"Hoşgeldiin" dedim gülümseyerek.
"Hoş bulduk." dedikten sonra "Çok güzel olmuşsun bugün." dedi.
"Her zamanki halim." dedim.
"Vay ego gökyüzü. Eylül'den beklenmedik hareketler." dedi gülerek.
"Yok öyle değil. Yani hep giydiklerim demek istedim." sonra yere bakıp "Gidelim mi?" dedim.
Anneme gideceğimizi söyledikten sonra en yakın arkadaşım Ela'yı evinden almaya gittik. Ela benim 3. sınıftan beri en yakın arkadaşım. Sırdaşım. Terapistim... Kahverengi gözleri, açık kumral saçları, beyaz teni, uzun boyu ve mükemmel fiziği ile mankenlerden farksız. Ama o kendini güzel bulmuyor. Güzel olduğunu söylediğimde "Güzel bakan güzel görür Eylülüm." diyor.
Ela'nın kapısını iki kere tıklattım. Gülerek kapıyı açtı. Üzerinde orta renk kot bir şort ve gri bol bir tişört vardı. Yine çok güzel görünüyordu. Bana sıkıca sarıldı ve "3 ay rahatız ulan." diye fısıltıyla bağırdı. Ben de "Aynen. Belki de birikmiş paralarımızla sadece ikimiz tatile çıkarız." dedim sessiz ama kocaman gülüşümle. Büyülenmiş gibi "Çok iyi fikiir." dedi. Ben tam bir şey söyleyecekken Deniz
"Aha kapı sohbetine başladılar bunun sonu gelmeyecek. Ben Mete'yi arıyorum o da buraya gelsin biz onu almaya gidersek geç kalacağız." dedi gülerek.
"Daha başlamadık kii " dedik aynı anda. Biz sohbete dalmışken Deniz'in mesaj atmasıyla Mete'de geldi. Mete joker. Hep saçma sapan espiriler yapıyor. Kumral saçlı ve zayıf. Deniz ve o çok iyi arkadaştı. Tıpkı ben ve Ela gibi. Ama bir fark vardı. Onlar bizim aksimize 2 dakikada selamlaşıyorlardı. :D :D
Hep beraber okula gittik. Ela ve ben cam kenarında en arkanın bir önüne oturduk. Deniz ve Mete de arkamıza oturdular. Öğretmen gelmeyince
dördümüz şişe çevirmece oynamaya başladık.
Önce Mete Ela'ya sordu:
"D or C"
"Doğruluk"
"Hiç denize çiş yaptın mı?" salaak :D
"Manyak mısın tabii ki de yaptım. Yapmayan mı var." dedi.
Deniz "Haklı valla." dedi gülerek.
Tekrar şişeyi çevirdik. Ben Deniz'e soruyorum.
"Doğruluk" dedi ben bir şey demeden.
Düşünmüş gibi yaptıktan sonra "Aşk acısı çektin mi?" diye sordum.
"Hmm. Aslında bir sürü kez aşık olmadım. Şuan çok sevdiğim biri var." dediğinde kalbimin kırıldığını hissettim. Devam etti "O bunu bilmiyor. Sevgilisi olsaydı aşk acısı çekebilirdim ama olmadığı için öyle depresyon, yastığa kapanıp ağlama gibi bir şey değil." dedi.
Boğazımda düğüm oluştuğunu hissettim. Gözümden akan bir damla yaşı çaktırmadan sildim. Acaba bahsettiği kimdi.
Şişe tekrar çevrildi. Biraz saçma ama yan yana oturan iki kişiye çıktı.
Mete, Deniz'e soruyordu.
"Hangisi" dedi Mete.
"Cesaret."
"Eylül'e aşkını ilan et." dedi Mete şeytanice sırıtırken.
Deniz sıranın altından Mete'nin bacağını koparırcasına sıktı. Sonrada sinirli gülümsemesiyle ona baktı.
Çok şükür öğretmen geldi. Selamlaştıktan sonra sıramıza oturduk. Üzgün hissediyordum. Deniz'in sevdiği biri olmasaydı daha iyi hissederdim. En azından bunu bilmesem daha iyi hissederdim. Mete'nin söylediği şeyi düşünmeye başladım. 'Eylül'e aşkını ilan et.' Bana ne onun aşkından gitsin kimi seviyorsa ona ilan etsin diye düşünürken aklıma birden bu cümlenin diğer anlamı geldi bunun çok mantıksız olduğunu anlamam için 2 saniye yetti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EYLÜL'DE DENİZ.
Chick-LitKomşu olan liseli iki genç (Eylül ve Deniz) uzun zamandan beri arkadaşlar. Baş karakterimiz Eylül senelerdir Deniz'i seviyor ama arkadaşlıklarının bozulacağını zannettiği için söylemiyor. Deniz ve Eylül'ün hikayesini bilmek istiyorsan bu kitabı kütü...