Saatlerdir içtigim kahve midemi delmekten başka bir halta yaramıyordu, kafam hala nal gibiydi. Aslında şu an okulu asmaya karar verdim. Hazırlanıp dışarı fırlayabilirim, ya da en iyisi yine kafayı vurup uyumak.
Tam uykunun derinliklerindeyken çalan telefon sesi beynimin suyunu akıtıyordu.
-Minaa.
-Ha?
-Kalk, okula geliyorsun hemen. Nedenini sormadan anlatayım, ingilizceci var ya o seni çağırıyor. Gitar çalman gerekiyormuş, yabancı bir parçaymış da.
-Sara, idare etsen beni, hala yorgunum.
-Toparlan ve okula gel, hemen.
Lanet okuyan okuya kalktım, yüzüm buz gibi soğuk suyla buluşuncaya dek ayakta uyumaya devam ediyordum. Üzerime hemen şort bluz ve uzun, ince bir hırka geçirdim. Suratımdaki yorgunluğa uygun dağınık bir saç, kıyamadığım gitarının çantasını sırtıma attım ve spor ayakkabılarımı giydim ve yola çıktım.
Kulaklıktan beş şarkı falan dinleyecek kadar yakın bir mesafeydi ve hızlıydım. Kartımı okutup içeri girdim, yine kocaman üniversitem ve ben. Merdivenleri hızla çıktım konservatuar bölümüne geçip müzik sınıfına girdim. Ekip hazır fakat ben hiçbirini tanımıyordum. Hoca geldiğim için teşekkür etti, oturttu bir sandalyeye ve diğerleriyle tanıştırdı.
Tanıştıkları hatta yakın arkadaş oldukları belliydi. Hocanın tanıttığı kişiler umrumda değildi diğerleri de pek umursar tip değillerdi zaten, ama biri vardı ki aman Allah' ım benden de umursamaz, benden de rahat!
-Ve Mina bu da Doruk.
İşte dikkatimi çeken son noktaydı. Neyse giriş yaptık ve Doruk bagetleri birbirine vurup bizi başlattı.
-Üçüncü deneme son, Mina, iyi misin? Üç kez yeniden başlattık, hala gruba senkronize olamadın.
-Hocam...
-Kızım sabahtan beri meşhur gitarcı diye seni bekliyoruz, geldin geleli üç kez aynı parçayı çalmaktan parmaklarım ezber yaptı. Yeter artık adam gibi çal şu gitarı.
Donakaldım, haklıydı ama altta kalamazdım.
- Hocam, ben bir solo başlasam?
-Seni dinliyoruz.
Kafamı toplamak için beynimi parçaladım ve bir kaç saniyenin ardından parmaklarımı bir kez tellerde sürükleyip şarkıya girdim.
İki buçuk saattir çalıyorduk ve müthiş bir provaydı, solo işe yaramıştı, bravo Mina, bravo bana.
-Aferim güzelim, iyiymişsin!
Gözlerimi devirerek hocaya döndüm.
-Gençler, beklediğinden çabuktu, tebrik ederim. Repertuarda değişiklik isterseniz aranızda en iyi tanıdığım Mina ile Doruk' a danışın. İyi günler!
Başımı çevirdim, hissettiğim gibi gözleri üzerimdeydi.
-Sana dedim!
-Biliyorum.
-Cevap vermek için ne bekliyorsun?
-Görüşürüz Doruk!
-Hey!.. Mina!..
Arkama bakmadan çıktım, kulaklığımı taktım ve yürümeye devam ettim. Eve gidip sandaviç hazırladım, okulu çok aksatmıştım. Mutfağı toparlayıp annemi aradım, farklı şehirlerde olmamız aklının bende kalmasına neden oluyordu, fakat yalnız yaşamak güzeldi. Sohbet ettikten sonra TV karşısında uyuya kaldım. Sabah telefonun sesiyle uyandım, Sara arıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAŞ BELASI (Askıda)
General FictionKatil bir yakışıklı ve bir güzel, fakat geleneğe aykırı. Saflıktan uzak, ruhu tehditkar bir güzel. -Seni istemiyorum. -Biliyorum. -Güzellik, neden defolmayı denemiyorsun hayatımdan? -Seviyorumdur belki. -Sen kimseyi sevemezsin ki!