love words

336 48 7
                                    

"aşk itirafı yapmak ve evlenme teklifi etmek için ikinizde düğümü mü beklediniz cidden?"

"sabahtan beri aynı şeyi söylüyorsun abi, sanki düğününü sabote etmişiz gibi konuşuyorsun."

jungwoo ve doyoung'un yeni evlerinin balkonunda oturuyorduk. düğünden bir sonraki gün her şey çok sakindi, bu sabah yine jeno'nun yanında uyanmıştım. tek farkı bu sefer ona sıkı sıkı sarılmış, başımı göğsüne yaslamıştım. sonra sabah yanağıma kondurduğu kocaman öpücükle uyanmış ve doyoung'ların evinde olduğumuz için erkenden beraber kahvaltı hazırlamıştık.

günün devamında birbirimiz hakkında sorular sorup cevaplamıştık. bugün tanışmamızın dördüncü günüydü, birbirimiz hakkında bilmediğimiz çok fazla şey vardı. buna rağmen düğünün ortasında beni hiç çekinmeden öpmüş ve bende bu öpüşünden sonra karşılık vermiştim.

insanların jeju adasına aradıkları şeyi bulma umuduyla geldiğini söylemişti, bense hiç aramadığım aşkı bulmuştum.

"sadece dört gündür tanıştığınızı sanıyordum?"

abim tek kaşını kaldırarak sorduğunda yaslandığım jeno'nun göğüsünden doğrulup ona cevap verecektim ki jungwoo benden önce davrandı.

"ya jaehyun, birine aşık olmanın ne kadar kısa sürede gerçekleştiğini bilmiyor musun? aşkı nerede, nasıl, kimde ve ne zaman bulacağını asla bilemezsin. üstüne kahve döken çocuğa ilk görüşte aşık olan ve dönem boyunca peşini bırakmayan sen değil miydin?"

"tüm dönem boyunca taeyong'u ona ilk görüşte aşık olduğuna ikna etmeye çalışıyordun aptal."

doyoung omuzuna vurduğunda başını geriye atıp gülmüştü.

"tamam ya, ne bileyim, bu kadar hızlı geliştiğini unutmuşum. dört yıldır tek bir kişiye aşığım ben."

gerçekten aşkla baktığını söyleyebileceğim bir şekilde taeyong'a dönüp alnından öpmüş ve sarılmıştı.

"tamam çok sırnaşma, ben de seni seviyorum."

"jaemin."

"hm?"

kafamı kaldırıp yüzüne baktığımda gözümün altından öpmüştü.

"bu neydi şimdi?"

"çok tatlısın."

burnumun ucunu öptü.

"çok güzelsin."

son kez yanağımı öptü.

"çok hoşsun."

"abisinin önünde rahat dur bari jeno."

abim kaşlarını çatarak söylediğinde kahkahamı tutamamıştım.

"banane, sen de taeyong abimi çaldın."

"jenoşum haklı jaehyun, sus."

"kaşla göz arasında kardeşimi çaldı çocuk ya!"

"abi abartıyorsun artık, bir gün bile olmadı."

"benden buna alışmamı bekleme jaem, bir gün değil bir yıl geçse paylaşamam seni ben."

beni jeno'nun kollarının arasından alıp sıkı sıkı tuttuğunda jungwoo çok eğleniyormuş gibi kahkaha atıyordu.

"ya abi bıraksana!"

"bırak çocuğu jaehyun!"

taeyong jaehyun'un koluna sertçe vurduğunda beni bırakmak zorunda kalmış, ben de bunu fırsat bilip jeno'yu da alıp kaçmıştım oradan.

bahçeye indiğimizde koşmayı bırakıp ellerimden tutmuştu.

"jaemin."

"hm?"

"nasıl aşık oldum sana?"

"bu nasıl soru? nereden bileyim ben, belki aşık bile değilsin. sadece hoşlanıyorsun."

"aşk ve hoşlantıyı birbirinden ayıramayacak biri miyim sence?"

"bilmiyorum ki, sanırım ben öyle olabilirim."

"bunu konuşmayalım şimdi, yürüyelim biraz."

"olur."

bir elimi bırakıp diğer elimi sıkıca tutmuştu.

"biliyor musun? önceden el ele tutuşmaktan hiç hoşlanmazdım. önceki ilişkilerimde de hiç kimseyle bu kadar el ele tutuşmamıştım. birinin elini bıraktığım zaman kaybolan sıcaklık hissini sevmiyorum, el ele tutuşurken içimi dolduran huzurun yerini koca bir boşluğa bırakmasından nefret ediyorum. ama seninle el ele tutuşurken hiç öyle olmuyor."

"elini hep tutacağım, asla huzursuz hissetmeyeceksin."

"bunlar cesaret isteyen sözler lee jeno."

"asıl cesaret dün gece ben seni öptükten sonra yakamdan tutup beni kendine çekerek geri öpmendi. böylesini hiçbir dizi sahnesinde görmemiştir konuklarımız."

söylediği şeye kızacağımı bildiğinden elimi bırakıp biraz uzaklaşmıştı benden.

"ya lee jeno! buraya gel!"

onu yakalamamam için koşarken bir anda kendini çimenlerin üstüne bırakmıştı. yanına geldiğimde bende aynı şekilde yanına uzanmıştım.

"biliyor musun? seni görene kadar dünyada bu ada kadar güzel yer olduğuna kesinlikle inanmıyordum. seninle vakit geçirince senin yanında olmanın bu adadan daha güzel olduğuna, şehrin manzarasının senin yanında sönük kaldığını gördüğümde adadan daha güzel olduğuna ve en son seni öpünce, seni öpmenin bu adadan daha güzel olduğuna karar verdim. seninle ilgili olan her şey yıllardır bu kadar sevdiğim adadan daha güzel. seninle ilgili her şeyi çok seviyorum."

sözlerinin ardından kafasını yıldızlarla dolu açık gökyüzünden çevirip bana dönerek gülümsemişti. sözleriyle dolan gözlerimle birlikte ben de ona gülümseyip daha fazla yaklaşmış, göğüsüne yatmıştım.

"ben de seni seviyorum, buradan yıldızlara kadar."

"o kadar kısa mı yani?"

"gökyüzünde ne kadar yıldız var biliyor musun? sonuncusuna ulaşabildiğini hayal bile edemezsin!"

"hadi ama, bu kadar cimri olma."

"aptal jeno."

"ben de seni sonsuza kadar seviyorum."

ready for love;; nomin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin