dance in the clup •taekook• |oneshot|

1/1

Hepinize merhaba bebekolarımmm🥺 Tek bölümlük hikayeme hoş geldiniz 😋
Bu kitaba gerçekten çok uğraştım🤕Medyadaki playlisti ben yaptım ve okuduğunuz sahnelere özel şarkılar koydum. Yani normal hızla okursanız müzikler hemen hemen doğru yerde girecek ve ortamın havası daha yoğun olacak. Sadece sonda şarkı biraz erken bitebilir o da problem yaratmıyor. Umarım bu küçük hikayeyi sever ve desteklersiniz☺️ 6.5k yazdım umarım beğenirsnizzz😻 İyi okumalar dileyerektennnn sizleri dance in the clup'la baş başa bırakıyorum🤗🍒

•••

🗓14 Ekim Cuma 17.25 - 4 O'Clock NightClub📍

Her hafta klasiği olarak, bugün de patronum ve aynı zamanda çok yakın dostum olan Hoseok'la tartışıyorduk. Her hafta benden sahibi olduğu kulüpte yeni gösteriler yapmamı ve müşteri çekmemi istiyordu fakat ben bu işi tamamen ticarete dökmek istemiyordum. Dans benim için bir tutkuydu, zorunluluk olmamalıydı. Çünkü ben bana zorunlu olarak yaptırılan bir işten sıkılırdım, biliyorum kendimi.

Rahat hissedeyim diye kulübün içinde kendime özel olarak cam mekan yaptırmış, insanlardan uzak, tamamen konsantre bir şekilde dans ediyordum. İnsanlarla teması sevmiyordum. Bana bakan gözleri görmek istemiyordum. Ben sadece tutkuyla dans ediyordum ve bu, bana iyi gelen şeydi. Samimiyete girmeye gerek yoktu bu yüzden de hep kaçmıştım. En sonunda da daha rahat hissedeyim diye cam bir alan yaptırmıştım. Cam mekan işi insanların ilgisini çekmişti. Ortam daha hoş daha dikkat çekiciydi.

Renkli ışıkların aydınlattığı cam bir odada bedeniyle görsel şölen yaratan bir insan.

"Tamam o zaman Kook, şöyle yapalım." dedi Hoseok ve mekandaki cam alana doğru yürürken konuştu, "Akrobasi gösterilerine hayır demiyorsun hatta hoşuna gidiyor, yanlış mıyım ?" Sorusunu yönelttikten sonra arkasına döndü ve onay almak için bana baktı.

"Haklısın hyung." dedim sadece. Yine bir şeyler isteyecekti biliyordum.

"Haftada sadece bir gün bu cam odayı kaldıracağız.." dedi ve arkasına dönüp bana bakarak muzip bir şekilde güldü, "O günlerde de aerial silk gösterisi yapacaksın." (bilmeyenler biraz görsellerine ve şovlarına baksa çok iyi olur hayal edebilmeniz açısından)

Hey, orada dur. İşte şimdi, işte şimdi can alıcı noktamdan vurulmuştum.

"Siktir, ciddi misin sen ?" Şaşkınlığım sesime de yansımış bir şekilde konuşmuş ve Hoseok'un yanına adımlamaya başlamıştım.

"Bu fikri seveceğinden adım kadar emindim dostum. Biliyorum bu senin dalın. Birkaç haftadır bir yenilik düşünüyordum ve böyle bir gösteri aklıma geldi. Eh, patronu olduğun kulüp şehrin en iyisi olunca zirvede kalmak için de uğraşman gerekiyor." dedi havalı bir edayla ve devam etti, "Bu eminim insanların ilgisini çekecek."

"Sen gerçekten ne yapacağını iyi biliyorsun. Ama şöyle bir şey var ki ben uzun süredir yapmıyorum." dedim ve en son ne zaman yaptığımı düşünmeye başladım. Uzun bir süre akrobasi alanında eğitim görmüştüm ve seçtiğim dal da buydu. Sadece biraz pratik gerekiyordu bilgilerimi tazelemek için.

"Rahat ol, mekan düzenlemesi zaten biraz zaman alacak. Her hafta o cam odayı kaldıracağımız için düzeni değiştirip daha kolay bir sistem yapmamız gerekecek. Haftaya cuma günü ilk performansını gerçekleştireceksin, ona göre ayarla kendini." dedi ve cam odanın etrafında adımlamaya başladı yeni düzeni ayarlamak için.

Bu gece yine aynı şekilde cam mekanda dans edecek ve haftaya bugün ilk gösterimi sergileyecektim. Bu alana o kadar bağlıydım ki şu an beni heyecanlandırmıştı. Sanki o hamağın üzerindeyken müzikle bütünleşiyor; havada attığım taklalar, esneyen bedenim, kıvrılan uzuvlarım duygularımı tek tek açığa çıkarıyordu. Buydu. Benim müzik ve dans anlayışım buydu. İçimdeki neyse hareketlerimle dışarı yansıtırdım. Bir süre boyunca bale de yapmıştım ve bu bana duygularımı hareketlerimle açığa çıkartmayı öğretmişti. Vücudumu kullanırken diğer her yerimi kapatır sadece anı yaşamaya odaklanırdım. Müziği bile kulaklarım duymazdı, bedenim hissederdi. Gözlerim ise kapalı, gördüğüm karanlıkta hayal ederdim kendimi, o karanlıkta bulurdum duygularımı. Ne kadar tutkulu olabilirse bir dans, benimkisi o kadar tutkuluydu.