Strawberry Shortcake -Fem!Soukoku-

rose quartz

yaz aylarında, yazlık bir yerde özellikle akşamüstüyken dışarıda sevgilileri ile yürüyen ya da bisiklet süren gençler görmek gayet doğaldır.

biri kızıl diğeri bandajlı olan iki kızı bir pastane önünde ne yiyeceklerine karar veremezken görmekte elbette garipsenecek bir durum değildi.

kızıl kız elindeki poşette plastik bardaklar ve şarap şişesi taşırken bandajlı kız pastane camından pastalara, kurabiyelere bakıyordu.

"çikolatalı alalım işte." dedi chuuya "niye uğraşıyoruz ki?"

"çilekli istiyorum ben ama." dedi dazai "Nikolai ve ben çilekli seviyoruz."

chuuya iç çekti "tamam, çilekli al o zaman. ne sevdiğini biliyorsan onca saat pastaları izlemenin amacı neydi?"

"çünkü seni böyle bekletmek hoşuma gidiyor, sinirlenip kızarıyorsun."

Chuuya, kız arkadaşının kafasına poşetten şişeyi alıp geçirmemek için zor durdu. bunu yapmak yerine onu pastaneye girerken seyretmekle yetindi.

dazai elinde iki poşetle çıktıktan sonra chuuya şarap şişesi ve bardakların olduğu poşeti bisiklet sepetine koydu, dazaiyse sigma için aldığı kurabiyeleri sepete koyup pastayı kenara astı. beraber sahile kadar sessizce bisiklet sürdüler.

sahile ulaştıklarında bisikletten inerek tekrar poşetleri aldılar. bisikletlerini her zamanki demire kilitlediler. dazai enerjik bir şekilde arkadaşlarının yanına koştu ve onların halihazırda serdiği piknik örtüsüne kendini attı. chuuya ise peşinden sakin bir şekilde gelerek yanlarına oturdu. selamlaştılar.

chuuya beklemeden plastik bardakları ve şarap şişesini çıkardı. herkes için
bardaklara şarap doldurdu. fyodor hariç, o kendisi için daima vodka getirirdi.

dazai de o sırada pastayı ve kurabiyeyi çıkardı, sonra herkese çatallarını verdi.

"bu küçük pasta için kadından 5 çatal istediğimde bana garip garip baktı." dedi dazai, nikolai güldü. o her şeye gülerdi zaten.

fyodor bağdaş kurmuş otururken sigma ve nikolai ona resmen yapışık duruyordu. fyodor vodkasını içmek yerine kız arkadaşlarının saçını okşuyor ve denizi izliyordu.

dazai onlara baktı, kıskanıp chuuyaya sırnaştı. chuuya ona tek koluyla sarıldı. dazai kız arkadaşını izlemeye başladı.

alkole dayanıklı olmadığı için şimdiden kızarmış yanakları, kızıl saçları, mavi gözleri, o mesafeden aldığı lavanta kokusu... batan güneş eşliğinde sevgilisi cidden harika gözüküyordu.

o sırada nikolai fyodorun ağzına pasta tıkıyordu, sigmaysa kurabiyeleri yiyordu. aralarında pek bir sohbet dönmüyordu.

onlar için günün en güzel kısmı beraber geçirdikleri bu zamandı. bazen gelir sadece oturup denizi izlerler bazense böyle bir şeyler yiyip içerlerdi. bazen sohbetleri koyu olurdu bazense sadece susarlardı.

yavaş yavaş hepsi sarhoş olmaya başlayınca, çeneleri de açılmaya başlamıştı. yani daha çok dazai bir şeyler anlatıyor ve diğerleri dinliyordu. bu sefer ona dalıp gitmiş kişi chuuyaydı.

dazai daima aptal aptal konulardan konuşurdu ve asla susmazdı, chuuya saçmalıklarına ve onları görmezden gelmeye artık alışmıştı. bu sefer de onu dinlemek yerine dudaklarına bakıyordu. bulaşmış kremayı silip silmemek konusunda kararsızdı.

"heyy chuuyaaa! beni dinlemiyor musun ya sen? bu anlattığım çok önemliydi! chuuyaaa chuuuuyaaaaaa! chuu-"

sonunda kararını verdiğinde onu öptü. dazai ani olduğu için şaşırsa da çaktırmadı.

chuuya çekildi, sarhoş kafayla kurabileceği en düzgün cümleyi kurarak "krema bulaşmıştı." dedi. "ayrıca çileğin dudaklarında bıraktığı tadı beğendim."

dazai kızardı. utandığı gerçeğini örtmek için tekrar saçmalamaya başladı. "yani sadece bunun için öptün beni!" dedi dramatik bir şekilde. "beni öpmen için bir sebebe ihtiyacın olduğunu bilmiyordum."

chuuya yine öptü.

"bu sefer susturmak içindi." dedi

"sana olan aşkımı beni susturmak için kullanıyorsun! bu hiç hoş değil aşkım. seni kınıyorum."

"sadece kapa şu çeneni ve aptal pastanı yemeye devam et."

"dudaklarımda bıraktığı tadı sevdiğini söylediğinde pastayı beğendiğini düşünmüştüm, şimdi bu pastaya aptal demen çok kaba. ayrıca beni tekrar öpmeni istiyorum. dediğini yaparsam yine öper misin?"

"belki."

"kesin bir cevap ver!"

"tamam, öpeceğim."

böylece dazai susup pastasını yemeye devam etti ve istediğini aldı.