kapının ardında öpüşürken/ minsung

kendime karşı yalanlarım

Giriş konusundaki beceriksizliklerim sebebiyle sizi direkt olarak hayatımın ortasından başlatacağım.

öncelikle herkesin bilmesi gereken bir şey var, kesinlikle gay değilim.

küçük bir tanıtım aşamasından sonra size tamamen sıradan(?) olan hayatımdan bahsedeceğim.

adım jisung, 20 yaşında edebiyat öğretmenliği 1. sınıf öğrencisiyim

neden bu bölüm gerçekten bilmiyorum yani özellikle de kendimde dahil bütün ergenlere karşı tahammülsüzken. ayrıca edebiyattan da nefret ederim, edebiyat konusunda tek keyif aldığım şey işin magazin kısmıdır.

okulla da çok alakam yok, derslerimde bok gibidir devamsızlıklarımı da sonuna kadar kullanmak için resmen çetele falan tutuyorum. yakında bunun için abaküs bile kullanabilirim çok unutuyorum. mesela yarına vizemi etki edecek ödevin son teslim günü ve bu ödev üç hafta önce verildi ama ben götüm tutuşmadan bir şey yapabilen biri değilim.

bir şeyler götüme dayanmadan sikseniz hareket etmezdim

şimdi de kütüphane de olma sebebim vizeden düşük alacağımı bildiğim için ödevi yapıp göndermeye çalışıyordum.

bu huyumdan en çok nefret eden de benim biricik mor saçlı arkadaşım minho'ydu.

her yazdığı cümlede doğru düzgün işlev yapamayan akciğerlerime kadar sövüyordu.

ve söylemeyi unuttuysam diye söylüyorum, gay değilim.

benim baygınlık geçirmek üzere olduğum ve minho'nun da ban boydan girdiği iki saatin sonunda ödev bittiğinde hocaya yollamak için açtığım sitede gördüğüm şeyle sesli bir küfür çıktı dudaklarımdan. minho bir eliyle ağzımı kapatırken kütüphanede bize dönen insanlardan özür dilemişti, ses tonundan anladığım kadarıyla çıkışta büyük bir sikiş dönecekti.

ama bunlardan daha önemli bir şey vardı ki, o da ödev tesliminin son günü yarın yerine dün olmasıydı. minho dibime kadar girdi saçlarının rengiyle birlikte kokusunu da değiştirmişti, buram buram menekşe kokuyordu. her şeye rağmen ödevi yollamıştım minho ise sinirle aldığı nefeslerle bana dönmüş kızgın kedi gözlerini bana dikmişti.

evet arkadaşlar çıkışta kesinlikle büyük ve vahşet içeren bir sikiş dönecekti. lütfen can sağlığım için bana dua etmeyi unutmayın ve lütfen telefonumu aileme ulaşmadan yok edin, ben onların iyi çocuklarıyım, bdsm içerikli pornolara bağımlı olduğumu bilmelerini istemem.

ayrıca minho'nun şortlu fotoğraflarına özel bir klasörüm olduğu bilinmemeli.

yanlış anlamayın gay değilim sadece bacakları hoş.

minho beni yaka paça kütüphaneden dışarıya çıkardığında hemen oyuncu kişiliğime büründüm

gözlerim anında dolarken dudaklarım anın etkisiyle titremişti

"neden bana sürekli kızıyorsun ki?"

sesim acıların çocuğu edasıyla çıkarken yumuşayan bakışları zaferimin kanıtıydı.

dayanamayıp kollarını boynuma sardığında bende kollarımı beline sarıp başımı boynuna yerleştirmiştim.

sorun olmadığına dair konuşmasının ardından çok geçmeden saçımı sertçe çektiğinde çığlık atarak geriye kaçtım

"aptal oyununun bende işleyeceğini mi sandın hannie? 3 saniyen başladı, kaç yoksa çok sevdiğin saçların artık olmayacak, onlardan atkı öreceğim"

tehditleriyle birlikte bir salise bile düşünmeden yurda doğru sırtıma çarpıp duran çantayla son hız koştum. minho beni güçlü bacaklarına rağmen yakalayamadı çünkü ben onun sikik 3 saniye kuralını 8 yaşımdan beri deneyimliyordum.

ayrıca arkadaşlarım her kavgaya girdiğinde kaybedeceğimizi anladığım an topuklayan ilk kişi olarak grubun en iyi koşucusuydum, götümün tutuşması yeterliydi motor takmışcasına koşmam için.

yurda girdiğimde direkt odama çıkıp terli halde kendimi yatağa attım, hayatsız olduğum kadar pis bir insandım.

ve söylemek isterim ki dünyadaki en büyük aptal bendim, bu sebeple kurduğum planlar her şey gibi götümde patlardı.

Lee Minho, benim biricik oda arkadaşımdı ve ben bu bilgiyi o içeriye tehlikeli gülüşüyle girip kapıyı kilitleyene dek unutmuştum bile.

seme jisung perilerim geldi tabii bu semeliği smutlarda görürsünüz onun dışında ikiside yeri geldikçe baskın yeri geldikçe de çocuksu.

jisung'un okul hayatını kendimden esinlendim

minsung'la kalın.