Ev Arkadaşım SARA

66 5 7
                                    

100 olmamız şerefine yeni bölüm sizlerle.

Arabayı durdurdum direksiyona kafamı koyup bir süre düşündüm, tam bir aptaldım ve sanırım bu çocuğa takacaktım. İnip eve bir baktım Sara kapının önünde, noluyor diye yanına gittim ki kız ağlaya ağlaya sarıldı bana. Yine hiçbir şey demeden karşılık verdim ve biraz sakinleşince eve geçtik. Bir bardak alkollü içeceği önüne koydum, bir bardak da kendim aldım ve yanına oturdum, dolu dolu gözleri bendeydi.

-Mina

-Efendim hayatım?

-Babamla yine tartıştık, bana vurdu ben, ben çok kötüyüm hiçbir şey düşünmeden çıktım evden. Biraz dolandım durdum ama bir türlü kendime gelemiyorum, o alçak bu kadar ileri gitmemeliydi.

Zorla çıkan sesi sonunda yutkunmalara yenik düşüp kesildi ona sadece sarılabildim, uykuya daldı ağırlaşmış ve yorulmuş gözleriyle. Onu o eve tekrar göndermemeliydim, burada kalabilirdi, aslında gerçekten burada kalması için herhangi bir engel yoktu. Onu koltuğa uzandırıp doğruldum, içeceğimi kafama diktim ve Sara' nın üzerine battaniye örtüp odama geçtim, artık uyumalıydım.

Sabah bir uyandım metal müzik nasıl çalıyor, anlatamam, hayır beynimi şeyaptı yani. Bir şeyler mırlıdana mırıldana kalktım ama nasıl beynim, bir de baktım Sara mutfakta bedenini sallaya sallaya salata kesiyor, bir de müziğe nasıl kaptırmış "huhhuu" modunda. Tamam kız dün zor bir gün yaşadı ama ben öyle alttan alacak bir arkadaş değilim bebeğim diye girdim konuya, bu evin bir elemanıydı ve kuralları bilmeliydi, en azından bu söyleyeceklerimi kural sanmalıydı.

-Sara!
Dedim müziği kapatırken. Aslında severim müziğe aşığım, yedi yirmi dört ama bugün metal müzikle uyanacak bir kafada değildim Sara' m üzgünüm.
-Günaydın Mina.
Hay ben senin tatlılığına.
-Artık bu evde yaşayan biri olarak arada bir benim halimi hatrımı da yokla, dünden başım ağrıyordu, patlıyor valla.
-Ne bu evde yaşaması mankafa, altı üstü bir gece kaldık töbee.
-Haberin yok mu, artık burdasın. Kızım yeter, deli misin? Stres topuna döndün o evde, yakında saçların falan dökülecek ne bilim zaten okul birincisi değilizken iyice beter olacak derslerin falan. Yalnızım kal işte benle, sıkılınca kardeşi yanında olsun istiyor insan.

Sarıldı, tamam duygusal an ama beş saniye sonra kastı, bir baktım töbe dedim noluyor ki Sara beni itti.

-Sanırım bana fazla geldi, kurt gibi açım gel hadi.
-Tamam, ama önce üzerini değiştireyim, hazır olayım.
-Saçımı yıkadım.
-Banane!

Evden çıktık, ama var ya hava çok güzel hani bir denesem de gitmesek okula kaçsak bugün diye başladım düşünmeye. Neyse arabaya bindik taktım anahtarı o anda Sara açılmak üzere olan ağzımı terbiye etti sağolsun.

-Şu hoca bugün de ödevi almadan okuldan çıkarsa bu sene son senem napayim gider ablama yerleşir bi işe girer çalışırım.

Of Sara, hay patronu mendabur olasıca Sara, ne işi Sara, beynine Sara. Ne diyeyim şimdi kıza benim hiçbir şey umrunda değil sen de boşver mi, höd bencilliğin oscarı.

- Sen bilirsin, e madem öyle gecikmeyelim.

Okulda indik girdik derse, Doruk da yok. Hoca bir şeyler anlattı Sara da sürekli telefonda bir şeyler yazıyor birine. Herkes bir şeyle uğraşıyor ya bir benım işsiz, dersin bitmesine bir ben dakika falan kalmış ama nasıl sıkıldım baktım kaçış yok koydum kafayı uyudum. Ve bir uyandım nasıl uyuduysam sınıf bomboş en arkada biri var, tabi ki Doruk. Ayaklarını sıranın alt kısmına dayamış elinde telefon yine o umursamaz tavır. Bir iki öksürdüm kafasını kaldırdı bana baktı.

- Günaydın!
- Geç bir günaydın sanırım.
Dedim be tam olarak ona doğru döndüm.
- Saat 12.11, tek kaşını kaldırdı, öyle mi der gibi bir hali vardı.
- Sen, sevgilimi mi bekliyorsun.
Yooooo bebeğim yoo ben demedim, yani nasıl derim. Hay o gece yatarken planladığım ama sabah bulamadığım kıyafetin girdiği yerin dibi var ya yarıl sen ben geleyim. O ne öyle bi de sana yavşıym deseydim. Ahhh ah noldu bana böyle.
- Yok ya, uyuyordun bekledim, seninle konuşalım diye.
- Birşey mi konuşmamız gerekiyor?
Takmadiysa iyi zaten salağa bağladım uykusuzluktan bugünlerde.
- Şu olayı?
O değil de Sara nasıl beni bıraktı gitti, ben nasıl hayvanı gibi uyudum, bu kütük niye beni bekledi, kusura bakmasın ama konuşmak için olmadığı çok belli, korksam korkamam ondan daha sinsiyim hani oöldürmek için falan diye.

Baktım hala bekliyor aldım kafamın altına dayadığım çantayı kalktım. Onu beklemeden çıktım merdivende yanına geldi telefonunu cebine attı. Çıktık ışte kapıdan arabasını açtı ilerledi " seni takip ederim " dedim arabama atladım. Sakin bir mekana çekti, zaten çay bahçesinede ailem dışında pek bir isim yok. Mekana girdik oturduk alkolsüz birşeyler tercih etti benin için de kendisi için de.

Bu olayı kimseye anlatmamak üzere kapattık ve biz evet evet biz normal insanlara yakın bir şekilde sohbet ettik, tek başımıza da pek normal olmadığımızdan daha normali tuhaf olurdu gibi dimi?

Onunla ilk kez normal bir gün geçirmenin verdiği şeyle yani e birşeyle ışte uykuya daldım sıcacık yatağımda.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 29, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BAŞ BELASI (Askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin