Ufak bir gece sohbeti

328 29 37
                                    


Berk babasının yaptıklarına artık dayanamıyordu. Annesinden ayrılmış, Suzan Hanım ile birlikteyken ani bir kararla onu terk etmiş ve şimdi de gitgide Berk'ten uzaklaşıyordu. Berk Aybike ile konuşamıyordu, Aybike'nin sözleri onu teselli etmeye yetmiyordu. Doruk ise ayrılığa rağmen ilgili bir babaya sahipti, onu asla anlayamazdı. Hoş, Doruk onu anlamaya çalışmıyordu da. Annesi ise ayrılığın derdine düşmüş ve Berk'i gözü görmüyordu. Berk birileri tarafından anlaşılmak istiyordu ve okulun anonim sohbet grubuna bir mesaj attı kendini belli etmemek için.

Bağımsız: Hiç yalnız bırakıldınız mı? Zorla, istemeden? Hem de kendi babanız tarafından, kendi aileniz tarafından?

Seçtiği nickname ile gülümsedi. Bağımsızdı sanırım artık, istemeden, zorlanarak. Hemen bir cevap geldi. Bu saatte kimsenin göreceğini düşünmemişti.

Psikopat: Yalnızlık zaten zorlanarak elde edilen şeydir. Eğer senin de buna rızan varsa buna yalnızlık değil özgürlük denir.

Berk ne cevap vereceğini bilemedi, zaten cevapta alabileceğinden emin değildi. Ama onunla konuşacak birini bulmuştu.

Bağımsız: Peki yalnız mısın?

Psikopat: Yalnızım ama beni yalnız bırakabilecek tek kişi sevdiklerimdir. Babam olacak kişi ise sadece var ama yok olmasını istediğim biri. Özgürlüğümü vermesi için, ondan kurtulmak için her şeyi yapardım ama bu o kadar basit değil. 

Berk şaşkın bakışlarıyla baktı. Dertleşmek için girdiği platformda sanırım kendisi gibi birilerinin de içini dökmesine sebep olmuştu. Adını bile bilmediği, kendisine psikopat diyen bu insanı dinleyecek miydi kendisi acı çekerken? Eğer ikisi de acıyı biliyorsa, birbirlerini anlayabilecekse ve birbirlerini dinleyebilecekse evet her şeyi yapacaktı. İhtiyacı olan şeyi sevdiklerinde bulamamıştı madem, her yolu deneyecekti.

Delikanlı: Ben her şeye rağmen babama yakın olmak istiyorum. Her şeye rağmen... Kurtulmak istemek, babandan vazgeçmek bu kadar kolay mı?

Psikopat: Emin ol benim yaşadığım hayatı yaşayıp benim sahip olduğum babaya sahip olsaydın belki çoktan kaçıp gitmiştin bu şehirden, belki katil bile olmuş olabilirdin. O adam yaşamayı hak etmiyor. O adamın nefes aldığı bir dünya çok çirkin gözüküyor.

Berk sanki içindeki çatışmayı görür gibi oldu. Ne bu kadar masumdu Berk'in hisleri ne de bu kadar cani. Ama bu ikisi seçenek arasında gidip geliyordu. Hala ümit var mı, şu ana kadar sevmeyen birisi hala sevebilir mi? Ya da bir insan babasından, sevgisinden, ümidinden vazgeçebilir mi? Berk daha fazla okul grubunda bu kadar açık konuşmak istemedi. Sağ üst köşeden özel grup kur seçeneğine tıklayıp Psikopat ve Delikanlı'ya istek gönderdi. Diğerlerine açık olmayan, sadece üçünün olduğu bir grupta konuşmak istiyordu. İkisi de isteği kabul edince grupta konuşmaya devam ettiler.


ANONİM GRUP 1


Bağımsız: Birini tamamen silmek ya da birine bütün olan onca kötü şeye, onca görmezden gelinmeye rağmen tutunmak bu kadar kolay mı? Nasıl bu kadar kolay dile getirebiliyorsunuz? Nasıl hemen karar verebiliyorsunuz?

Psikopat: Neden kararsızsın? Bak, herkesin hayatı farklı, anlıyorum. Ama şu nettir. Biri seni ya seviyordur ya sevmiyor. Sen babanın seni sevip sevmediğini bilmiyor musun? Hadi diyelim ki seviyor. Bunu sana gösteriyor mu? Gösterilmeyen sevginin bir kıymeti var mı? 

Berk yutkundu. İçindeki karmaşa o kadar yoğundu ki. Kendisine hep aynı şeyi söyleyen, hep buna inandırmaya çalışan Berk artık son zamanlarda sorgulamaya başlamıştı. Önceden hep her babanın evladını sevdiğini, sadece gösteremediğini düşünürdü. Ama şimdi diyordu ki seviyorsa niye göstermesin? Ben o kadar çabalarken onlar neden çabalamıyor? Bana göstermediği sevginin ne önemi var? Ben neden acı çekmek zorundayım?

Delikanlı: Çabalamak gerekebilir, bazen her şeyin kötü olduğu, zor olduğu, çıkmaz olduğu bir dönem vardır. Biraz çabayla bu ilişkiyi düzeltebiliriz, o sevgiyi kazanabiliriz.

Psikopat: Sevgi çabayla kazanılan bir şey değildir! Suçlu olmadığın halde, masum olan, evlat olan, seven sen olduğun halde neden seni sevmeyen biri için çabalayasın ki? Onlar çabalasın. Şurada hepiniz liseli çocuklarsınız. Karşınızdakiler aklı başında yetişkinler. Artık sevgi göstermeyi, sevmeyi öğrenmiş olmaları gerekir ve sizleri de sevmeleri gerekir. Eğer bu yaşa kadar bunu öğrenemediyse de böylelerine insan denmez, etraflarına zarar vermekten başka bir şey gelmez ellerinden.

Bağımsız: Birileri için çabalamanın nesi var? Her şeyi yetişkin diye onlardan beklememiz gerekmez. Değil mi?

Berk sorduğu sorudan emin değildi. Bu ufak sohbet odasında yaptığı konuşmanın kendisini bu kadar etkileyeceğini de hiç tahmin etmemişti. Ama babası buradaki tanımlara hiç uymuyordu ki... Sanırım burada şu an herkes kendi derdini anlatıyor, kendi öfkesini kusuyordu kendi gibi. Birbirlerini teselli edebilmek için biraz daha detay vermeleri gerekiyordu. Babalarının nasıl biri olduğundan bahsetmeleri, ne yaşadıklarından bahsetmeleri, başlarına gelen olaylardan bahsetmeleri ve tavsiye istemeleri gerekiyordu. Berk gözünden bir damla yaşın akmasına izin verdi. Bu iyi gelmişti. Sanırım diğerleri de yavaş yavaş farkına varacaktı, bugün sadece ağlamaktan kaçıp içlerine sustuklarını döktükleri gündü. Eğer bu sohbetin başka bir gün devamı olursa kendilerini biraz daha açmaları gerekecekti. Berk bunun farkına vardığına derin bir nefes aldı ve kendi gibi yaralı olduğunu fark ettiği bu iki gencin içlerini dökmesine izin verdi.

Psikopat: Herkes için çabalanmaz. Hak eden insanlar için çabalamak gerekir. Hak etmeyen biri için attığın en küçük adım bile israftır. 

Psikopat'ın bu sözlerinden sonra sohbet odasına bir sessizlik çökmüş ve konuşma orada bitmişti. Berk adını, yaşını, yüzünü bile bilmediği, sadece okuldan iki öğrenci olduğunu bildiği bu iki kişinin aslında Tolga ve Kaan olduğunu öğrenseydi bu konuşma yine gerçekleşir miydi acaba? Bu üçlünün birbirleriyle, çevresiyle ve aileleriyle ilişkisi nasıl gelişecek merak konusu olmasıyla birlikte birbirlerine fark etmeden yaklaştıklarının ve hayatlarına dahil olduklarının farkına varmaları ne kadar sürer bilinmez bir gerçek...



Bir Derdim VarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin