Bir fincandaki kahve gibidir hayat. Bazen tatlı bazen değildir. Önemli olan kahvenin tadı değil zaten, onu kiminle içtiğinizdir.
İnsan; Geçmişin hasretçisi, geleceğin özlemcisi, yaşadığı anın şikayetçisidir.
Ayrıldıktan kısa bir süre sonra başladığı yeni ilişkisinin temelleri senin elini tuttuğu günlerde atıldı.. Sen, seni çok sevdiğine inanırken.
Beni aşkın yağmur olup yağdığı, zamanın aşka kurulduğu, aşkın zekât olarak verildiği coğrafyalara götürsünler istiyorum.
Yıllar sonraya yazılmış bir mektup gözlerin. Zarfı dalgınlıkla kapanmış ve bana hiç açılmayacak.
Bütün bi geceyi uykusuz geçirmene sebep olan şeyleri bir nefeste anlatamazsın. Önce içine atarsın, sonra susarsın.
Hani zorlasan diyorum biraz.. soran olursa şayet; zorla güzellik olmadı deriz, sebebimiz olur en azından ayrılığa.
Gelişi güzel ayrılıklardı benimki.. ben hiç senin kadar esaslı, gitmedim senden.
Bazen iyiyim dediğinde daha fazla soru sormaması gerektiğini anlayan insanlara da ihtiyaç duyarsın.
Hayatımdaki bütün gölgelere ve bütün karanlıklara teşekkür ederim; onların sayesindedir ki ışığı şimdi eskisinden çok daha fazla seviyorum.
Bir kadın söyleyecek çok şeyi olduğu halde susuyorsa suskunluğu bazen sağır edici olabilir.
Sensizliğe yenilmek, sana yenilmekten zor olsada.. Ardımda bir sürü "belki"ler bırakarak, seni içimden terk ediyorum.
Gerçek şu ki; Hayallerimizde ki insanların hayallerinde ki insanlar değiliz!
Benim devrimini gerçekleştiremediğim, emperyalist kalbinde, kaç faşist pezevenk şimdi, yönetime el koyuyor?
Gönlümün meclisinde herkes konuşsun istemem, kimse müdahale etmesin aşka. Yer gök şahidimdir ki siyasi görüşüm yoktur senden başka.
Alt yapısı olmayan bir şehir gibiyim.. Ne zaman hüzünlensem gözlerimi su basıyor. Ve ne zaman seni düşünsem, kalbimin trafiği aksıyor.
Seni unutma fikri bile, sana kavuşma umuduna bağlanıyor içimde. Senden kaçış varsa bile kurtuluş yok.
İnsan ayrıldıktan sonra kendini alkole vereceğine sodaya verse çok daha faydalı olur. Neticede sorun unutmak falan değil, hazmetmek.
Ben, senin için 'belkiydim'. Sen benim için 'keşke'. 'Belki' seviyordur diye 'Keşke'lerim ısrarcı bu gece.
Her seni kaybedişimde, bir duble rakıdaydı avuntular, yada kavun kokusu teninde, mezeye dönüşen sevişmelerimizdi..
Zor mudur gözlere bakarken aşkı görmek? Yoksa sadece aşk mıdır gözlerdeki tek gerçek?
Bazen önemli olmamalı gidecek olan yada gelmeyen. Çünkü bazen, başlaman gerekir her şeye yeniden.
Ekmeğime hoşçakal sürdün ya sen, ben şimdi 'aşk' karınla; sana, ne şiirler yazarım.
Şimdi benim son diye bitirdiğime, kim bilir kimler ilk diye başlayacak.
Tamam mesafeler aşka engel değildir ama, Ben burada ağlasam onun yanakları ıslanır mı orada?
Yalnızca yağmur yağdığında seviyorum bu şehrin insanlarını; Herkesin yüzü ıslak, başları eğik, herkes benim hep olduğum gibi..
Rüzgar ateş için neyse, ayrılık da aşk için odur; küçük bir aşkı söndürür, büyük bir aşkı daha da güçlendirir.
Aşkın "başüstü" başlayıp "belaltı" olarak devam ettiği ve ardından "Ayaklaraltına" alındığı zamanlardayız!
Kaçınız, çırılçıplak bedenler karşısında yalnızca gözlere baktınız. Sorsalar, güya hepiniz aşıktınız.
İnsan geride bıraktıklarını özler, elinin altındakilerden sıkılır, ulaşamadıklarına tutulur ve ulaşılmaz olan hep aşk olur!