Geceyi gündüze, gündüzü geceye bağlayan zamanın ve kılıçların akışı. Popüler Japonya geleneklerinin kulaktan kulağa aktarıldığı yıllarda,Samuray egemenliği dönemiydi.
Samuray, Japonya'da soylu asker sınıfı için kullanılan bir terimdi. Samuray, Japoncada 'hizmet etmek' manasına gelen saburau kelimesinden türemiştir. Savaş, Japon kültüründe önemli bir yer teşkil eder. Ülkenin önemli klanları birbirleriyle pek çok kez karşı karşıya gelmiştir.
Hwang soyu aynı zamanda temel Samuray nüfusunu da oluşturmuştu. Son varisi Hwang Hyunjin, yıllar sonra Kore ile Japonya arasındaki dostluğun temelini atmak için Kore'yi ziyaret etmeye karar verdi. Yaklaşık 2 ayda tamamlanan hazırlıklar sonucunda büyük Japonya arabası ve Hwang prensi Kore sınırlarına sonunda geçer.
***
*Hyunjin anlatımı:
Sonunda günler sonra ulaştığım büyük saraya baktım. Etkileyici derecede büyük ve güzel tasarlanmış bu saray, insanları içine çekmeyi başarıyordu.
"Efendim gidelim mi?"
Yanımda duran ve yıllardır arkadaşım olan Chris'e doğru yürüdüm. Başımla 'evet' işareti yapınca saray kapıları açıldı ve üst düzey Kore askerleri tarafından karşılandık. Her birine tek tek merhaba dedikten sonra nihayet saraya girmeyi başardım. Büyük sarayın ortasına kurulmuş, dışı kadar içi de güzel tasarlanmış ziyafet masasının başında oturuyordum.Saray rahiplerinin yanı sıra çeşitli kadın dansçılar da masamıza yaklaşıp dans etmeye başlamıştılar.
Yaklaşık yarım saat süren bunaltıcı ziyafet gözlerimin ciddi bir anlamda ziyafetlenmesiyle kesilmişti.
"En güzel erkek" tabirini kullanmayı hak eden orta boylu bir genç odaya girdi birden.
Mavi kıyafetine işlenmiş altın desenlerle tapmak istedim ona.Gözleri kılıç kadar keskin, ahu güneşi kadar parlak genç bir adam masamıza yaklaştı ve selamlaştıktan sonra Kore kralının soluna oturdu.
"Gekecek veliaht prensim! Sizi tanıştırayım," süzmeye devam ettiğim çocuktan gözlerimi çekerek, sohbeti başlatan yaşlı Krala "Memnuniyetle" diye cevap verdim.
"Bu benim en küçük oğlum Yang Jeongin. Ününü çok duydu ve size hayran."
Jeongin kızaran yanaklarıyla başını eğdi. Masadan kalktım ve kalbimdeki garip sevinç tüm vücudumu doldururken Jeongin'e yaklaştım. Herkes anlaşılmaz bir şekilde bana bakarken bir elim arkamda, diğer elim genç adamın güzel yüzüyle temas halindeydi.
"Bu güzel erkekle baş-başa konuşmak çok isterdim," elimle çenesini kaldırınca gözlerimiz karşılaşmıştı "Bu kadar güzel bir erkek inanın beni daha çok etkiledi"
Ortadaydı,eğer krallık arası iyi bir ilişki istiyorsak her iki kırallığın bir aile bağı olmalıydı.Kralın da oğlunu bana vermek istediği ortadaydı.
Masadaki kahinler ve Kral bıyık altı gülümsemiş ve kafalarıyla onaylamıştılar.
Kalkması için elimi uzatmama karşın ince uzun parmaklarını elimin üzerine koyan Jeongin ile birlikte ordan ayrılmıştık.
***
Birinden etkilenmek nedir?
Tek görüşte aşk var mı?
Bu kadar güzel bakan,konuşan bir erkek var mı?
Diğer soruların cevabını bilmem ama Jeongin kadar güzel bakan ve konuşan bir erkek yok.
Büyük İncir ağacının altında oturmuş ve 2 saatlik sohbetimizde bir çok şey konuşmuştuk.
Ilk defa bu denli biriyle yakın temasa geçmiş ve beni arzulayan herkesi siktir ederek bu güzel periye odaklanmıştım.
"Yeniden doldurayım mı, prensim?"
Gözlerini bir saniye bile çekmediğim güzel Jeongin eliyle şarap içtiğim bardağı göstererek sormuştu.
"Bırak bitsin..." yutkunmuş ve ona daha çok yaklaşmıştım "aynı sana bakınca her dakika bittiğim gibi".
Dudaklarımın temas ettiği al yanakları kırmızı tonu alırken o gülümsüyor ve ısrarla yüzüme bakmıyordu.
Israrla süren sessizliğin ardından konuştum;
"Benim olsana" yutkundum "Bu sarayın en güzel odasında benim ol"
Gülümsedi.
Lanet olsun bu gülümseyiş benim ölümüm mü veya merhemim?
Neden yararlandığım zamanlar bu merhemle iyileştirmediler beni?Beni şaşırtacak birşey oldu ; Jeongin , güzel yüzlü erkeğim yüzlerimizi eşitlemiş ve "Seve-seve" diye cevap vermişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sex wine,, hyunin
Fanfiction"Kralın için ağla, çök ve de ; beni kanım bir şarap gibi kokunca bile sev ve becer." [Smut shot] Top!Hyun Bottom!Jeong