ve jisung'la geçirebilirim."

"düğünü bir atlatalım üçünüzü kendim götüreceğim kulübe."

"süpersin sen!"