4

152 9 4
                                    

Melek(mommy): Ordunun dereleri aksa yukarı ak- ah bugün benim sıramdı demi .

Nasıl anlatabilirim ,nasıl söylerim çocuklarıma sizin bir kardeşiniz var diye.  Ben bile kendimi ikna edemiyorum.Galiba size en baştan anlatmalıyım. O zamanlar ikizlere hamileyim 8,5 aylıklar doğuma az kalmış. Ben o zamanlar Mardin'de kocişimle oturuyoruz. İstanbul’da ki şirkette yapılacak bir ihale vardı o zamanlar.Ozan mecbur oraya gitmesi gerekti. Bende havam değişir diye onunla gittim. Havaalanından çıktıktan sonra İstanbul trafiğine kalmıştık. Bende çok stres yapmıştım galiba, trafiğin ortasında suyum geldi. Nasıl o trafikten çıktık. Nasıl hastaneye gittik hiçbir fikrim yok. Hastane doğumhane derken ben doğurdum. Tabi kocamın ikiz olduklarını öğrendikten sora heyecandan bayılmasını saymazsak. Doğumdan sonra beni normal odaya aldılar bi saat sonra da Ozan ile beraber bir hemşire bebekleri getirdi. Ya da ben öyle zannetmiştim. Çünkü hemşirenin elinde sadece bir bebek vardı. Tabi ben ortalığı ayağı kaldırdım diğer bebem nerde diye. Hemşire ise çok rahat bir şekilde diğer bebeğin doğumdan sonra nefes almadığını, küveze konulmasına rağmen kalbinin atmadığını söyledi. O gün çok ağlamıştım Ozan'la beraber. Ozan bebeklerin ikiz doğduğunu aileme ve diğer çocuklarıma soylemememi istedi. Anlıyordum onuda supriz olsun diye cinsiyetine bile bakmamıştık zorunlu ultrasonlarda(böle bişi var mı bilmiyorum.)bile bebek bi taneydi. Herkes sadece bir bebek bekliyordu. Ölmüş bebeğimizin arkasından biz yıkılmışken hiçbişeyden  haberi olmayan ailemize nasıl söylerdik. Kardeşiniz öldü, torununuz öldü diye.

O zamanlar Ozan çok araştırdı bebeğimiz gerçekten doğumdamı öldü diye ama eli boş dönmüştü herseferinde. Bizde ne kadar ağır da olsa bunu ailemizden gizleyerek yaşamaya devam ettik. Ta ki Barlas elinde Aras'a çok benzeyen birisinin fotoğraflarıyla gelene kadar. İlk önce inanamamıştım gözlerime koskoca dünyada 7 milyon insan içinde illaki birbirine benzeyen iki insan olabilirdi tabi bu sadece kendimi kandırma biçimimdi zamanla unutamadığım ama zihnimin bir köşesinde bekleyen şüphe .

O an o çocuğun benim çocuğum olduğunu anlamıştım. Barlas onu anlattıkça, fotoğrafları geçtikçe bundan daha da emin oldum. O gün gözlerimizle Ozan'la anlaşmıştık. Çocukları yatağa gönderdikten sonra Ozan'la oturup onu (Ares'i) nasıl evimize getireceğimiz ve çocuklara nasıl açıklayacağımız hakkında konuşmuştuk.
Gel zaman git zaman Ozan onu araştırmıştı,ama ozel bir asker olduğundan hiçbirşey bulamamıştı.

Pars'ın ağzından...

Alarmımın iğrenç sesiyle uyanmadım tabiki. Kendinize ergen bir kardeş edindiğinizde otomatik olarak sizi uyandırıyor oldukça acımasız bir biçimde.

Ayaz suratıma bir kova suyu boşalttıktan sonra onunla biraz güreşmiş ve odamdan kovmuştum. Ilık bir duş alıp kahvaltıya indim. Hayır çıplak inmedim sakin olun. Kahvaltı anne ve babamın sesizliği ,Sarp'ın ayakta uyuması,(Barlas görevde), Aras'ın hala nasıl mide fesadı geçirmediğini anlamadığım iğrenç yemek kombinasyonları ve Ayazın sabah yaptığı şakadan anırması ile geçmişti.

Evden çıktıktan sonra şirkette sürdüm.
Şirkete geldikten sonra arabadan indim ve anahtarı valeye fırlattım, çok havalı bir şekilde içeri girdim takılıp düşmesem iyidir. Asansöre binip kendi odama çıktım.
Odama girip masama oturmam ile Jale'nin masama bir kahve ve dosya bırakması bir oldu .

Jale- Dün söylediğiniz üzere o çocuğu arattım. Ama bilgileri MİT'E bile oldukça gizli. Bulabildiklerim eskiden görev yaptığı yerden ve Barlas beyin anlattıkları kadar .

Ares 23 yaşında yetenekleriyle genç yaşına rağmen yüzbaşı olmuş bir asker , ilk görev yeri Ankara ,son görev yeri Şırnak. Şırnak'taki bir kampa gizlice girmiş ancak yakalandıktan sonra işkence gördüğü için konuşma yetisini kaybe-

AresHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin