İnsanların aç bakışlar ile göz gezdirdiği beden kuğu misali kapıdan içeri süzülmüştü. Sert bakan gözleri ortamı taramış ve saniyeler içinde orada bulunan insanları analiz etmişti. Çoğu ayyaştı. Sarhoştu. Yada uyuşturucu almıştı.
Bazıları ise geceyi geçirecek birini arıyordu. Saat öğle zamanlarında olmasına rağmen.
Yüzündeki siyah maskeyi düzeltmiş ve barmene yaklaşmaya başlamıştı. Barmen tam içkiyi soracak iken sağ bileğini açıp dövmeyi göstermişti. Barmen saniyesinde sessizleşip ona arkadaki kumarhane girişini göstermişti.
"Oradaki korumaya dövmenizi gösterin, kapıyı açacaklardır efendim."
Sesini çıkarmadan hemen oraya yönelmişti. Şuan akşam tıkanıklığı yoktu bu nedenle normalde çalan hareketli müziklerin aksine biraz daha slow tonlu bir müzik çalıyordu.
Burası ekibin en küçük ve en az bilinen buluşma yeriydi. Sadece görevliler buraya gelebilirdi.
Felix rütbesi yüksek kişilerdendi. Saha ajanı olarak geçiyordu rütbesi. Normalde saha ajanı olmak için güven zor kazanılırdı. Çünkü tamamen ekipten ayrı yaşayan, buluşmalara bile online katılan kişilerdi bunlar.
Bu nedenle sadakatini kanıtlamış en az yirmi yıllık görev yapmış kişiler saha ajanı olabilirdi. Felix ise bir yılda bu rütbeye ulaşmış en genç kişiydi ve tekti.
Barmenin dediği gibi korumaya dövmesini göstermiş ve kumarhane girişi yanlarında bulunan perdelerden birini aralamıştı. Duvar kağıdı gibi görünen bir kapıyı açıp ona giriş izni vermişti.
Korumanın önünde eğilmesini pek takmadan nerdivenleri inmeye başlamıştı.
Her aşağı bir adım attığında sesler sanki dahada yoğunlaşıyordu.
Sonunda aşağıya varınca içeri girip yine analiz etmeye başladı. Tahmini 60 ila 80 arası insan vardı. Çoğunluğu yani yüzde yetmişi olacak olayları bildiren ve görev dağılımlarını ayarlayan bilgisayar başında iş yapanlardı. Geri kalanlar ise görevi gerçekleştiren kişiler.
Hâlâ etrafi süzerken yanına kaslı, uzun, sarı saçlarını kazıtmış, kavruk tenli bir adam yaklaştı. Arkasındada bir iki kişi daha vardı.
"Sanırım yeni biri katıldı aramıza gençler!"
Bu dediğiyle dikkatlerin çoğunu kendinde toplamıştı. Bakışları karşındaki kişiyi eziklemek ister gibiydi. Bilemezdi eziklediği kişinin üstü olduğunu.
"Bak velet. Bu cılız bedenle buraya nasıl geldin bilmiyorum ama ayağını denk alsan yeridir. Burada kurucular var ve ekibe yeni gelen biri olarak bizi utandırmanı istemeyiz."
Dediğinde arkasındakiler ve etraftaki çoğu kişi gülmeye başlamıştı. O an kapı açılmış ve içeri Bay Ohn girmişti.
"Ne oluyorda hepiniz gülüşüyorsunuz?"
Bu ses ile çoğunluk susmuş ve o adama odaklanmıştı.
"Yeni gelen biri var efendim. Onunla konuşuyorduk."
"İyide ekibe yeni biri gelmeyecekti..."
Derken gözleri Felix ile buluşmuştu. Bir anda donup kalakaldı. Ani sinirle bir çılgınlık yapmazdı umarım bu genç.
"Ben- Felix. Erken geldin daha geç gelirsin sanmıştım. Bu şey için üzgünüm."
"Sıkıntı yok Bay Ohn. Sadece şu belgeyi verin ve işimi anlatın yeter."
Sarı saçlı adam ismini duyunca diğerleri gibi ona bakmaya başladı. Ne yani, herkesin hayalet gibi dediği o canice öldürülen cesetlerin artisti olan herif minyon bir vücutla insanları mı titretiyordu.
"Hah güzel şaka. Bu herifin o olduğuna kim inanı-"
Demeye kalmadan kafasına üç kurşun yemişti. Felix silahı tuttuğu elini yüzüne yaklaştırıp maskesini çıkardı.
"Fazla konuşmak insana zarardır. Bak artık kafan delik. İnsan sikini bile sokar artık kafana."
Ardından kafasını kaldırıp etrafındaki diğerlerine baktı. Hepsi birer bok sürüsüydü. Yeni biri gelmiş olsa ne yazar, üstleri olan biri gelmiş olsa ne yazar. Işığı gören sinek gibi ona yaklaşıp sonrada camdan dışarı çıkmaya çalışan bir avuç aptallardı. Kötü bakışlarını insanlara dolandırdı ve ardından Bay Ohn'un geldiği odaya giriş yaptı. Çok geçmeden Bay Ohn'da peşinden odaya girmişti.
Masaya oturup dosyaları çıkarırken Felix'e söylenmeye başladı.
"O iyi bir adamımızdı. Seninle uğraşıp zarar göreceği belli bir herifte olsa tahminimden hızlı öldü."
"Lütfen beni neden buraya çağırdığınızdan bahsedin."
Bay Ohn elindeki dosyayı açtı ve ona doğru uzattı. Dosyada bazı ceset fotoğrafları ve o cesetlerin kimlik bilgileri falan yazılıydı. Tabi dikkat çeken hepsinin bileğindeki dövmeyi görünce az çok olayları kavramaya başlamıştı.
"Gördüğün üzere bunlar Kore de görev yapan çalışanlarımızdan. Yedi ay önce bir adamımız öldükten sonra tek tek başkalarıda ölmeye başladı. Bu ilk ölen kişi Jeon Gyeongha, bir üniversiteye uyuşturucu satıcılarını bulmak için kimlik değiştirerek gitmişti. Bir gün onunla iletişimimiz kesildi, bir kaç günün ardından cesedini bulduk. Tecavüz edilmiş ve tüm vücuduna dikenli ve elektirikli olan teller sarılmıştı. Çoğu organını almıştılar. Suya atmışlar, ceset su yüzüne çıkınca birileri fark edip polisi aramış. Bunu öğrenir öğrenmez araya girdik. Bu olayın ardından yedi ay boyunca aynı şekilde hep bir adamımızı ölü buluyoruz."
Bir nefes almış ve ardından masanın altından bir kutu çıkarmıştı.
"Kim Yongbok. Bu kimlikle o üniversiteye gideceksin. Tüm insanları analiz edil notlar alacak ve her hafta sonu bize bildireceksin. Kim Yongbok kişiliği, sakin, saf, tatlı, arkadaş canlısı, enejik biri. Saçlarını canlı bir renge boya ve elinden geldiğince herkesle tanışmaya çalış. Mimarlık bölümüne kayıdını yaptık."
Ardından kutuyu açmış ve eşyaları göstermişti.
"Mikro takip çipi, hologramlı saat, sana sorularda ve daha başka şeylerde yardım edecek elektronik lensler, mikro dinleme cihazı, silahlar ve vücudunda saklayabileceğin, tarama cihazlarının algılayamayacağı şekilde tasarlanan silahlar."
Onları önüne koymuş ve kimliği, öğrenci kartını, her türlü aracın ehliyet belgeleri, pasaportlar ve diğer gerekli şeyler.
Seoul, Gangnam'da bir yerde okula gidecek, oraya yakın bir apartmanda kalacakmış. Ayrıca önemli bir şey olduğunda o bölgede çalışan Fbi ajanlarının adları ve kim olduklarının yazdığı bir belgede vardı.
Anlaşılan ciddi bir sorunları vardı ve bunun çözülmesi için ona güveniyorlardı.
••••
Saniyelik ilham ve BAMM
Kitap konusunu oluşturdum amina
Nasil iyi mi?
-Eis
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Door, The Room •Hyunlix•
Fanfic"Ellerin üstümde, unuttur bana kötü anı ve hisleri. Yaralarımı sarsın teninin sıcaklığı, belki bulabilirsin içimdeki mutluluk kırıntılarını."
