BÖLÜM 6

2 0 0
                                    

Grup bir müddet yürüdükten sonra nihayet yaşlının dediği tapınak önlerinde kocaman bir şekilde belirmişti. Tapınağın bahçesinde bir kadın heykeli vardı. Heykelin elinde yatay bir şekilde duran bir sopa vardı. Sopanın her iki ucunda da ağırlıklar vardı. Belli ki kadın heykeli bu sopayı dengede tutmaya çalışıyordu. Sopanın bir ucundaki ağırlıkta Güç Taşını temsil eden simge, diğer ucunda da Zihin Taşını temsil eden simge vardı. Serbay heyecanla,

''Bulduk sanırım'' diyerek söylenmeye başlamıştı.

Azor da Serbay'ı umutla destekler biçimde,

''Evet, haklısın bulduk sonunda!'' demişti ve sonra gruba dönerek,

''Hadi! Vakit kaybetmeden taşa ulaşalım.''

Tapınağı üç tane devasa sütun ayakta tutuyordu. Sağ taraftaki sütunun üzerinde Güç Taşının sol taraftakinin üzerinde de Zihin Taşının simgeleri kazınmış haldeydi. Orta sütunun üzerinde de Denge Taşının simgesi yarım şekilde kazınmış haldeydi. Henüz bulunmadığından simge tam işlenmemişti sütuna. Tapınağa kısa yoldan gitmek için neredeyse boyları kadar olan çimenlere yöneldiler. Çimenlerin içlerine girip bir süre yürüdükten sonra gruptan başka birilerinin çimende hareket ettiğini sezmişlerdi. O arada kılıçlarını çektiler ve gözleriyle etrafı süzmeye başlamışlardı. Kartal Baş adamlarından birisine ileriye doğru gönderip ne olup bittiğine bakmasını söylemişti. İlerleyen adam elleriyle çimenleri araştırıp ortalığı kontrol etti bir süre sonra yüzünü gruba çevirip,

''Burası temiz!'' demişti.

O anda üzerine küçük gri renkte, kıllı ve dişleri büyük bir yaratık atlayıp saldırmaya başlamıştı. Adamı ayakta kemiriyordu. Birkaç tanesi daha gelip adamı canlı canlı parçalamaya başladılar. Öyle bir parçalıyordular ki havaya kan sıçrıyordu. Goril Jasiel tüm gücüyle gruba bağırarak,

''Tapınağa doğru koşun! İçine girin!'' demişti.

Grup korkuyla tapınağa doğru koşmaya başlamıştı. Çimenlerden çıkıp üzerlerine doğru atlayan yaratıkları kılıçlarıyla havada kesiyorlardı. Tapınağın girişine geldiklerinde ise Jasiel, kalın bir taştan yapılmış giriş kapısını elleriyle yukarıya doğru kaldırarak yavaş yavaş açıyordu. O sırada da grup üyeleri kendilerine doğru akın eden yaratıklarla savaşıyordu. Bir süre sonra Jasiel kapıyı tamamen açmıştı. Grup hızlıca tapınağa girdi. Bu sırada Jasiel kapıyı elleriyle tutarak girişten içeri girip arkasını tapınağa doğru çevirdi ve tekrar kapıyı var gücüyle aşağı çekmeye çalışırken içeri girmeye çalışan yaratıkların bazıları kapı kapandığında altında ezilmişti. Yaratıklardan kurtulan grup nefes nefese kalmıştı. Grup bir müddet dinlendikten sonra etraflarına bakınmaya başlamıştı. Tapınağın içini meşaleler aydınlatıyordu. Nasıl oluyorsa meşaleler hiç sönmüyordu. Duvarlarda anlam veremedikleri tuhaf figürler vardı. Azor,

''Evet, şimdi nereye gideceğiz?'' diyerek söylenmeye başlamıştı.

Angela elindeki haritaya bakıp adım adım ilerliyordu ve bu esnada herkes onu izliyordu. Biraz yürüdükten sonra az ilerdeki uzun bir kolu kendine doğru çekmişti. Yukarıdan aşağıya doğru inen bir merdiven açılmıştı gürültüyle. Grup merdiveni görünce Angela'ya baktı ve Angela'nın merdivenlerden çıktığını görünce onlar da merdivenlerden yukarıya doğru çıkmaya başlamışlardı. Bir üst kattan kanla karışık çamurumsu bir şeyler gibi kötü bir koku geliyordu burunlarına ve merakla etrafa baktıklarında her tarafta cesetlerin olduğunu görmüşlerdi. Herhangi bir pençe ve yara izi yoktu cesetlerin üzerinde. Nasıl öldükleri sorusu grubun kafasını şimdiden ağrıtmaya başlamıştı. Cesetleri seyrederken Angela gruba seslendi,

''Hey, aradığımız şey yukarıda!'' diyerek merdivenlerden yukarı doğru yürüyerek bir üst kata vardıklarında karşılarına yemyeşil zümrütten yapılma bir kapı çıkmıştı. Bu kapı parlaklığıyla odayı aydınlatıyordu. Kapıya yaklaştıklarında kapının üst kısmında yanan harflerle bir şeyler yazmakta olduğunu anlamaları biraz geç olmuştu ama olsundu. Azor kapıdaki yazıyı daha net görebilmek için birkaç adım atmıştı, gözlerini kısmış ve okumaya başlamıştı,

ŞEYTANLA ANLAŞMA: İLK İMZAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin