"Kim Sunoo! Buradayım!"
Sunoo gözlerini sesin geldiği yöne çevirdikten sonra gidip gördüğü kişinin yanına oturdu. Sınıfta önünde oturan kahve saçlı çocukla buluşmuştu okuldan sonra. "Ah, doğru düzgün tanışamadık. Sim Jake ben, yaka kartımda yazıyor gerçi." dedi isim kartını düzeterek. Sunoo hafifçe gülümseyip kafasını salladı. "Memnun oldum."
"Direkt konuya gireyim, pek vaktim yok. Oturduğun sırada bir lanet olduğunu düşünüyorum. Sadece bir dönemde iki öğrencisini kaybetti. İlki Kang Taehyun. Zorbalık gördü, bir grup tarafından. Kim olduklarını bilen yok. Apar topar okulunu değiştirdi, arkasında da soru işaretli bıraktı. Sonra Yang Jungwon geldi ve o sıraya oturdu."
Sunoo gelen garsona bir şey istemediğini belirtip çantasını yanına koydu. Masanın altından telefonundan ses kaydını açtı. Masanın üstüne ters bir şekilde bırakıp içeceğinin pipetiyle oynayan Jake'e baktı. "Jungwon'a ne oldu?"
"Onun hikayesi daha üzücü. Geldiği ilk gün onunla konuştum. Ama sonraki gün, sonraki haftalar benimle asla konuşmadı. İlk günkü enerjisi yavaş yavaş soldu gözümün önünde. Konuşmalarımı cevaplamadı, içine kapanıp dışlandı. Bir gün nereye kaybolduğunu merak edip takip ettim. Köşeyi dönerken fark etti, gelmememi söyledi. Gidemedim ondan sonra.
Zaman geçtikçe, bedenen de zihnen de çöktüğünde anladım zorbalık gördüğünü. Ailevi veya ilişki sorunu olmadığını biliyordum. En sonunda, birkaç hafta önce intihar ettiğini öğrendik. İlk günkü konuşmamızda ikizi ve sevgilisi olduğunu öğrenmiştim. Çok iyiydi ilişkileri, onlar için üzülüyorum. Senin de kardeşin veya sevgilin varsa diye işte, ya da Jay..."
Jake'in sesi baştan sonra düzenli şekilde azalırken son cümlesinde neredeyse hiç duyulmayacaktı. Sunoo duymuştu ama ses kaydında çıktığını sanmıyordu. Ağlamamak için gözlerini kırpıştırdı. Kucağındaki ellerine bakıp kendini sıktı.
"Pekala," dedi. "Ortak yönleri mi vardı?"
"Aynen öyle. Fark ettim de, ikisinin de sevgilisi vardı. İkisiyle de ilk gün öğle arasında konuşup yemek yemiştim. Ah, beni pek sevmezler de sınıfta. Çenem düşük diye, arkadaş edinmek ve yalnız hissettirmemek istedim. Başkan Sunghoon ile çocukluk arkadaşıyım, sınıftan tek arkadaşım o sadece. Seninle olasılıklar yüzünden okulda konuşmadım. Bir de, ikisi de minnoş tiplerdi. Yani çok alakalı mı bilmiyorum ama sen de öylesin... Senin gibiler asla şikayet etmezler. Taehyun da Jungwon da kim veya kimler tarafından zorbalık gördüler bilmiyorum ama aynı kişiler olduğunu var sayıyorum. Tabii sadece kafamda kuruyor da olabilirim..."
"Ne yapmam lazım peki?"
"Jay sevgilin mi?"
Sunoo duraksadı bir anlığına. Kafasında hızlıca bir şeyleri sıraya oturtup "Evet." diye yanıtladı Jake'i. "Sevgilim."
"Dışarıya karşı pek yaşamanızı önermem. Ayrıca teneffüslerde ve özellikle öğle arasında o sırada oturmanı da istemem. Zaten sınıfımıza nakil gelenler olduğunu tüm okul biliyor ama o sırada senin oturduğunu bilmemeliler."
Sunoo telefonu çalınca kafasını sallayıp telefonunu masadan aldı. Jay arıyordu. Telefonu açıp "Çıkıyorum şimdi." diyerek kapattı. "Jay kapının önündeymiş." diye açıkladı, içeceğini yudumlayan Jake gidebileceğini söylerken. Sunoo da Jake de ayağa kalktığında Sunoo çantasını omzuna takıp "Ah," dedi. "Peki neden bana yardım ediyorsun?" Jake gülümseyip sağ işaret parmağını ağzına götürdü.
"Sır."
Sunoo kafeden çıkıp Jay'in yanına gittiğinde zorla gülen yüzü otomatik olarak düştü. Kardeşi aklının her yerinde gezerken gülmek zordu. "Kulaklığını verir misin?" diye sordu, Jay de kablolu kulaklığını uzattı.
Sunoo kafenin önünden uzaklaştıklarına emin olduğunda Jay'in kulaklığını kendi telefonuna taktı. Araması ile kesilen ses kaydını hazırlayıp kulaklığı Jay'in kulağına takmak için uzandı. Takmadan hemen önce "Benimle çıkar mısın?" diye sordu. Jay "Ne?" dediğinde Sunoo üzüntüyle karışık gülümseyip kulaklığı takarak kaydı başlattı.
Jay sadece sese odaklanmışken Sunoo onu evlerinin yakınındaki parka yönlendirip oturttu. Ses bittiğinde Jay kulaklığı çıkarıp "Sevgilim mi? Ne geçiyor aklından?" diye söylendi. Sevgilisinin kardeşiyle sevgili olmayacaktı tabii ki.
"Kim olduklarını öğrenmem için zorbalıklarına bulaşmam lazım."
"Kafayı mı yedin? Ne yaptıklarını tam olarak bilmiyoruz. Jungwon'un bedenini, yüzünü görmedin mi? Her yeri-"
Jay kendini frenleyip bakışlarını Sunoo'dan çekerek karşısındaki ağaca yönlendirdi. "Her yeri acı içindeydi."
Sunoo da derin bir nefes alıp gözünün önündeki sahneyi sildi. "Onun acılarını fark etmediğimiz için suçluyuz. Cezamı bu şekilde çekeceğim."
"İçime sinmiyor hiç."
"Sonucunda kim olduklarını öğreneceğiz. Aynı kişiler mi zorba, emin değilim, emin olduktan sonra intikamımızı alacağız."
"Gözümün önünden ayırmayacağım seni. Her şey hakkında beni bilgilendireceksin. Söz mü?"
"Söz, sevgilim." Sunoo son kelimeyi bastırarak ve ardından gülerek söylediğinde Jay de gülüp "Zor olacak." dedi.
Zor olsa da vazgeçmezlerdi gerçi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
a thousand stolen psychological experiences.﹕enhypen ✓
Fanfiction"Jungwon intihar etmiş duydunuz mu?" "Onun yerine Sunoo ve Jay adında birileri gelmiş." ▞▞▞▞▞▞▞▞▞▞▞▞ enhypen minific.