Ben Mavi.
Hayatımın büyük bölümünde bürokrasinin farklı isimler verdiği ama sizin yetimhane olarak bildiğiniz bir binada yaşadım. Yani doğduğum günden on sekiz yaşıma kadar. Doğumum sırasında ölmüş annem. Evlilik dışı bir ilişkinin mahsulüymüşüm. Ben doğmadan yetimhaneye kaydım yapılmış bu nedenle annemle beni ölümün ayırdığını zannetmiyorum. Kayıtlarda babama ait bilgiler varmış ama ben hiç merak etmedim, bilmemi istiyor olsa yanımda olurdu.
Bütün bunları Mürüvvet annemden öğrendim. Kendimi bildim bileli yanımda o vardı. Güzide kurumumuzun hiyerarşik düzeninde adına çocuk eğiticisi deniyordu ama benim için anneydi. Kurumun müdürüyle evli iki çocuk annesiydi. Daha doğrusu kocaman bir bina dolusu artı iki çocuk annesiydi.
Şu anda çalıştığım işi de bana Mürüvvet annem bulmuştu yani kocası buldu desek daha doğru olur sanırım. Bir malikânede genç yaşında karısını kanserden kaybetmiş bir iş adamının kızlarına bakıyordum. Bakmak derken düzen tertipleriyle ilgileniyordum, derslerine yardımcı oluyordum, ablalık yapıyordum kısacası. Mustafa bey kırk yaşında çok babacan bir adamdı neredeyse dört yıldır yanlarında yatılı olarak çalışıyordum. Beni de kendi kızlarından ayırt etmezdi. Kendisine ağabey diye seslenmemde ısrarcıydı ama ben mesafeyi koruma konusunda ısrarcıydım samimiyet arttığında beklenti de büyüyordu beklentiler karşılanmadığında da hayal kırıklığı kaçınılmaz oluyordu. Bu da yetimhanenin bana kattıklarındandı.
Geniş bir aile Karadeniz kökenli hali vakti yerinde bir aileler. Epey varlıklı, güçlü bağlantıları olan, akrabaları arasında siyasette yer edinmiş milletvekili dahi vardı. Evin büyük hanımı Bergüzar hanım evin idaresini sağlayan baskın karakterli oldukça da katı bir kadındır. İstanbul'un soylu ailelerinden birine mensup olduğunu ilk geldiğim zamanlar duymuştum. Teklifsiz senli benli konuşmalara, saygı çizgisinden çıkmaya tahammülü yoktur. Birebir ben de bunu tecrübe etmiştim yıllar içinde pek çok defa. Bergüzar hanım kocasının da Mustafa beyin de benimle samimiyet kurmasından hiç hoşlanmaz. Kızlarla da mesafeme onun yanında çok dikkat ederim. Aslında kötü bir kadın değildi düşünceli biriydi ama ömrü yetimhanede geçmiş kurallara alışık biri için dahi katı biriydi, Seza ve Feza dışında kimseye esnek toleranslı davrandığını görmedim.
En iyiler arasında sayılan bir vakıf üniversitesinde son yılımdayım işletme okuyorum. Birkaç aya mezun olacağım için planlarıma hız vermeye çalışıyorum ama piyasadaki durgunluktan dolayı Mustafa bey beni acele etmemem konusunda uyarıyor. Kızlarla olmayı ilgilenmeyi seviyorum ama artık bu evde miadımın dolduğunun da farkındayım.
Burada çalıştığım sürede iyi birikim yapmıştım. Aile, çalışanlarından sadakat beklediği için maaşları da bir hayli dolgundu kuru kuruya sadakat olmuyordu. Üç aya bir çift maaş, her bayram için bir maaş kadar ikramiye maaş dediğim de asgari ücretin iki katından fazla...
Hatta arada cebime sanki babammış gibi okul harçlığı sıkıştırır Mustafa bey. Okul giderlerim, giyimim ve kişisel ihtiyaçlarım dışında hemen hemen hiç masrafım yoktu. Birikimimle orta halli bir semtte bir artı bir daire almama yardımcı olmuştu Mustafa Bey. Tabi o zamanlar gayrimenkul fiyatları bu kadar uçmamıştı, ortalama gelire sahip insanların ev hayali kurabildikleri zamanlardı.Bugün öğleden sonra dersim olmadığı için evdeydim. Aslında Berk ona gitmemiz gerektiği konusunda ısrar etmişti ama içimden gelmediği için eve geldim. Kızları beklerken de finallere şimdiden hazırlık yapıyordum geçen hafta vizeler bitmişti hala açıklanmayan birkaç notum vardı ama şimdiden finalleri düşünmeye başlamıştım. Kızlar gelmek üzere olduğundan masamdan kalktım havuz manzaralı odamdan ayrıldım. Müştemilattan çıktığımda giriş yapan aracı gördüm. Gerçekten mükemmel zamanlamaydı. Kızların şoförü, aynı zamanda bu evin emektarlarındandı, Bergüzar hanımın da bu evdeki sağ koluydu. Ona el sallayıp içeri girdim. Sert bir duruşu vardı ama pamuk gibi kalbi vardı Ahmet amcanın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVİ GÜNLÜĞÜ
Romance"Endişelenmene gerek yok uzun zaman yemek yiyemedim bu kargaşadan, birazdan düzelir" beni duymuyor gibiydi yemeğime devam ettim bir yudum kolamdan aldım "Önlem almış mıydın? Bendeki de soru neden alasın ki, ilkti" deliriyordu sanırım ne dediğini de...