Biliyor musunuz? Bir önemi yok. Hayat kendi debisinde akıp gidiyor. Sürüklenmek veyahut bunun hoşuna gittiğini, severek ve kendi rızan ile yaptığını düşünmek senin elinde. Zaman ve keşkeler ruhun tecavüzü. Mahkumuz. Olmak istemediğimiz insanlarla bir hücreye tıkılıp kalan acınası ruhlarız. Adaletsizliğin ve hakkın bittiği bir yüzyılda, sevginin ucuz ve basit olduğu; insanların adil olmadığı "Muhteşem Yüzyıl". İroniyi kaptın değil mi?
Bu satırlar okuruma ithafen, dostça, samimi. Okurum dediğime bakma, üç beş hatırşinas arkadaş ayıp olmasın diye eşlik ediyor bu tutkuma. Eksik olmasınlar. Madem biz bizeyiz burada, dilimdeki argoyu ve yüzümdeki tebessümü çıkarıp çekmeceye koyuyorum huzurunuzda, müsadenizle. Çakmağın dibindeki son gazla, zorlayarak yaktım sigaramı. Bu saatlerde herşey tükeniyor, vakit gece surları...
Önümde beni bekleyen bir gelecek var. Peki ben onu bekliyor muyum? İşte orası muamma. Beynimin içinde susmak bilmeyen sesler kenar mahalle kadınları gibi. Süreya yazınca taş gelmez, meteorlar ektedir. Bunların yanı sıra hiç harcandığınızı düşündünüz mü? Sanki, sizden çok şey olacakmış da bir nane olmamış gibi, olmayacak gibi? Anlıyorum. Doğdum, büyüdüm ve sadece maneviyatı aradım. Büyüdüğüm ailede paranın asla bir önemi olmadı. Beni biliyorsunuz öyle varlıklı bir insan değilim. Benim tüm varlığım sevdiklerim; ailem, arkadaşlarım, dostum diyebildiğim dostlarım ve kalemim. Farkındayım sözler veraset ilanı gibi geliyor ama değil. Benim size bırakabileceğim hiçbir şeyim yok. Yazarlar cehennemine gün sayıyorum. Bu bir acizin intihar mektubu değil, vasat benliğin iftihar mektubu da değil. Bu, benim. Her ne yaparsam yapayım, ben buyum. Aciz değilim, özümden gelen gücün farkındayım. Kazanana dek bu savaştan çıkmayacağım, yenik düşmeyeceğim. Olur da bir gün galip gelirsem fakat sonuçlarını göremezsem, meraklı bir iki arkadaş bunlara ulaşır umuduyla karalıyorum. Dostlarınızı sevin, arkadaşlarınızı ve ailenizi sevin ama en önemlisi kendinizi sevin. Aynadaki adamla henüz barıştık. Fena çocuk değil. İşin özü Cem Yılmaz'ın ünlü deyimiyle "Güç içinde". Güçlük içinde içindeki güce ulaşan güç bela belaya bulaşır. Umarım daha huzurlu bir hayatta Martinimi yudumlarken bu yazıyı okuyabilirim. Şaka yapıyorum, Martiniye dahil bildiğim tek şey kelime oyunları. Şuna bakın:" Berdan Mardini ile Mart ayı Aston Martinimde Martini içerken içeri giren martının kanatları amortisör gibi yukarı aşağı gidip geliyordu."
Okuduğuna pişman olduğuna yemin edebilirim ama kanıtlayamam. Kulağıma şimdiden sesler geliyor yüksek doz edebiyat eleştirmenlerinden:"Nazım'ın bıraktığı viraneler şimdi harabeler, daha neler! Şu zırvalara bak, edebiyatçılar ne haldeler!"
Nazım'a Nazım, bana ben lazımım. Ve son olarak yorumlarınızı kendinize saklayın. Yunus Özyavuz'un da dediği gibi;
"Ben bana kendim için lazımım, hatıram olsun sana şarkım."
Hoşçakalın.