1

51 3 20
                                    

。・:*:・゚★,。・:*:・゚☆。・:*:・゚★,。・:*:・゚☆


''Amen''.

Felix derin bir nefes aldı ve oturduğu yerden kalkıp kilisenin çıkışına ilerledi. Birkaç kişi konuşurken aralarından geçti ve kapının dışındaki çiçeklerin yanına gitti. Bahçede duran rengarenk çiçeklere bakındı. Ne kadar parlak ve canlılardı öyle diye düşündü istemsiz. Fakat kendisi oldukça karanlık ve soluktu. Çok zaman geçmemişti en yakın dostunu kaybedeli. Çiçeklere yaklaşıp aralarında duran en parlak olan beyaza yaklaştı. Çiçeğe dokundu ve yumuşak dokusunu hissetti. 

Elini çekip üstündeki gömleğin cebinden sigara paketini çıkardı. Bir sigarayı aralarından alıp dudaklarına götürdü ve hemen yaktı. 

''İyi günler Felix''

Kilisenin lideri yanına yaklaştığında ona baktı sarışın. Gülümsedi sadece zaten pek farklı bir şey yapacak gücü yoktu.

''Her gün buraya gelmene seviniyorum fakat konuşmak istersen seni dinleyeceğimi de biliyorsun''

''Biliyorum bay Park fakat ne diyebilirim ki?''

''Biliyorum genç adam.. sadece nasıl olduğunu merak ediyorum''

''Yalan söylememi ister misiniz?''

''Elbette hayır''

''Hiç iyi değilim ve ölmek istiyorum fakat onun yerine her gün buraya gelip dua edebiliyorum yapabileceğim başka hiçbir şey yok çünkü''

Bay Park elini omzuna koydu sarışının. Gülümsedi içtenlikle, Felix bu gülümsemeyi biliyordu. Çoğunlukla o da bu şekilde gülümserdi insanlara. 

''Teşekkür ederim bay Park fakat gitmem gerekiyor izninizle'' 

''Yarın görüşürüz Felix''

Felix yavaş adımlarla kilisenin bahçesinden çıkıp yürümeye başladı. Bugün hava oldukça bulutluydu ve yağmur yağacak gibiydi. Yaz gelmişti fakat hava o günden beri hiç açık olmamıştı. Etrafta hızlıca yürüyen insanların arasında ilerlerken her zaman gittiği mekanın önünde durdu. Cam kaplı mekanın içine baktı huzursuzca. Camın ardındaki masa boştu ve gözlerinin dolmasını hissetti baktıkça. Her zaman o masada otururlardı, her zaman orada olurlardı. Şimdi ise camın dışında duruyor olmasına güldü istemsiz. Nereye baksa o vardı, nereye gitse oradaydı sanki. 

Yüzüne düşen minik damlaları fark edince kafasını yukarı kaldırdı ve yoğun bulutlara baktı.

'Dalga mı geçiyorsun şimdi de beni hasta edeceksin'

Adımlarını hızlandırıp atölyesine doğru yürümeye başladı sarışın. Altına giydiği şort ve sandaletler yüzünden bacakları üşümüş hem de ıslanmıştı biraz. Atölyesine gelince hemen anahtarını çıkarıp eski binanın en altında bulunan atölyesine girdi. Anahtarı masasına bırakıp hemen sandaletleri çıkardı ve koltuğa attı kendini. Yağmur şiddetini arttırmış bu yüzden penceresine vuran sesler çoğalmıştı. Gözlerini kapatıp biraz dinlendi, resim yapmak istiyordu fakat önce biraz kestirmek iyi gelecekti.

Uykuya dalacağını hissederken kapının açılmasıyla gözlerini tekrar açtı. Girişe baktığında içeri şemsiyesi ile giren adamı görünce yerinden kalktı. Ayağa kalkıp yanına yürüdü hızlı adımlarla.

''Buyurun?''

''Ah kusura bakmayın çok yağmur yağdığı için girmek zorunda kaldım çok ıslandım''

''Sorun değil içeri gelin size havlu getireyim''

''Çok teşekkür ederim''

Felix banyosuna gidip temiz bir havlu aldı ve içeride üstündeki ceketi çıkaran adama uzattı.

BLACK / CHANLIX /TAMAMLANDI/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin