Merhaba ben Daizy. Daha yeni
taşınmış olmamıza rağmen erkek
arkadaşım Ryan sayesinde okulun
popisi olmuştum. Her okulda olduğu
gibi bizim de yemekhanede özel
(VIP) yerimiz vardı. Erkek arkadaşım
Ryan, pek sevdiğim söylenemezdi.
Ama onun bana taptığı kesindi.
Aslında yakışıklı bir çocuk, ama
benim hoşlandığım başka biri vardı.
Nick gerçekten ama gerçekten
taşındığımız andan itibaren okulda
gördüğüm en yakışıklı çocuktu. Her
ne kadar beni fark etmese de ben
ona bayılıyordum. Evet belki de Ryan
biraz kıskançtı. Ama sonuçta ben ona
bağlı değildim. Ailemden
bahsedeyim biraz:
Erkek kardeşim Marthin, annem
Martina ve ölen babam Alex. Babamı
severdim. Benim hep yanımdaydı.
Ama beni bırakıp gitti. Evet hayat
bazen düşündüğümüz kadar kolay
olmuyor. Ya kazanırsın ya da
kaybedersin, hepsi bu. Her şeyin bir
sonu vardır. Tıpkı babam gibi. O
dünyanın en tatlı babasıydı. Onu
kaybetmek evet beni çok üzdü. Ama
hayat devam ediyordu. Zaman
aktıkça gözlerimdeki rimeller de
akıyordu. Neyse bu güne geri
dönelim. Taşınalı bir ay oldu. Bir
ayda herşey acayip değişmişti. Ben
kardeşim ve özellikle annem. Hergün
okuldan sonra yemek masasına
oturup kardeşimin okul gününü
dinlerdik. Evet kardeşim çok
konuşan biriydi. Ama aynı zamanda
da komikti. Annemi de pek sevdiğim
söylenemezdi. Her şeyime
karışıyordu. Hayat benim hayatım,
benim hayatım benim kurallarım.
Ama anneme bunu anlatmakta
zorluk çekiyordum. Okul hayatımı ve
ilişkilerimi... Ondan saklıyordum.
Neyse bu gün sevgilim Ryan
yemekhanede yanıma geldi. Ve bana
onu sevip sevmediğimi sordu...
Normalde "Evet seni seviyorum"
derdim ama tam da yanımızda Nick
vardı. Ve büyük bir cesaretle "hayır"
dedim. Belki de hayatımın en kötü
kararıydı. Ama Nick' in onu
sevdiğimi bir şekilde anlaması